Dokuz yıldır süren iç savaş ve Türkiye’nin son operasyonu, Suriye’de çocukların eğitimini ağır şekilde sakatladı. Suriye’de ve mülteci kamplarındaki milyonlarca çocuk, okuma yazmadan bile uzakta belirsiz bir geleceğe doğru sürükleniyor
Suriye’deki yaklaşık dokuz yıllık savaşın ağır sonuçlarından biri, cehennemden kaçan milyonlarca Suriyelinin sürgünde yaşaması oldu. Büyük göç dalgalarının asıl zararı ise çocuklarla ilgiliydi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW), 2019 Dünya Raporu’ndaki Suriye bölümü, dehşeti açığa vuruyor. Raporda, Lübnan’da BM kayıtlarına geçen bir milyondan fazla Suriyeli mülteci olduğu, Türkiye’de ise yaklaşık 3.6 milyon Suriyeli mültecinin yaşadığı yer alırken, Ürdün’de 666.294 Suriyeli mültecinin bulunduğu belirtiliyor. Şubat 2019’da yayınlanan son BM istatistiklerine göre, Irak’ta ve Federe Kürdistan Bölgesi’nde 252.451 kişi’den 94.387’si kamplarda yaşıyor. Üstelik bu istatistikler, Suriye’nin kuzeyindeki operasyon alanlarından gelen 330 binden fazla insanı kapsamıyor.
Eğitim sistemi çöktü
Ancak asıl ağır darbe çocukların yaşamına vuruldu. Savaş yılları milyonlarca çocuğu okuldan uzaklaştırdı ve okuma yazma bilmeyen, geleceği belirsiz genç insanlar topluluğu ortaya çıktı. HRW’ye göre, sığınma kamplarındaki insani yardım kuruluşları, sadece yatak ve yemek gibi acil durum malzemeleriyle ilgileniyor ve eğitim konusunu dert etmiyor. Çocukların zamanı ise okul yerine çadırlar arasında dolaşmakla geçiyor ve çevrelerindeki bütün konuşmaların savaş üzerine olması onları da şekillendiriyor. Eğitime ilgi duyan uluslararası kuruluşlar ise bu işe yeterli fon bulamıyorlar ya da ayırmıyorlar. UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore’a göre, toplam 2 milyon 56 bin Suriyeli çocuk okuma yazma bilmeyen bir topluluğa dönüşebilir.
Çocukların geleceği
Rapora göre, 2011’de 6 yaşında olan çocuklar, şimdi 14’üne geldi ve savaşmaya başladı bile. Yerinden edilmiş Suriyeli çocukların ve mültecilerin yeni neslini bekleyen bu gerçeklik, dünyadaki bütün toplumların kaderini etkileyebilecek gerçek tehlikeler barındırıyor. Bu koşullarda, eğitimin de öncelikle çocuğun bilimsel düzeyini yükseltmeyi, çocuğun hafızasındaki savaş etkilerini silmeyi, iç savaştan muzdarip Suriye toplumunda hoşgörü ve bir arada yaşama ruhunu aşılamayı hedeflemesi gerekiyor.
Asimilasyon tehlikesi
Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerdeki asıl sorun ise çocuklara Türkçenin dayatılması ve anadilde eğitimin ortadan kaldırılması. Bab, Ezaz ve Cerablus’ta birçok Kürtçe tabelayı söken, Kürtçe’yi adeta lanetli hale getiren Türkiye ve ÖSO grupları, eğitimde de Arapça-Türkçeyi öne çıkarırken, Türk üniversiteleri şimdiden bölgede fakülteler açmaya başlamış durumda.
Operasyon en çok eğitimi vurdu
Türkiye’nin ÖSO gruplarıyla birlikte başlattığı operasyon, bölgedeki eğitimi de felç etti. Ekim sonunda açıklama yapan Özerk Yönetim Eğitim Öğretim Komitesi, saldırılar nedeniyle 810 okulda eğitimin durdurulduğunu ve 86 bin öğrencinin eğitimden mahrum kaldığını belirtmişti. Komite Eşbaşkanı Kewser Doko, operasyonun ilk gününden beri Serêkaniyê ve Girê Spî’de 810 okulda eğitimin durdurulduğunu, 20 okulun yıkıldığını belirtti. Dirbêsiyê ve birçok başka kent ve köyde de okullar, saldırılarda çocukların hedef olmaması için kapatıldı. Yalnızca Dirbêsiyê’de eğitim gören 7 bin 734 öğrenci eğitim haklarından mahrum kaldı. Efrîn’de ise ÖSO gruplarının birçok okulu karargah ya da patlayıcı imalathanesi olarak kullandığı belirtiliyor. Oysa operasyondan önce, 15 Eylül’de açılan yeni eğitim yılında Kuzey Suriye’nin toplamında 1 milyona yakın öğrenci eğitime başlamıştı.
HABER MERKEZİ