Şam Mutabakatı’nın 5. maddesi olan yerlerinden edilmiş Suriyelilerin devlet tarafından korunarak yerlerine dönebilme koşullarının oluşturulması konusu Özerk Yönetim’in en önemli taleplerinden biri. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî işgalleri nedeniyle göç etmek zorunda kalan yurttaşların yerlerine dönebilmeleri için henüz somut bir adım atılmış değil
Zana Deniz
Özellikle yıllardır devam eden iç savaşın etkisinin sürdüğü Suriye topraklarında 8 Aralık’ta eski BAAS rejiminin yıkılması ardından HTŞ’nin hükümeti ele geçirmesi sonrası dengeler Suriye açısından da değişmeye başladı.
Özellikle yılların getirdiği iç savaş ve çatışma ortamı kendisiyle birlikte her ne kadar büyük tahribatlar bırakmış olsa da son dönemde atılan adımlar Suriye’nin yeniden inşası ve demokratikleştirilmesi yönünde bir yol haritası ortaya çıkartıyor.
Özellikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” Kuzey ve Doğu Suriye’de olduğu gibi Suriye’de de yankı uyandırdı. Bu çağrının hemen ardından 10 Mart tarihinde SDG komutanı Mazlum Ebdi ve Şam geçici hükümeti başkanı Ahmed El Şara (Colani) arasında imzalanan 8 maddelik anlaşma oldukça önemliydi.
İki taraf arasında imzalanan mutabakat metninin en önemli hususlarından bir tanesi Kürt halkının anayasal haklarının resmen tanınması ve Suriye’nin vazgeçilmez bir parçası olarak kabul edilmesi oldu. Bu ayrıca Suriye’de yaşayan bütün azınlıklara ve toplumlara da umut ışığı oldu.
Şam ve azınlıkların temel hakları
Şu ana kadar Geçici Şam Hükümeti’nde halen Kürt ve azınlıkların temsiliyeti istenildiği oranda olmasa da bu konuda Geçici Şam Hükümeti’ne dönük baskılar uluslararası alanda da gelmeye devam ediyor. Özellikle Kürtlerin, Dürzilerin ve Hristiyanların hükümette söz sahibi olabilmesi için Geçici Şam Hükümeti’ne baskılar sürüyor.
Özellikle Geçici Şam Hükümeti’ne dönük ambargonun ve ekonomik yaptırımların bir takım ülkeler tarafından kaldırılmasının ardından adım atması gereken El Şara hükümeti birçok noktada halen adım atmaktan çekinerek çözüm arayışlarını uzatıyor.
Komiteler kuruldu
İki taraf arasında imzalanan mutabakat metninde, iki tarafın da anlaşmaları takip edecek ve yürütecek komisyon kurulması kararı alınmıştı. Kurulan komite ilk görüşmesini Şam’da gerçekleştirdi.
Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsil eden komitede Foza Yûsif, Ebid Hamid El Mihbaş, Ehmed Yûsif, Senherîb Bersûm, Sozdar Hacî, Meryem Îbrahîm ve Yasir Silêman yer alırken komitenin sözcülüğünü ise Meryem Îbrahîm ve Yasir Silêman üstleniyor. 31 Mayıs tarihinde Şam’a giden heyet burada dört başlıkta mutabakata vardı.
Görüşme gerçekleştiren heyetin aldığı karar çerçevesinde alt komisyonlar kurulmaya başlandı. Özellikle eğitim, hukuk ve enerji altyapı konularında şu ana kadar komisyonlar bir araya gelirken eğitim konusunda ilk adım atıldı.
Kuzey ve Doğu Suriye ile Geçici Şam Hükümeti arasında eğitim alanında sağlanan bir anlaşma doğrultusunda 21 Haziran’da Qamişlo, Hesekê, Reqa, Tebqa, Dêrazor ve Sirîn’de merkezi sınavlar yapıldı.
