• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
18 Haziran 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Haber-Analiz

Sarsılan İran’ın geleceği

18 Haziran 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Haber-Analiz, Manşet, Ortadoğu
Sarsılan İran’ın geleceği

Kürtlerle konfederal bir ittifak geliştiremezse İran, Türki cumhuriyetler ve Arap ülkelerinin de kıskacı daralırken omurgası kırılır ve ayakta kalamaz. Farslar ile Kürtler arası gönüllü birlik, İran’ın vizyonunu geliştirir. Halklar arası konfederal sistemler örgütlerse tünelden ışığa hızla çıkılabilir

Mehmet Ali Çelebi

İsrail, Yükselen Aslan adıyla 200’den fazla uçak kaldırıp hava savunma sistemi yanıt vermeyince başkent dahil çok sayıda kenti vurarak İran’ı şok etti. Kadınların kıyafetlerini ölçmekle, Jîna Mahsa Emînî gibi kadınların saçlarını ne kadar örttüğüyle uğraşan; enerjisini ordu ve mollalar etrafındaki oligarşiyi palazlandırmaya harcayan; “Jin, jiyan azadî-Zan, zendegi, azadi” ayaklanmasına katılanları, Kürtleri, Beluçları idam etmekle uğraşan İran rejimi, İsrail’in Yükselen Aslan harekatıyla şok yaşadı, aşağılandı. 90 milyonluk İran 9 milyonluk İsrail karşısında tarih boyunca unutulmayacak bir hezimet yaşıyordu. Ortaya çıkan sonuçlar sadece İran’ı değil, İran’a çok şey atfeden dünyayı da şok etti.

“Rojava: Ortadoğu Rönesansı” kitabında Suriye’de bir dönem çok etkili olan İran’a işaret ederken şu ifade kullanılmıştı: “Eğer merkezi sistemi değiştirmez özerk, federatif, konfederatif bir yapıya evrilmez ise molla rejimi bir çeyrek yüzyılı daha çıkaramaz görünüyor. Basra Körfezi kıyısındaki Huzistan Eyaleti çevresindeki Sünni Araplar; güneydoğuda Umman Körfezi ile Pakistan sınırındaki Belucistan Eyeleti’nde Beluçlar; Azerbaycan sınırındaki Şii Azeriler; Kürdistan, Batı Azerbaycan, Kirmanşah, İlam eyaletlerinde Şii ve Sünni Kürtler kendi yolunu çizer. İran’ın çevresini iyi okuması gerekiyor” (Çelebi, Mehmet Ali / Vesta Yayınları/ 1. Baskı/ S. 482-483) Son olanlar gösterdi ki Hamaney yönetimi hala dünyayı okuyamıyor ve 46 yaşındaki rejimi zor bir kavşak bekliyor. Neler olduğunun açımlamasını yapalım.

Bardağı taşıran damla

İran’da Bandar Abbas kentindeki Şehid Recai Limanı’nda bir saldırı düzenlenmiş, 70 kişi ölmüştü. (26 Nisan 2025) İran Ordu Genel Komutanı Tümgeneral Abdurrahim Musevi, İstihbarat Bakanı İsmail Hattib’e gönderdiği mesajda (10 Haziran 2025) İsrail’in gizli belgelerini ele geçirdiklerini açıklıyor, resmi ajanslara servis ediyordu. Mesajda “İşgalci Siyonist rejimin çirkin yüzüne indirilmiş bir başka güçlü tokat niteliğindedir” diyordu. (İrna /10.06.2025) Devrim Muhafızları Genel Komutanı Hüseyin Selami de “Aksa Tufanı-2 etkisi” yarattıklarını belirtip “Bu stratejik hamleyle Mossad efsanesi çökmüş, Filistin Direnişi’nin ilk ‘Aksa Tufanı’ndan sonra rejimin kendisini ‘dünyanın en karmaşık güvenlik yapısı’ olarak tanımlayan sistemi bir kez daha şok ve çöküş yaşamıştır” açıklaması yapıyordu. (İrna /10.06.2025)

