Amed’de faaliyet yürüten sanatçılar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Asrın Çağrısı’na karşı devletin adım atması ve tüm kesimlerin sürece destek vermesi gerektiğini söyledi
Amed’de kültür ve sanat alanında çalışmalar yürüten sanatçılar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na dair önceki gün Dicle Kültür Sanat Derneği’nde açıklama yaptı. Çok sayıda sanatçının katıldığı açıklamanın ardından Mezopotamya Ajansı’ndan Rukiye Payiz Adıgüzel ile Şirvan Şilan Çil’e konuşan sanatçılar, Kürtlerin haklarının tanınmaması için devletin üstüne düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğini belirttiler.
‘Sürece zarar verilmemeli’
Çağrıyı değerlendiren tiyatro oyuncusu Abdullah Tarhan, sanatçıların misyonlarını yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. Abdullah Tarhan, Öcalan’ın attığı adıma karşılık devleti yönetenlerin adım atması gerektiğini vurgulayarak, “Yüz yıldır asimilasyon, eritme, yok etme, inkar uygulanıyor. Dünyada yaşanılmayan şeyleri bu halk bu topraklarda yaşadı. Zaman kaybetmeden acil adım atılması gerekiyor” dedi.
İktidarın olumlu adımlar atması gerektiğini vurgulayan Abdullah Tarhan, “Biz elimizi taşın altına koyduk, onların bedenini koyması gerekiyor” diye kaydetti. Kürt toplumundan çok Türk toplumunun yapılan çağrıyı değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Abdullah Tarhan, “Bu tarihi çağrının yere düşmemesi lazım. Bu sürece hiçbir zarar verilmemeli. Bizden önce onların barışa, birliğe ihtiyacı var. Türkiye’de toplumsal, ekonomik, sanatsal anlamda bir şey kalmadı. Artık yeter. Bu kirli savaşa harcanan ekonomi bu toplumun hizmetine girmeli” diye belirtti.
‘Artık adımlar atılmalı’
Ses sanatçısı Şerzat Arslan, demokratik toplum ve barış için başlatılan süreçten kaynaklı mutlu olduğunu ifade etti. Arslan, “Artık Kürt halkının dili, fikri üzerindeki bu baskı ve inkarın kalkacağına inanıyoruz. O yüzden bu çağrı artık tek taraflı değil, iki taraflı olmalı. Artık adımlar atılmalı. Bütün sanatçılar, akademisyenler, toplumun her kesimi elini taşın altına koymalı ki bu süreç amacına ulaşsın” şeklinde konuştu.
‘Herkes sesini yükseltmeli’
Hasta tutsakların ve infazı yakılan tutsakların tahliye edilmesi gerektiğini söyleyen Şerzat Arslan, halkta güvenin oluşması için adımların hızlı atılması gerektiğini vurguladı. Şerzat Arslan, “Kürt sanatının, dilinin, kimliğinin üzerindeki yasakların ve inkarın kalkması gerekiyor. İnsanların düşüncelerini, duygularını özgür bir şekilde dile getirmesi gerekiyor. Sistem tarafından da bir adım atılırsa artık hiçbir engel ve sorunun kalmayacağına inanıyoruz. Yavaş yavaş onurlu barışa doğru gideceğiz” diye kaydetti. “Kürt halkı bu çağrıya inanmalı, destek vermeli, güçlendirmeli” diyen Arslan, “Herkes barış ve özgürlük için, bu sürecin kalıcı olması için sesini yükseltmeli” ifadelerini kullandı.
‘Rolümüzü oynayacağız’
Sosyolog Halim Barin ise, Abdullah Öcalan’ın 30 yıldır aynı noktada durduğunu dile getirdi. Barin, “30 yıl önce de siyaset ve hukuki zemini oluşursa, Kürtlerin silaha aşık olmadığını, şiddeti sonlandırabileceğini söylemişti. Barış arayışı savaşla birlikte yürütülüyordu. Abdullah Öcalan, Ortadoğu ve Türkiye’de yaşanan sürecin ardından bu çağrıyı yapıp barış için bu perspektifi sundu” şeklinde konuştu.
Yapılan çağrıya destek verdiklerini ve çağrıyı “barışın yol haritası” olarak gördüklerini dile getiren Halim Barin, şunları söyledi:
“Bu çerçevede süreçteki rolümüzü oynayacağız. Bu sürecin takipçisiyiz. Devletin ve iktidarın samimiyetle yaklaşıp yaklaşmadığına bakıyoruz. Mesela kültür-sanat çerçevesinden bakınca hala Kürtlerin sanatı ve kültürü üzerinde sürdürülen yasaklamalar devam ediyor. Kürtçe hala resmi bir statüye kavuşmuş değil. Bu konular da devletin samimiyetini gösteriyor. Yine binlerce arkadaşımız cezaevlerinde, onların dışarıya çıkabilmesi için hukuki düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Sürece ciddi bir şekilde yaklaşılmalı.”
AMED