Geçici Şam Hükümeti ile Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi tarafından oluşturulan komitenin aldığı karar doğrultusunda Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Enerji Konseyi ile Geçici Hükümet Enerji Bakanlığı, enerji alanını güçlendirmek, Fırat Barajı’nı korumak ve bölgenin ihtiyaçlarını karşılamak için 19 Haziran tarihinde anlaşmaya vardıklarını duyurdular.
Halep’te gerçekleşen görüşmede her iki taraf, özellikle Fırat Barajı üzerindeki baskıyı hafifletmek ve su rezervlerini korumak için enerji alanında karşılıklı işbirliği içerisinde olacaklarını ifade ettiler.
Şu ana kadar Geçici Hükümet’i Halep’in Kürt mahalleleri Şeyh Maqsut ve Eşrefiye’de ortaya çıkan de facto durumun dışında sadece eğitim ve enerji konularında kurulan alt komisyonlar aracılığıyla adım atma noktasında anlaşmalara varıldı.
10 Mart tarihinde imzalanan mutabakat metninde yürütülen çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlanması hedeflenmişti lakin şu ana kadar geçici Şam hükümeti birçok konuda adım atmaktan imtina ediyor.
İşgal altında bulunan bölgelerin durumu
Özellikle yapılan anlaşma sonrası merak edilen konulardan bir tanesi işgal altında bulunan bölgelerin durumuydu. Geçici Şam Hükümeti Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî konusunda halen somut bir adım atmış değil.
Şam Mutabakatı’nın 5. maddesi olan yerlerinden edilmiş Suriyelilerin devlet tarafından korunarak yerlerine dönebilme koşullarının oluşturulması konusu Özerk Yönetim’in en önemli taleplerinden biri. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî işgalleri nedeniyle göç etmek zorunda kalan yurttaşların yerlerine dönebilmeleri için henüz somut bir adım atılmış değil. Göç etmek zorunda kalan onbinlerce yurttaş topraklarına dönmeyi beklerken, Geçici Şam Hükümeti bu konuda halen bölge hegemonik güçlerinin iki dudağı arasından çıkacak sözleri bekliyor.
Tişrîn Barajı ve zamana yayma siyaseti
Suriye’nin en önemli barajlarından biri olan Tişrîn Barajı’nda QSD ile Kuzey ve Doğu Suriye halkları 120 günü aşkın bir direniş ortaya koyarak bu barajın Türk devleti ve ona bağlı çetelerin eline geçmesini engelledi. Direniş ile adından söz ettiren Tişrîn Barajı 10 Mart’ta imzalanan mutabakat metninde yer almasına rağmen halen Geçici Şam Hükümeti’nin süreci zamana yayma çabalarından kaynaklı barajın tadilatı gerçekleştirilip üretime kazandırılmıyor.
Barajın korunması Şam hükümetine bağlı güçler ve İç Güvenlik Güçleri tarafından sağlanırken şu ana kadar yüzlerce çalışan iş başı yapmasına rağmen Geçici Hükümet, 3 çalışan turnikenin dışında diğer turnikelerin faaliyete geçirilmesi konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek adım atmaktan çekiniyor.
Geçici Şam Hükümeti’nin entegre sorunu
10 Mart tarihinde yapılan mutabakat sonrası henüz somut adım atılmayan konulardan bir tanesi de 4 madde. “Kuzeydoğu Suriye’deki (Rojava) tüm sivil ve askeri kurumlar, Suriye devleti yönetimi çerçevesine entegre edilecek; sınır kapıları, havaalanları ve petrol ile gaz sahaları devletin kontrolüne tabi tutulacaktır” ifadesi kullanılmıştı. Geçici Şam Hükümeti şu ana kadar bu madde kapsamında da somut bir adım atmış değil.