Bu ortamda İran Savunma Bakanı Tuğgeneral Aziz Nasirzade, Tahran’daki kabine toplantısı çıkışında soruları yanıtlarken çevre ülkeleri tehdit ediyordu: “ABD, müzakereler başarısız olursa çatışma ve kan dökülmesiyle tehdit ediyor. Müzakerelerin başarılı olmasını umuyorum ancak başarısız olursa ve bize çatışma dayatılırsa kesinlikle karşı tarafın kayıpları bizimkinden daha fazla olacaktır. Bu durum olursa ABD bölgeyi terk etmeli çünkü tereddüt etmeden bölgedeki tüm Amerikan üslerini hedef alacağız” (AA/ 11.06.2025) Türkiye, Katar, Kuveyt, Suriye, Irak, Bahreyn, BAE, Umman, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Cibuti gibi yerlerde ABD üsleri-askerleri vardı.

Nasirzade’nin tehdidinden birkaç saat sonra, ABD; Irak, Bahreyn ve Kuveyt Büyükelçiliğini boşaltmaya, Hewlêr Konsolosluğu’nda personel azaltmaya başladı. ABD üslerinde bulunanların ailelerine istediklerinde ülkelerine dönme yolu açıldı. Vatandaşlarına Irak içinde seyahat edilmemesi çağrısı yapıldı. Aynı gün gazetecilerin sorularını yanıtlayan Trump, tansiyonu düşürmek için ne yapılacağı sorusuna “Nükleer silaha sahip olamazlar. Çok basit, nükleer silaha sahip olamazlar” cevabını veriyordu. (Anka /12.06.2025)

Netanyahu’nun manevrasını parlatacak bir çıkış 12 Haziran’da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan (IAEA) geldi. İran’ın, nükleer silahların yayılmasının önlenmesine yönelik yükümlülüklerini ihlal ettiğine dair IAEA kurulunda oylama yapılıyordu. Rusya, Çin ve Burkina Faso karşı yönde oy kullansa da 35 ülkenin 19’u kararı destekleyici oy kullanırken, ihlalin 20 yıldan sonra ilk defa gerçekleştiği kaydediliyordu. İran ordusu, İsrail belgelerini 12 Haziran akşama doğru yayınlamaya başlayınca Netanyahu yönetimi bunları “bardağı taşıran damla” olarak görüp harekete geçti.

Trump Doktrini’yle uyum

İsrail ordusu ve Mossad; 13 Haziran Cuma Türkiye saatiyle 03.30 sularında İran’a Yükselen Aslan Operasyonu başlattı. İsrail “önleyici saldırı” olduğunu ilan etti ki bu Trump Doktrini’yle uyumluydu. ABD’nin asker ve para harcamamasına, bunu yerel aktörlerin üstlenmesine dayalıydı Trump Doktrini. İsrail, Japonya, Güney Kore, Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Irak, BAE, Kuveyt, Katar, Polonya, Ukrayna gibi yerel güçler üzerinden politikalarını hayata geçirmeye çalışıyordu.

İsrail, Trump’ın bilgisi dahilinde 15 Haziran Pazar ABD-İran müzakerelerinin 6. turunu beklemeden harekatı yapmıştı. Trump, doğrudan dahil olmayıp, İran füzeleri gelirse karşı koyacaktı, öyle de yaptı.

Tel Aviv ile Tahran arası 1585 km vardı. İsrail son teknoloji F-35’ler dahil 200’den fazla uçak kullandı. İsfahan, Kirmanşan-Kasrı Şirin, Batı Azerbaycan-Urmiye, Doğu Azerbaycan-Tebriz, Hamedan, Arak, Fars-Şiraz, Buşehr, Loristan-Burucerd, İlam, Kum-Fordo, Bender Abbas kentindeki enerji tesisleri, Bender Abbas Limanı, Huzistan, Rey, Kerec gibi yerlerdeki nükleer tesisler, askeri havaalanları, kışlalar ve diğer askeri alanlar bombalandı. İsfahan-Natanz Nükleer Zenginleştirme Tesisleri, Kum-Fordo Nükleer Tesisi, merkez eyalet-Arak Plütonyum Reaktörü, Buşehr Nükleer Tesisi, İHA tesisleri, Bander Abbas Limanı vuruldu. Nükleer sızıntı oldu. Üst düzey generaller, nükleer uzmanlar suikast füzeleriyle evlerindeki yatak odalarında ya da toplandıkları karargahlarda öldürüldü. Yeraltı füze üslerinde tur atan generaller, İsrail belgelerini duyuran generaller, İran ordusu en üst tabakası öldürüldü.

