Sabahat Tuncel’in Kobanê Davası mahkemelerinde yaptığı savunmaları içeren Jin Jiyan Azadî / Kadın Yaşam Özgürlük kitabı Dipnot Yayınları etiketiyle okurla buluştu
Sebahat Tuncel’in, Dipnot Yayınları etiketiyle raflarda yerini alacak olan bu kitabında dönemin en hukuksuz davalarının başında yer alan Kobanê Davası sanığı olarak mahkeme karşısında yaptığı savunmalar yer alıyor. Kobanê Davası siyasi amaçlarla hazırlanmış olması, legal siyasete dönük saldırı niteliği, yıllarca aralıksız süren duruşmaları, dava süresince yaşanan usulsüzlükleri ile şimdiden hukuk ve siyaset tarihine geçme özelliği taşıyor. Tuncel savunmasında kadın özgürleşmesini tarihsel, politik, ideolojik ve bilimsel-teorik bağlamına oturtuyor; erkek egemen sömürü ve tahakküm ilişkilerini karşısına alarak, bu sömürü ve tahakküm ilişkilerinin temsilciliğini yapanları yargılayıp tarihin ve bilimin vicdanında mahkûm ediyor. Bunların yanı sıra Kürt halkının çok uzun yıllardır sürdürdüğü özgürlük mücadelesinin sesini duruşma salonlarına çağırırken, bu sesi insanlığın evrensel eşitlik ve özgürlük mücadelesinin çığlığına katıyor. Ulus-devletle merbut ideoloji ve pratikleri teorik ve ideolojik planda inceleyen Tuncel, bütün ezilenlerin kurtuluş mücadelelerine Kobanê Davası duruşmalarından selâm gönderiyor.
‘Özgür yaşam istiyoruz’
Kitabın arka kapak yazsında ise şu ifadeler yer alıyor: “Mahkeme heyeti sürecin başından beri uluslararası normları, Anayasa’yı, CMK’yı, AİHM kararlarını, düşünce ifade ve örgütlenme özgürlüğünü, Siyasi Partiler Kanunu’nu yok saymış, hedefe ulaşmak için her türlü hukuksuzluğu hukuk uygulaması hale getirmiştir. Bu dosyanın hazırlanması, yürütülen duruşmalar ve hazırlanan mütalaaya kadar yaşananlar da göstermektedir ki esas amaç maddi gerçeğin açığa çıkartılması, 6-8 Ekim 2014 sürecinde yaşanan olayların, yaşam hakkı elinden alınan insanların gerçek faillerinin ve siyasi sorumlularının açığa çıkartılması değildir. Bu davanın bir tarafında devlet ve kendisini devletin sahibi olarak görenler, diğer tarafta Kürtler ve Kürtlerin dostları vardır. Devletin tüm kurumlarının bu davada müşteki olmaları ve mahkemenin bunu kabul etmesi de aslında mahkemenin bağımsızlığını, tarafsızlığını ortadan kaldıran somut bir gerçeklik olarak ortada durmaktadır. Güzel günler göreceğiz, buna inanıyoruz. Demokrasi ve özgürlük mücadelemizi daha da ileri bir noktaya taşıyacağız. Faşizme ve zulme asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Bize dayatılan her türlü gericiliğe, ırkçılığa, milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe karşı durduk, bundan sonra da duracağız. Biz özgür bir yaşam istiyoruz.”
KÜLTÜR SERVİSİ