Özerk Yönetim kurumlarının Geçici Şam Hükümeti’ne entegresi konusunda halen kendi içinde çelişki yaşayan Geçici Şam Hükümeti bütün kurumları amasız fakatsız kendi denetiminde tutmayı amaçlıyor. Bunun en somut örneği geçtiğimiz günlerde Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin Qamişlo Uluslararası Havalimanı’na dair yaptığı açıklamada, “Qamişlo Uluslararası Havalimanı Genel İdaresi kurulacaktır. Uluslararası Havalimanı Genel İdaresi, idari ve mali açıdan Özerk Yönetim Yürütme Kurulu’na tabi olacaktır” ifadelerinin kullanılmasının ardından Geçici Şam Hükümeti, Suriye Genel Sivil Havacılık Otoritesi, havaalanının kendilerinin kontrolünde olduğunu savunan bir açıklama yaparak durumun hangi aşamada olduğunu gözler önüne seriyor.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim heyetinde yer alan PYD Eşbaşkanlık divanı üyesi Foza Yusuf, Geçici Şam Hükümeti’nin entegreyi Özerk Yönetim’in lağvedilmesi olarak gördüğünü söyleyerek, kendi yaklaşımlarının bunun aksine mevcut yapıların korunarak birleşme sürecinin yürütülmesi olduğunu kaydetti.
Özellikle geride kalan üç aylık dönemde Şam’da imzalanan mutabakat konusunda halen istenilen adımların atılmaması Suriye’de krizi yeniden derinleşeceği konusunu da akıllara getiriyor. Halep Anlaşması, esir takası, eğitim bakımından gerçekleşen sınav ve enerji konusu gibi atılan adımlar, Suriye’nin istikrarına yönelik önemli kazanımlar sunarken; Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî gibi bölgelerde yerinden edilmiş halkın dönüşü, petrol, gaz ve sınır kapılarını durumu hâlâ derin bir güvensizlik ve belirsizlik yaratıyor.
Özerkliğin tanınması ve SDG’nin Suriye ordusu çatısı altında varlığını koruma talebi, kabulü ve uygulanması zaman alacak bir başlık. Vurgulanmalı ki iki taraf arasındaki en önemli mesele özerkliğin formülasyonu ve askeri güçlerin varlığının nasıl tanımlanacağıdır. Geçici Şam Hükümeti bu konunun çözümü noktasında küresel ve bölge hegemonik güçlerin planlarına göre hareket etmeyi sürdürüyor.
Kürt komitesi Şam yolunda bekletiliyor
Kuzey ve Doğu Suriye‘de gerçekleştirilen Kürt ulusal konferansının ardından, Şam’ı ziyaret edecek Kürt heyeti 4 Haziran tarihinde toplantısını gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen toplantı sonrası Şam’a gidecek Kürt heyetinde yer alacak isimler netleşti. Perwin Yusuf ve Muhammed İsmail’in eşbaşkan olarak seçildiği heyette, Aldar Xalil, Rihan Loqo, Ahmed Sileman, Sileman Oso, Selah Derweş, Nasreddin İbrahim, Faysal Yusuf ve Yara Hisko yer alıyor.
Komitenin oluşturulmasının üzerinden onlarca gün geçmesine rağmen Geçici Şam Hükümeti’nden randevu talep eden Kürt heyetine halen olumlu ve olumsuz cevap verilmedi. Kürt heyeti Şam’a giderek Kürtlerin yeni anayasa yapımında söz sahibi olmasını ve işgal edilen bölgelerde yaşayan Kürt halkının güvenli bir şekilde yerlerine dönmesi, eğitim ve kültür haklarının tanınması üzerine adımların atılması noktasında bir dizi talep Geçici Şam Hükümeti’ne sunulacak.