İran içine İsrail sızıntısının güçlü olduğu görüldü. Hizbullah, İran ve Suriye’nin uyutularak telsiz ve çağrı cihazlarının patlatılmasında olduğu gibi rejim bir kez daha uyutulmuştu. Kalbura çevrilmiş bir İran istihbaratı ve bürokrasisi vardı tabloda.

Bazı komutanlar kaldıkları binalarda, yatak odalarında nokta atışlarıyla öldürüldüler. İran Genelkurmay Başkanı Tümg Muhammed Bakıri, Pasdaran Genel Komutanı Tümg. Hüseyin Selami, Pasdaran Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğg. Emir Ali Hacızade (Hem ordunun hem Pasdaran kara, deniz, hava kuvvetleri vardı ülkede), dış operasyonları yürüten Pasdar Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (Kasım Süleymani’nin de yardımcılığını yapmıştı uzun süre) Hetemü-l Enbiya (Peygamberler Merkezi) Komutanı Tümg Gulam Ali Reşid, Pasdaran İstihbarat Başkanı Tuğ. Muhammed Kazımi, Pasdaran İstihbatat Başkan yardımcıları Tuğ. Hasan Muhakkik ile Tuğg Muhsin Bakıri, Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı General Gulamreza Mehrabi, Genelkurmay Operasyon Dairesi Başkan Yardımcısı General Mehdi Rabbani, Hava Savunma Komutanı General Davud Şeyhiyan, Dini Lider Ayetullah Hamaney’in Danışmanı ve Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Üyesi Ali Şemhani (Pasdaran Donanma eski komutanı, savunma eski bakanı) öldürüldü. Başka generaller de öldürüldü. Nükleer programda çalışan nükleer uzmanlar Atom Enerjisi Kurumu eski Başkanı Feridun Abbasi, İslami Azad Üniversitesi Rektörü Muhammed Mehdi Tehrançi, Abdulhamid Menuçehr, Ahmed Rıza Zülfikari, Emir Hüseyin Fıkhi, Ekber Motlabizade gibi 14 isim de öldürülen yüzlerce kişi arasındaydı.

İran 13 Haziran gündüz dronlar gönderdi, Ürdün üstünde imha edildiler. İran gece saat 21.00’dan itibaren de balistik ve hipersonik Fettah ve Siccil gibi hipersoniklere misillemede bulundu. 17 Haziran’a kadar yüzlerce füze Tel Aviv, Kudüs, Hayfa, Bat Yam  Rehovot, Rişon Lezion gibi kentlere atıldı. ABD setini ve Demir Kubbe’yi aşan bazı füzeler apartmanlara isabet edip yıktı. Ben Gurion Havaalanı vuruldu. İki rejim de birbirine benziyor sivillere yaklaşımda.

Konjonktür ve ticaret koridorları

Saldırı zamanlamasına bakıldığında ticaret koridorları çekişmesi, ticaret savaşlarının olduğu döneme denk geldi. Amaçlanan şu:

1- ABD ile Çin arasında gümrük vergisi artırma yarışı-krizi yaşanıyordu. Bir haftalık Pakistan-Hindistan bir savaşından hemen sonra Pakistan’a bağlı Belucistan bağımsızlığını ilan edince Çin’in Güney Koridoru’nda önemli yer tutan, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’ndaki (CPEC) Gvadr Limanı’nı halkadan koparılmıştı. Bandar Abbas Limanı da bu halkadan koparılıp İran da tamamen ABD şemsiyeli kapitalizme açılmak isteniyordu. Bunun için Hindistan-İsrail-Avrupa IMEC Koridoru, İran-Irak-Suriye-Akdeniz Enerji Koridoru mayalanmak isteniyordu. İran’ın dış ticaretinin yüzde 50 kadarını yüklenmiş Bandar Abbas Limanı vurularak Çin’in Güney Koridoru’na ve Çin’e petrol sevkiyatına darbe vurulmuş, İran’ın ekonomik geliri tırpanlanmış oldu. Petrolün yüzde 90 kadarını Çin’e satıyordu çünkü.

