Latife Tekin’in romanından uyarlanıp Nezaket Erden’in müthiş oyunculuğuyla karşımıza çıkan ‘Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit’i seyrettikten sonra iyi ki tiyatroya uyarlanmış dedirtiyor
Latife Tekin’in “Sevgili Arsız Ölüm” romanından uyarlanan tiyatro oyunu “Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit”, Nezaket Erden’in müthiş oyunculuğuyla karşımıza çıkıyor ve seyrettikten sonra iyi ki tiyatroya uyarlanmış dedirtiyor. Tekin’in Türkiye Edebiyatı’nda özgün bir yere sahip olan ilk romanı “Sevgili Arsız Ölüm”, büyülü gerçekçilik akımına dahil edilir. Hem masalsı anlatımı, hem de köyden kente göç konusu ve toplumsal cinsiyet rolleri gibi sosyolojik birçok konuyu, kalabalık bir ailenin bireyleri arasındaki ilişkiler üzerinden, göze sokmadan ele alması sebebiyle yeri doldurulamazdır. Romanın öylesine güzel ve büyülü bir dili vardır ki, bir anda romanın içerisinde kaybolup gideriz. Bahsettiğimiz ailenin, hatta romanın en etkileyici karakteri şüphesiz ailenin küçük kızı Dirmit’tir. Ataerkiye, toplumun dayattığı ahlaka, aileye, babaya, abilere karşı sürekli bir mücadele icerisindedir Dirmit.
Dirmit, işte karşımızda
Nezaket Erden sahnede, romanın en etkileyici karakteri Dirmit’e can veriyor. Tek kişilik oyunda sahnede sadece Dirmit ve ona arkadaşlık eden saksı çiçeği “Kepçe” var. Dirmit’in yalnızlığını, sevincini, hüznünü, mücadelesini öyle güzel anlatır ki Nezaket, o sahnede anlatırken, bizler de Dirmit’in dertleştiği, yalnızlığını paylaştığı saksı çiçeği Kepçe’nin, parktaki kuşkonmaz otunun veya köyündeki tulumbanın yerine geçeriz, onu sessizce dinleyip, ona dert ortağı oluruz. Nezaket’in müthiş ve sarsıcı oyunculuğuyla Dirmit, romanı okuduğumuzda tam da kafamızda canlandırdığımız haliyle karşımızdadır işte. Ağlaması, gülmesi, neşesi, dansları, hiç bitmeyen umudu ve mücadelesiyle Dirmit bizlere konuşmaktadır. Oyunu seyrederken kimi zaman kahkaha attığımız, kimi zaman tüylerimizin diken diken olduğu, gözlerimizin dolduğu anlar olur. Bu noktada sanırım kız çocukları ve kadınlar olarak en çok bizler Dirmit’i anlarız. Onun gülümseten, kahkaha attıran konuşmalarının arkasında, hepimizin yaşadığı, tanık oldugu, bildiği hikayeler gizlidir.
‘Durur muyum? Durmadım!’
Dirmit’in oyun boyunca en çok tekrarladığı cümleler sanırım şunlardır: “Durur muyum ? Durmadım!” Annesi, babası, abileri her seferinde Dirmit’e sevdiği bir şeyi yasaklarlar ve o da her seferinde şunu söyler kendi kendine: “Durur muyum? Durmadım!” Radyo dinler radyoyu kırarlar, voleybol oynar topu keserler, “Annemin herhalde eşyayla bir derdi var” deyip şiir yazmaya başlar şiir defterini de yırtarlar. Ama Dirmit durur mu? Durmaz. Aysun’la arkadaşlık etmeyi sever, onunla görüşmesini yasaklarlar. Ama Dirmit durur mu? Durmaz. Dans eder, sokaklara çıkar, denizleri seyreder. Her yasaktan sonra kimi zaman ağlar, kimi zaman öfkelenir ama mücadelesine devam eder ve hiç vazgeçmez bundan. Oyunun bir kısmında, ataerkinin dört bir yandan kuşatıp pes ettirmeye çalıştığı, genelde neşeli ve mücadeleci gördüğümüz, her şeye rağmen yüzümüzü güldüren Dirmit, öyle bir feryat eder ki, bu feryadı günlerce kulaklarımızda kalacaktır. Tabii Dirmit’in acısını da, mücadelesini de bu kadar içimizden hissetmemize sebep, Erden’in müthiş oyunculuğudur yine.
‘Terbiyem kimde kalmıştı en son?’
Romanda da, tiyatro oyununda da toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve cinsiyet rolleri, aile bireyleri arasındaki ilişki üzerinden oldukça açık ve yalın bir şekilde verilir. Tek kişilik bu oyunda Nezaket yani Dirmit, kimi zaman abilerini, kimi zaman annesini, kimi zaman ise babasını taklit ederek sahnede çoğalır. Bu karakterleri, aile kurumunun içerisindeki yerleşmiş roller üzerinden öyle güzel verir ki, karşımızda, hareketleri ve söyledikleriyle hepimizin hayatındaki “baba” ve “abiler” vardır adeta. Dirmit’e “verilmesi gereken terbiye”, ailedeki erkekler arasında tartışma konusudur hep. Dirmit alaycı bir şekilde sürekli şunu sorar: “Terbiyem kimde kalmıştı en son?”
Anneden ise sürekli, “Kız çocuğu dediğin bu kadar… Yapmaz”lı cümleler duyarız. Ona göre, Dirmit’in radyo dinlemesinin, voleybol oynamasının, dans etmesinin, şiir yazmasının ve sokakları sevmesinin tek sebebi cinlerdir.
‘Ataerkinin yeniden üretildiği aile’
Dirmit, radyosu kırılıp, topu parçalandıktan ve şiirleri yırtıldıktan sonra her ağladığında aile bireyleri şöyle derler : “Anan değil, baban değil. Boşla gitsin!” Bu noktada, Dirmit’in bize gösterdiği en önemli şey ise, ataerkinin sürekli olarak yeniden üretildiği aile kurumunun ve bu kurum içerisindeki rollerin yani annenin, babanın, ailenin kutsallığı kabulu üzerinden, nasıl kadın mücadelesini kırmaya çalıştığıdır. Kısacası anne, baba, aile dışında her şey boştur söylemiyle kadının mücadelesi durdurulmaya çalışılır. Dirmit ailenin bireylerinin başına kötü bir şey geldiği zamanlarda çok üzülür, onlar için bir şeyler yapmaya çalışır, fakat bunun dışında, Dirmit karakteri ailenin kutsallığına dair bu laflara aldırmaz ve sevdiği şeyi yapmaktan hiçbir şey alıkoyamaz onu.
Olabilecek en iyi uyarlamayla karşımıza çıkan Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit’in mutlaka seyredilmesi gerekiyor. Halen birçok yerde sahneleniyor. Erden’in müthiş oyunculuğuyla Dirmit’i karşımızda görmek oldukça heyecan verici. Dirmit’in mücadelesi, umudu, iyiliği, güzelliği hepimize umut verecek cinsten. Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit izlemek isteyen olur ise oyun 26 Nisan’da saat 16.00 ve 19.00 Moda Sahnesi’nde olacak. Dirmit’in oyununda sürekli tekrarladığı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sokaklarda haykırılabilecek iki cümlesini de son olarak buraya bırakalım: “Durur muyum? Durmadım! Şiiri de, sokağı da bırakmam!”
Künye
Yazan: Latife Tekin
Uyarlayan- Yöneten: Hakan Emre Ünal
Uyarlayan- Oynayan: Nezaket Erden
Proje Danışmanı: Zeynep Günsur Yüceil
Afiş Tasarım: Kardelen Akça
Süre: Tek perde 90 dk