DAİŞ ve çetelere karşı mücadele
Geçici Şam Hükümeti ve SDG arasında yapılan anlaşma maddelerinde yer alan ülkenin güvenliği ile birliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede konusunu DAİŞ çete ailelerinin kaldığı kampların ve hapishanelerin Geçici Şam Hükümeti’ne teslim edilmesi olarak algılayan hükümet, bu kapsamda 25 Mayıs tarihinde Hol Kampı’nı ziyaret etti. Ziyaret sonrası hükümet, uluslararası koalisyon yetkilileri ve Özerk Yönetim temsilcileri kampın durumuna ilişkin toplantı gerçekleştirdi. On binlerce DAİŞ çete ailesinin yaşadığı kampta ortaya çıkan sorunlar konuşuldu. Bu kapsamda da şu ana kadar somut adımlar atılmış değil.
10 Mart tarihinde SDG ve Geçici Hükümet tarafından imzalanan mutabakatta dikkat çeken konulardan bir tanesi ülkenin güvenliği ile birliğini tehdit eden unsurlarla mücadeleydi. Özellikle DAİŞ’e karşı mücadele ve yine çeşitli paramiliter güçlerin varlığına karşı mücadele konusunda Geçici Şam Hükümeti’nin adım atmamasından kaynaklı DAİŞ çeteleri ve kimi paramiliter güçler kendilerini yeniden örgütlüyorlar.
Şam’da 22 Haziran akşamı Diwêla bölgesinde bulunan Mar Ilyas Kilisesi’ne dönük DAİŞ tarafından gerçekleştirilen canlı bomba saldırısı buna örnek olurken, öte yandan halen Aleviler ve Dürziler başta olmak üzere azınlıklara dönük çete saldırıları da devam ediyor. Geçici Şam Hükümeti’nin bu konuda ivedilikle adım atarak mutabakat metninde yer alan hususlara göre SDG’nin hükümetin askeri gücüne entegresinin hızlandırılarak yaşama geçirmesi önemlidir.
Ulus devlet anlayışı Şam’ı ileri taşımayacaktır
Geçici Şam Hükümeti’nin kullandığı “Suriye Arap Cumhuriyeti” ismi de halen halkları kapsamadığı için toplumun geniş tabanında karşılık bulmuş değil. Öte yandan Geçici Şam Hükümeti’nin yaptığı atamalarda taraflar arasında yaşanan çelişkili durumu gözler önüne seriyor. Bu atamalardan bir tanesi de Suriye Gelecek Partisi Başkanı Hevrin Xelef’in katili, ABD’nin yaptırım listesinde adı bulunan çetebaşı Ehmed El Hayis’i (Hatim Ebû Şeqra) 86. Tümen’in sorumlusu olarak ataması oldu.
Bu sürecin nihai başarısı, birçok faktöre bağlı. Yeni bir anayasanın kapsayıcılığı, yerel yönetimlerin yetki düzeyi, enerji kaynaklarının adil paylaşımı ve tarafların samimiyeti. Eğer bunlar sağlanırsa, sadece Suriye değil, bütün halklar varılan bu mutabakattan kârlı çıkacaktır.
Geçici Şam Hükümeti ve SDG arasında imzalanan anlaşma her ne kadar Suriye’yi kapsıyor gibi görünse de aynı zamanda Ortadoğu’daki güç dengelerini de etkileyen bir gelişme olarak öne çıkıyor. Bu durum bölgesel ve hegemonik güçlerin varlığını da etkiliyor.
Geçici Şam Hükümeti ve SDG arasında 10 Mart tarihinde imzalanan mutabakat metninde yer alan maddelerin yaşama geçirilmesi noktasında kurulan komitelerin yıl sonuna kadar görüşmeleri devam ederken, Ortadoğu’da yaşanan günlük gelişmeler bu süreçte Geçici Şam Hükümeti’nin hızlı adımlar atmasını zorunlu kılmaktadır.
Son dönemde yaşanan İsrail ve İran arasındaki çatışmalar da gösteriyor ki Geçici Şam Hükümeti 10 Mart’ta imzalanan mutabakat metnini hızlı bir şekilde yürürlüğe geçirmelidir. Bu durumda aksi gelişen yaklaşımlar Geçici Şam Hükümeti’nin meşruluğunu da ortadan kaldıracaktır.