31 Mart Yerel Seçimleri’nin sonuçları hala bitmeyen hile ve hurdalardan kaynaklı netleşmese de, Türk siyasal yaşamına şimdiden damga vurması ile anılacaktır. Geride kalan ve netleşen bazı sonuçlar üzerinden birkaç küçük şeyi maddelendirmekle yetineceğim.
**Erdoğan’ın çok sevdiği, ağzına pelesenk ettiği ve yeri geldiğinde sürekli hatırlatmaktan zevk duyduğu tarihi bir olayı bizim de ona hatırlatmamızın tam zamanı. AKP’nin İslamcılık, Batıcılık, Türkçülük serüveni son kertede Neo- Osmanlı haliyle sulandırılmış bir arzu komasına evirildi. Evladı Osmanlı nidaları, kafayı üşüten dizi ve onların yerine bizi utandıracak kültürel çarpıtmalar ile ciddi manada yeniden Osmanlıyı kurduklarına ikna oldular. Neyse, bu uzun hikâye, vaktinizi almayacağım. Olayımız 16. yy’da gerçekleşen İnebahtı Deniz Savaşı’nda geçiyor. Hani rivayetlere göre Don Kişot’un yazarı Cervantes’in de katılıp yaralandığı savaş! Savaştan sonra Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa,’nın Venedik Büyükelçisi’ne bu deniz savaşına ilişkin şöyle dediği söylenir: “Biz sizden Kıbrıs’ı alarak kolunuzu kestik. Siz ise donanmamızı yakmakla bizim sakalımızı kestiniz. Kesilen kol yerine gelmez ama traş edilen sakal daha gür çıkar.”
Şayet AKP-MHP Şırnak’a bakıp sevinecekse; dönüp Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya, Yalova, Ardahan, Hatay, Aydın’a baksın. Kimin kolu gitmiş teraziye koysun. HDP İstanbul’a şerh koyarak, yarım yüzyıldır süregiden iktidarınızı devirdi.
**Bu seçimlerin asıl sonucunu belirleyecek şey devam eden ‘tecrit’tir. Bu konuda atılmayacak her adım, ülkeyi geriye götürmeye devam edecektir. Şırnak savaş altında ise etkilerini İstanbul yaşayacaktır. Erdoğan’ın balkon konuşmasında savaş tehdidinin yanına sıkıştırdığı ‘reformlar’ meselesi Kurdistan ve Kürt sorunu bağlamında bir aldatmacadır. Çünkü Kürtler için esas olarak gündemleri hala savaş konseptidir. Bunu bu seçimlerde sınır hattına komple yüklenmelerinden de anlıyoruz. Özellikle Rojava hattına seçmen taşıma, sandık taşıma ile ele geçirme var. Bir diğer mesele, Kürt illerinin gasp tarzına ve yerleşimlerine baktığımızda, Kürtlere karşı savaşın derinleşme ihtimali yüksektir. Devlet içinde bürokratik kademeler kısmen değişebilir, Ergenekon- NATO siyaseti yeni bir forma geçebilir ama Kürt nefreti bakidir. Savaşın gireceği, yıkımın yöneleceği mekân bellidir. Hakeza demokratik ulus tezi, demokratik Türkiye bağlamı da kendini güncellemiştir bu seçim ile. Bunun etkileri de kısa zaman sonra ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum.
**Kürt halkı kimin muhatap olduğunu tekrar göstermiştir.
**Şırnak uzun yıllar uykuda tutulmuş Kürt bilincinin yeşerdiği, bu hareketin halklaştığı yerdir. Darbevari bir yöntemle el konulabilir ama teslim alınamaz.
**İstanbul elbette sadece bir şehir değildir. Erdoğan kişiliğinde mistisize edilmiş tüm fantazilerin ve muhafazakâr alter egosunun da kentidir. İşgal, fetih, hınç, ötekine nefret ve iktidar ekonomisinin ana damarı, neoliberalizme endeksli İslamcılığının şehvetle ortaya serdiği, doymadığı rantın ve olası tüm istemlerin toplamına dönüşen agoradır. İstanbul’un elinden gitmiş olması kendisinin tabiriyle ‘Türkiye’nin elinden gitmiş olmasıdır.’
** Özeleştiri, bir düzeltme hareketidir. HDP’nin bunu fazlasıyla karşılayacak gücü ve mirası vardır. 4 il, 25 ilçe, 18 beldede belediyeler gitti. 1 il, 4 ilçe ve 5 belde de yeni eklenendi. Bu sayılar artabilir. Fakat 50’ye yakın kaybolan belediye var. Bunun nitel ve nicel sebepleri var. Sosyo-toplumsal sebepleri var. A.Öcalan’ın ‘Kürt sosyolojisini anlamayan, Kürtler adına siyaset yapamaz’ tespiti var. Bu ne demektir? Bunları cesurca tartışmak, sahici bir düzeltiyi getirecektir. Çünkü nasıl yaşamalı sorusunu yeniden sorma zamanıdır. HDP, karanlığın ve zorbalığın alabildiğine yaygınlaştırıldığı bir ülkede öncü güç ise, ki öyledir; herhangi bir zaman aralığından çok daha büyük bir cesaretle riskler göze almak zorundadır. Çünkü sahip olduğu halklar mozaiği, bu potansiyelini kanıtlamıştır. Bu potansiyel boya sandığı ile koşan Ahmet’e de yağmurda çocuğu kucağında oturup bekleyen annenin de emeğine dokunabilmelidir.
**Bu seçim azınlığın çoğunluğa, akıl gücünün kaba gücü galebe çaldığı bir seçimdir. Azınlığın içindeki küçük çokluk, teklik formu ile yapması gerekeni yapmıştır.
**AKP bir Amok koşucusu idi. Şu an Amok koşucusu durduruldu. İlk ciddi sendelemenin başlangıcı gerçekleşti…
**Yasaklandı, afişlerden yırtılıp atıldı ama tekrar etmekte fayda var. ‘Özgürlük kendini yönetmekle başlar’.
**Tarih, başarı dışında pek affetmiyor. Siyaseten zamanı yaşanmış sayma kabulümüz ancak bununla sınanabilir bu saatten sonra.
** “Düz yolda yürüyenlerin bacakları zayıf olur, çetin süreçlerden geçmeyenlerin kafası boş olur.” CHP bunu anlayacak mı bir gün, çok merak ediyorum…
**Bilge diyor, “Doğrular uğruna neden savaşı amansız kılmayacaksınız ki? Çünkü bu, biricik yaşam yolunuzdur, onurunuzdur, şerefinizdir. Bunun dışında her şey zindandır, karanlıktır, çok kötü bir kaybediştir.”