2- Netanyahu’nun harekattaki bir amacı nükleer tesisleri ve füze sistemini yok etmek. Netanyahu yolsuzluk yargılamasından dikkatleri uzaklaştırmak da istiyordu. Şas Partisi, Birleşik Tevrat Yahudiliği gibi partilerin hükümet düşürme manevralarını İran kartıyla boşa çıkarmak istiyordu.

3- Uranyum zenginleştirmeden tamamen vazgeçilmesi maddesini içeren metnin masada imzalanması için el yükseltilmişti.

4- Nükleer, askeri, güvenlik gibi kritik tesislerine dair belgeler ele geçirdiğini açıklayan İran Genelkurmayı ve Pasdar cezalandırılacaktı.

5- İran Savunma Bakanı’nın tehditlerine karşı bölge ülkelerine güven verilecek, İbrahim Anlaşması imzalamayanlar masaya çekilecekti.

6- Trump, içerde zor durumdaydı. Trump, seçim kazandıran ivmeyi yakalatan milyarder Elon Musk ile arayı bozmuştu. Kabinede DOGE Komisyonu başkanı olan Musk, gizli bilgilerine erişmişti, Epstein dosyalarının Trump’ın adı geçtiğini için gizlendiğini söyleyince Beyaz Saray zor durumda kalmıştı. Yine ülkelere gümrük vergileri nedeniyle de ekonomi zorlanıyor, işverenlerden tepkiler oluyordu.

7- California’daki Los Angels kentinde göçmenler tutuklanınca patlak veren isyan diğer eyaletlere de sıçramış, Trump Ulusal Muhafızları ve Deniz Piyadelerini görevlendirse de isyanı bastıramamış, Demokrat Parti ve valilerin ciddi tepkisini çekiyordu.

8- Trump Ukrayna Savaşı’nı bitirme sözünü yerine getiremeyince eleştiriliyordu.

9- İç baskı artarken dikkatler “dış düşman”a İran’a çevrilebilirdi. Körfez kral ve emirlerini de zaten yemlemişti, İsrail’e yolu açtırmıştı. Netanyahu’ya vurmaması gerektiğini söylediği basına servis edilip İran ordusu uyutulmuştu.

10- Azeri yoğunluklu Doğu ve Batı Azerbaycan Eyaletleri; Kürt yoğunluklu Kürdistan, İlam, Kirmanşan Eyaletleri, Urmiye; Arap yoğunluklu Huzistan Eyaleti vurularak İran’ın sancılı sosyolojisiyle bölünebileceği mesajı verilip, ‘sunduğumuzu imzala’ dendi.

Rojhilat korkusu

İran saldırıdan önceki çıkışlarında tehdit ettiği gibi hava sahalarını kullanan ülkeleri ve o ülkelerdeki ABD üslerini vuramaz. ABD’nin doğrudan savaşa girmesinin sonu olacağını görüyor. İran, aracılar koyup İsrail’in durdurulmasını sağlamaya çalışacaktır.

Çünkü İran; en büyük müttefikleri Rusya (Ukrayna’da kullanması için İran Rusya’ya SİHA’lar vermişti) ve Çin’e de güvenemez. Nasıl ki kendisi Hamas’ı, Hizbullah’ı ateş içinde bıraktıysa, müttefikleri Vladimir Putin de Şi Cinping de uzaktan seyredecek, kısmi destek ötesine geçemeyecekler. Çünkü, Rusya zaten kendisini koruyamıyordu, Ukrayna İHA’larla Çin sınırındaki uçaklarını dahi yok etmişti. İran’da Ukrayna’nın Rusya içinde İHA montaj atölyeleri kurduğu, Çin sınırına kadar Rusya havaalanlarında nükleer bombardıman uçaklarını yok ettiği gibi Mossad’ın İHA tesisleri kurup depoladığı anlaşıldı.

Tedirgin olan Türkiye; İran Kürtleri kaos ortamından Rojava gibi bir Rojhilat sistemi ortaya çıkarabilir diye şimdilik İran’ın yıkılmasını istemiyor, ancak Ankara, Zengezur Koridoru’na ses etmeyecek duruma gelmiş güçsüz bir ülke beklentisinde. İran, ABD, “haydi” dese Türkiye’nin anti-Kürt bazı tavizler karşılığı hemen sahaya çıkacak gibi beklediğini düşünüyor.

