Uzmanların tarihin en büyük doğa talanı ve rant girişimi olarak yorumladığı Kanal İstanbul projesine dair ‘İsteseler de istemeseler de yapacağız’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisiyle yine çelişti. Erdoğan ‘Küçük hesaplar yapıp dikey mimaride ısrarcı olursak şehrimizde ihanet etmiş oluruz’ dedi
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uzmanların bütün uyarılarına, halkın bu projeyi istemediğine dair ÇED raporuna verdiği binlerce itiraz dilekçesine rağmen Kanal Istanbul projesindeki inatını sürdürmekte kararlı. Erdoğan son olarak ‘İsteseler de istemeseler de projeyi yapacağız’ demiş halkın isteklerine göz yummuştu. Bugün Şehir ve Güvenlik Sempozyumu’nda konuşan Erdoğan, uzmanların tarihin en büyük rant ve doğa talanı projesi olarak nitelendirdiği projeye dair söylemlerinin aksine ‘Küçük hesaplar yapıp dikey mimaride ısrarcı olursak şehrimizde ihanet etmiş oluruz’ dedi. Sözlerine belediye başkanlarını uyararak devam eden Erdoğan şunları söyledi:
“Özellikle şehirleşmede inşaatların inşasında ihyasında bütün mesele sizin kaleminizin ucundadır. Bir defa buradan taviz asla verilmemelidir. Eğer küçük hesaplar yaparsak şehirlerimize ihanet etmiş oluruz. ‘Acaba seçimler geliyor durum ne olur, kazanır mıyız kaybeder miyiz durum ne olur?’ Bakınız dikey mimari ile şehirlerimize ihanet etmiş oluruz. Yatay mimari ile kendi medeniyetimizi inşa etmiş, geçekten şehirleşmenin ne olduğunu dünyaya gösterme imkanı bulmuş oluruz. Kibrit kutuları gibi dikilmiş binalarla bir yere varamayız.”
Erdoğan, Saray’da düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmasının satır başları şöyle
‘Şehire ihanet’
Küçük hesaplar yaparsak şehirlerimize ihanet etmiş oluruz, burada kararlı duruş şart. Dikey mimariyle şehirlerimize ihanet etmiş oluruz. Ülkemizde yeni gecekondu inşası kesinlikle olmadığı gibi eskilerin de önemli bir bölümü kentsel dönüşüm projeleriyle ortadan kalkmıştır.
Yeni güvenlik konsepti arayışları
Şehirlerde ilk zamanlarda genellikle harici tehditlerden kaynaklanan güvenlik ihtiyacı zamanla çeşitlenmiştir. Dışarıdan gelebilecek saldırılar karşısında insanoğlu kimi zaman surlar inşa ederek, hendekler kazarak tedbirler almaya çalışmıştır. Bugün hâlâ surlarıyla ayakta kalan ünlü pek çok şehir bulunuyor. Şehirlerin güvenlik sorunları bazen de içerideki sıkıntılardan kaynaklanmıştır. Büyük bir nüfusu küçük bir alanda refah içinde yaşatmak öyle zannedildiği kadar kolay değildir. Teknolojinin de gelişmesiyle şehirlerin alt-üst yapı ağları oldukça karmaşık hale gelmiştir. Şehir ne kadar büyükse güvenlik sorunları da o derece yüksek ve fazladır. Artık şehirlerimizin dış güvenliğini surlar ve hendeklerle koruyamayacağımız, içerideki düzeni de sadece kolluk gücü ile sağlayamayacağımız bir duruma gelmiş durumdayız. Bu yeni duruma karşı, yeni fikirler, yeni yöntemler geliştirmemiz gerekiyor
Türkiye’nin mülteci sayısı
200-250 bin mülteci (İdlib) sınırımıza doğru hareket halinde. Bazı tedbirlerle engellemeye çalışıyoruz ama iş kolay değil zor, karşınızda insan var. Kendi insanınıza ve size sığınanlara verdiğiniz değer ölçüsünde güvendesiniz demektir. Türkiye 81 vilayetine dağılmış yaklaşık 4 milyonu Suriyeli olmak üzere 5 milyonun üzerinde kişiye kucağını açarken kendi şehirlerinde yabancı istemeyenlerin insani duyarlılıklarının da inandırıcılığı kalmaz. Biz insana karşı bu noktada Batı’nın yaptığı gibi bariyerler, dikenli teller oluşturamayız. Aynı şey bizim de başımıza gelebilir. Geldiği zaman ne yapacaksak şu anda da bunun biz çok daha adil ve insani olanını yapmak durumundayız.
Haber Merkezi