Kürdistan Dayanışma Komitesi üyesi Sara Glynn, ‘Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve barışçıl bir siyasi çözüm için baskıyı sürdürmeliyiz ki daha geniş bir barış hareketi inşa edebilelim’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit sürerken, 43 ay aradan sonra ilk kez aile ziyareti kapsamında 23 Ekim’de yeğeni Ömer Öcalan bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu aile ziyaretinin ardından, 5 Nisan 2015’teki son siyasi temastan sonra, 28 Aralık 2024’te DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder 9 yıl aradan sonra siyasi temas gerçekleştirdi.
Abdullah Öcalan heyet aracılığıyla ilettiği ilk mesajlarda, Kürt sorununa demokratik çözüm için tüm kesimlerin katılımı ve parlamentonun önemine vurgu yapmış, Kürt-Türk ilişkilerinin inşasına değinmiş ve bölge barışı için çözümün elzemliğine dikkat çekmişti.
Kürdistan Dayanışma Komitesi üyesi Sara Glynn, Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesajları ve çözümdeki rolüne dair konuştu.
‘Temel insan hakkı’
Yapılan bu görüşmelerin, halihazırda bir temel insan hakkı olduğuna dikkat çeken ve “normali bu” diyen Sara Glynn, “Buna ek olarak, eğer Türk Hükümeti müzakereler konusunda ciddiyse, bir anlaşmaya varılmasında kilit öneme sahip olan Sayın Öcalan’ın diğer Kürt siyasetçilerle düzenli ve özel olarak görüşebilmesi gerekir” sözlerini kullandı.
‘Türkiye’nin tasfiye planları başarısız’
Abdullah Öcalan’ın kilit öneme sahip olduğunu söyleyen Sara Glynn, Türkiye’nin tasfiye planlarının başarısız olduğuna dikkat çekti. Sara Glynn, “Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunması, bölgedeki önemli çatışmayı ortadan kaldıracak ve tüm Türkiye’de daha demokratik bir siyasetin gelişmesi için alan açacaktır. Türkiye’nin Kürtlere her cepheden saldırma ve yok etme planı, Kürt direnişini yok etmekte başarısız olmuş ve Suriye’deki Özerk Yönetim’in kurulmasıyla büyük bir ivme kazanan Kürt Özgürlük Hareketi’ne desteği azaltamamıştır” diye konuştu.
‘Kürtlerin statüsü’
Türkiye’nin, Ortadoğu’nun yeniden dizaynında Kürtlerin statü elde etmesinden endişe duyduğunu gözlemlediklerini söyleyen Sara Glynn, şunu belirtti: “Şimdi Türkiye, Ortadoğu siyasetinin yeniden şekillenmesinin Kürtlerin bağımsızlığı için daha büyük fırsatlar yaratabileceğinden endişe ediyor. ABD ve İsrail, bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını destekleyerek mevcut devletleri parçalayıp zayıflatmak suretiyle kendi hakimiyetlerini pekiştirmeyi tercih edebilir. Türk Hükümeti’ne göre bu bir felaket, ancak Kürtler en azından talep ettikleri kültürel ve dilsel özgürlükleri elde etme olasılığını görürlerse böyle riskli bir yola girmemeye ikna olabilirler.”
‘Türk-Kürt kardeşliğine sahip çıkıyor’
İmralı’dan gelen ilk mesajların çok asil ve diplomatik olduğunu vurgulayan Sara Glynn, Abdullah Öcalan’ın önerisiyle parlamentonun sürece dahil edilmesinin, sürecin gasp edilmesini zorlaştıracağını belirtti.
Barış süreci için Abdullah Öcalan’ın tüm iradesini ve yeteneğini ortaya koyduğunu belirten Sara Glynn, devamında şu ifadeleri kullandı: “Türk-Kürt kardeşliği lafı çok kullanıldı ama asıl olarak Sayın Öcalan bu kavrama sahip çıkıyor ve gerçek anlamını eşitlerin kardeşliği olarak geri getirerek önümüze koyuyor. Ortadoğu’da mezhep çatışmalarının tehlikeli bir şekilde körüklendiği konusunda uyarıda bulunarak, barış sürecinin Türkiye’ye ve Türk demokrasisine -ki mevcut hükümet bu konuya pek ilgi göstermiyor- fayda sağlayacağını belirtiyor. Ayrıca barış sürecini ilerletmek için kendi iradesini ve yeteneğini de vurguluyor.”
‘Barış süreci demek için erken’
Tüm bu gelişmeleri henüz “barış süreci” olarak adlandırmanın çok erken olduğuna dikkat çeken Sara Glynn, Türkiye’nin de henüz bunu gerçek bir çözüm olarak ele almadığına vurgu yaptı. “Onların çıkarı sadece Kürtlerin bağımsızlık ihtimalini engellemek ve PKK’nin tasfiyesini görmek” diyen Sara Glynn, “Herhangi bir süreç henüz çok erken bir aşamada. Tartışmalar üstüne tartışmalar var. Bu dönem, büyük siyasi çalkantıların yaşandığı bir dönem. Daha geniş koşullar değişebilir ve Türk hükümetinin fikrini değiştirmesine neden olabilir. Bu nedenle bu tartışmaların en başından itibaren geniş tabanlı olmasını sağlamak çok önemlidir” dedi.
‘Hükümet somut adımlar atmalı’
Diyalog yönünde atılan adımların ve yapılan görüşmelerin önemli olduğunu belirten Sara Glynn, “Bu önemli ama yine de küçük adımlar atılırken, Erdoğan Suriye ve Irak’ta Kürtlere karşı askeri operasyonlarına ve Türkiye’de siyasetçi ve aktivistlere yönelik baskılarına devam ediyor. Kürtler üzerindeki baskıyı sürdürmek ve aynı zamanda farklı seçenekleri açık tutmak istiyor. Her zaman yeni fırsatlara yanıt vermeye hazır, bu da barış planlarından topyekûn saldırganlığa geçiş anlamına da gelebilir. Eğer insanların güvenini kazanmak istiyorlarsa, Türk hükümeti davranışlarında somut değişiklikler yaparak, yaşananların geçici bir taktik ya da kafa karışıklığı yaratmaya yönelik bir hile değil, gerçek bir süreç olduğunu göstermesi gerekiyor” dedi.
‘Ciddi ve dikkatli olmalıyız’
Sara Glynn, sözlerini şöyle sonlandırdı: DEM Partili siyasetçiler gibi biz de bu süreci ciddiye almalı, ancak son derece dikkatli olmalıyız. Ayrıca Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve barışçıl bir siyasi çözüm için baskıyı sürdürmeli ve yoğunlaştırmalıyız ki bu geçici adımların gerçek bir değişime dönüşmesine yardımcı olabilecek daha geniş bir barış hareketi inşa edebilelim.”
Haber: Melek Avcı / JINNEWS