İran’ın en büyük sorunu halkları küstürmesi, aidiyet duygusunu yaralaması, halklarla ordu-molla iktidarı arasından rezonans yaratması, yozlaşma oldu. Yani meşruiyetini sadece küçük bir kesimin sütunu üzerinde tutuyordu, büyük kısmı meşru görmüyordu. İnkar, yolsuzluk, yoksulluk, katliam, işkence, idam üreten rejim; esasta molla ve ordu şirketlerini kalkındırınca halklarla ruhen köprüler atılmıştı. Meşruiyet krizi yaşayan ülkeler ne kadar güçlü silahlara sahip olsalar da savaşı sonuç alıcı olarak yürütemezler, zafere taşıyamazlar.

Hedef şu an rejim değişikliği değil, kontrol edilebilir seviyede tutmak. ABD, bu dönem İran’da rejim değişikliğinin zamanı olmadığını düşünüyor.

Ancak İran içten çürümüş. Kıyafetleri için kadınlara, aydınlara, gazetecilere işkence yöntemleri geliştiren ancak uçak bile kaldıramayan ordu da Baas ordusu gibi çözülebilir. Kadınların kıyafetleriyle uğraşmayı sürdürürse, halkların bağrından çıkıp adalet, özgürlük isteyenleri idam etmekten vazgeçmezse, bütün halkları eşitleyecek Anayasa yazamazsa, halklarla barışsa, her halkın kendi diliyle, kültürüyle gelişmesine asker-polis-yargı ile müdahaleden vazgeçmezse, başkasını dışlayan rejimi ihraç etme siyasetini durdurmazsa dış müdahalelere zemin sunmaya devam edecektir. Dış müdahaleler ve iç çürüme artınca varlığı riske girecektir.

Kürtlerle konfederal bir ittifak geliştiremezse İran, Türki cumhuriyetler ve Arap ülkelerinin de kıskacı daralırken omurgası kırılır ve ayakta kalamaz. Farslar ile Kürtler, Beluçlar arası gönüllü birlik, gönüllü ayrılık ilkesi, İran’ın ufkunu, vizyonunu geliştirir. İran halkları Farslar, Kürtler, Beluçlar, Azeriler, Yaresanlar, Yazd-Zerdüştleri, Araplar, “ne savaş ne de diktatörlük” derse, halklar arası konfederal sistemler örgütlerse karanlık tünelden ışığa hızla çıkılabilir.

Türkiye durumu iyi okumalı. Çünkü İsrail, Kasr-ı Şirin’de de vurarak Ankara’ya da mesaj göndermiştir. İran kadar Türkiye’nin de hassas karnı gösterilmiştir. “Asırlardır can yakıcı meseleniz var: Kürt meselesi. İstersem canın yanar” demeye getirmiştir. Çünkü Kasr-ı Şirin ile Kürt Coğrafyası Safeviler ve Osmanlı arasında IV. Murad döneminde 17 Mayıs 1639 Kasrı Şirin Anlaşması ile bölünmüştü. Hasılı Türkiye, Kürt meselesini çözmek konusunda ivedi adımlar atmazsa, artçı şoklardan sıyrılamaz.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Rusya: İsrail’in İran’a yönelik saldırıları nükleer felakete sürüklüyor

Sonraki Haber

Siyasi davaların varlığı üzerine

Sonraki Haber
Siyasi davaların varlığı üzerine

Siyasi davaların varlığı üzerine

SON HABERLER

Yasa değişse de ATK aynı: Hasta tutsak Çam’a ‘cezaevinde kalabilir’ raporu

Ağır hasta tutsak Çam’ın kızı Şimel Çam: İlla ölüm döşeğinde mi çıkmalı?

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

İktidarın söylediklerine mi eylediklerine mi bakalım?

İktidarın söylediklerine mi eylediklerine mi bakalım?

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yaralı bütünlük ve stratejik inşa

Yaralı bütünlük ve stratejik inşa

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Kobanê Üniversitesi’nden özgür üniversiteye

Kobanê Üniversitesi’nden özgür üniversiteye

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Sancı, umut ve başka haller

Bir güneş tutulması meselesi…

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yazarlar

Devletsiz

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yarım Kalanlar: Direnişin kalbinde açan bir roman

Yarım Kalanlar: Direnişin kalbinde açan bir roman

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır