• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Mayıs 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Ender İmrek

Silahların gölgesinden barış ve demokratikleşmeye

17 Mayıs 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Ender İmrek, Yazarlar
ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Osmanlı İmparatorluğu, hiç kuşku yok ki, bir özgürlük deryası değil, bir halklar hapishanesiydi. Ancak, modernleşme sürecinin başlangıcı sayılan Türkiye Cumhuriyeti de tekçi ulus-devlet modelinde, Kürt halkı için inkar ve baskıyı egemen kıldı.

Kürt kimliğinin inkarı ve askeri yöntemlerle bastırılması pratikleri, sorunu daha da derinleştirdi. Demokratik siyaset kanalları da giderek hepten tıkandı. Kürt sorununun varlığını siyasal mücadele kanalları içinde ifade eden dernekler ve TİP de dahil olmak üzere çok sayıda parti kapatıldı, Türkiye tarihi bu nedenle bir siyasi partiler mezarlığı haline geldi.

‘68 Gençlik Hareketi, Kürt halkının eşitlik taleplerini farklı bir düzlemde gündeme getirdi. Zap suyuna köprü inşası önerisinin de sahiplerinden olan ve yine idam sehpasında, “Kürt ve Türk halkları”na dair sözleriyle Deniz Gezmiş, kuşaklarca önemli bir etki yarattı. 12 Mart 1971 darbesinin etkileri atlatılıp devrimci sosyalist hareketlerin yeniden örgütlendiği koşullarda, Kürt sorununu da merkezine alan pek çok sosyalist örgütlenme ortaya çıktı.

Ancak 12 Eylül askeri darbesiyle kurulan ağır baskı rejimi, 12 Eylül Anayasasının tekçi ulus devlet modelini daha da katmerleştirmesi Kürt sorununu da başka bir aşamaya taşıdı. Diyarbakır Cezaevi işkence ve ölüm kampına dönüştürüldü. 1978’de kurulmuş olan PKK’nin, 1984 yılında silahlı eylemi temel yöntem olarak benimsemesiyle 40 yılı aşkın bir süredir çatışmalar yaşandı. Dinmeyen şiddet ve tarifi zor acı sonuçlar oldu.

Yeni süreç çözüm getirecek mi?

Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesi, on yıllardır Ortadoğu’nun karmaşık siyasi panoramasında belirgin bir yer tuttu. Demokratik çözüm arayışları hiç bitmedi. Ateşkesler ve çözüm süreçleri yaşandı. Yeniden böylesi bir aşamadayız. İç nedenler ve Suriye’de ortaya çıkan yeni sürecin de zorladığı uluslararası koşullarda, adı konulmamış olsa da yeni bir süreç yaşıyoruz. Bu sürecin önemli bir adımı olarak, PKK, 5-7 Mayıs 2025’te toplanan 12. Kongresi’nde, tarihsel bir karar alarak, örgütsel yapısını feshetti ve silahlı tarzı sonlandırdığını ilan etti.

Bu karar, yalnızca Kürt hareketi ve Kürt halkı için değil, bölge halkları, küresel barış ve demokrasi mücadeleleri için de büyük bir anlam taşıyor. PKK’nin bu adımını, çatışmanın gölgesinden, demokratikleşmenin ufkuna uzanan bir köprü olarak değerlendirmek gerek. Sosyalistler olarak, barış ve demokratikleşme perspektifli bu gelişmeyi insanlığın eşitlik ve adalet arayışına güç veren bir dönem olarak ele alarak, dönemin ruhuna uygun bir mücadele hattı izlemek gerek.

Barış için tarihi bir fırsat

Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin kararı, Kürt sorununun çözümü için siyasi mücadelenin önünü daha çok açan bir nitelik taşıyor. Tarihsel sorgulamaya olanak sunuyor. Mustafa Kemal’in 1919-23 arasındaki birçok açıklama ve söyleminin bir kenara atılması ve sorunun şiddetle “çözümü” yaranın derinleşmesine zemin yarattı. 1924 Anayasası sonrasında Kürt halkı, inkar, sistematik asimilasyon ve baskıyla karşı karşıya kaldı. Ancak tarih boyunca yaşananlar, bize ortada önemli bir sorunun olduğunu büyük bedeller ödeterek göstermiş oldu.

Artık yeni bir safhadayız. Öcalan’ın çağrısıyla toplanan PKK’nin 12. Kongresi, şiddet sarmalındaki döngüyü kırmaya yönelik cesur bir adım attı. Silahlı tarzın sonlanması ve örgütün feshi kararı, Kürt sorununun demokratik siyaset yoluyla çözülebileceğine dair bir inanç beyanı olarak tarihsel bir önem taşıyor.

Demokratik mücadele büyüyecek

Bu karar, Türkiye’ye, tüm halklara ve inançlara tarihi bir fırsat sunuyor. Demokratik Türkiye için yeni bir yol açıyor. Kürt kimliğinin anayasal olarak tanınması, dil ve kültür haklarının güvence altına alınması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi adımlar, ortak bir yaşamda eşit yurttaşlık temelinde yeni demokratik bir toplumsal sözleşme yaratabilir.

Ancak bu, yalnızca Kürt hareketinin değil, Türk devletinin, iktidarın ve tüm siyasi partilerin, sivil toplum ve uluslararası aktörlerin de sorumluluğunu gerektiriyor. Hep söylenir, 1993’te Turgut Özal’ın diyalog girişimi, ateşkes süreci ‘derin devlet’ tarafından sabote edilmemiş olsaydı, bugün başka bir yerde olunabilirdi. Ne yazık ki Oslo Görüşmeleri ve ardından 2013-15 süreci de heba edildi.

Barış ve demokratikleşme mücadelesinde anlamı

PKK’nin dönüşümü, barış ve demokratikleşme mücadeleleri için bir dönüm noktasıdır. Öncelikle, bu karar, Kürt halkının eşit haklarını kazanmasında yaşanmış olanların artık kendi tarihsel süreci içinde kaldığını, ancak kalıcı değişimin demokratik katılım ve toplumsal örgütlenme ile mümkün olduğunu deklare ediyor. Bu yeni dönem dünya deneyimlerini, Güney Afrika’daki Apartheid sonrası uzlaşma süreci veya Kolombiya’daki FARC anlaşması gibi örnekleri anımsatıyor. Bu tür geçişler zor ama mümkündür.

İkinci olarak, bu adım, bize, etnik çatışmaların çözümünde bir model yaratma olanağı sunuyor. Çeşitliliği bastırmak yerine kucaklayan, otoriter merkeziyetçilik yerine yerel halk inisiyatifini güçlü kılan bir yönetim modeli herkese nefes aldıracak; demokratik mücadele kanalları ve kapsamını güçlendirecektir.

Üçüncüsü, bu gelişme, sosyalist harekete, sınıf mücadelesinin milliyetçi önyargılar, “teröre karşı mücadele” söylemleriyle geriletilmesinin, bastırılmasının olanaklarını azaltıyor ve sosyalist harekete sınıf eksenli örgütlenmede daha büyük bir alan yaratıyor.

Birlikte mücadeleyle başarmak

Ancak bu süreç risklerle dolu. Tarihte pek çok coğrafyada örnekleri görüldüğü üzere çatışma çözümü süreçleri kırılgandır ve tarafların ‘kendi öncelikleri’ doğrultusunda keskin değişiklikler yapması mümkündür. “Çözüm” süreçlerinin her kırılması, sadece yönetici erkle çatışan taraf arasındaki önyargıları değil, aynı zamanda toplumsal önyargıları, güvensizlikleri, travmaları da artırır.

İktidarın bu süreci kendisi için bir olanağa çevirip, Kürt halkının eşitlik taleplerine karşı daha büyük bir baskıyla yanıt vermeyi tercih etmesi halinde, zaten otoriterlikte epey bir mesafe katetmiş iktidar yapısının daha da otoriterleşmesi, yayılmacı heveslerle ülkeyi daha büyük bir savaş riskiyle karşı karşıya bırakması mümkündür. Bu nedenle, çözüm süreci, yalnızca iyi niyetle değil, sağlam hukuki güvenceler, uluslararası gözetim ve toplumsal seferberlikle doğru bir hatta ilerleyebilir.

Türkiye’nin tüm halklarından sosyalistler, bu süreçte, Kürt halkının eşitlik talepleri karşısında daha büyük bir hassasiyetle dayanışmayı büyütmelidir. Türkiye’nin emek ve demokrasi güçleri, birleşik bir platform oluşturarak demokratikleşme mücadelesinde, milliyetçi önyargılara karşı tüm işçi ve emekçilerin kardeşliğinin örgütlenmesinde önemli bir rol üstlenebilir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Pestisit: En çok yoksullar zehirleniyor

Sonraki Haber

İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

Sonraki Haber
İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

SON HABERLER

İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Silahların gölgesinden barış ve demokratikleşmeye

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Pestisit: En çok yoksullar zehirleniyor

Pestisit: En çok yoksullar zehirleniyor

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Xelîl Xemgîn: Önderliğin mektubu manifestom oldu

Xelîl Xemgîn: Önderliğin mektubu manifestom oldu

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Yeni anayasa tartışmaları ve DHP’nin sorumluluğu

Demokrasinin önündeki engel barış değil tabulardır!

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Hapishanelerde sessiz bir ölüm rejimi: Barışa karşı örülen duvar

Hapishanelerde sessiz bir ölüm rejimi: Barışa karşı örülen duvar

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

İmkâna mekân

Sıkılan dikkat

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır