• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
14 Temmuz 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Nesrin Akgül

Silahların küllerinden doğan Anka Kuşu

14 Temmuz 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Nesrin Akgül, Yazarlar
Silahların küllerinden doğan Anka Kuşu

“Barış, savaşın bittiği yer değil, umudun başladığı yerdir.” Desmond Tutu

Süleymaniye’nin Casenê Mağarası’nda tarihin gölgesinde bir an yaşandı. Sadece Kürtler için değil toplumsal tarihin barış hafızası için bambaşka bir deneyime, her şeyi ile çok iyi kurgulanmış bir barış seremonisine tanıklık ettik. Ne dağda ne ovada, dağın yamacında yaşanan bir ara sahneydi bu. Ama bir hikayesi de vardı; dağlı Kürt kızlarının ve erkeklerinin destansı hikayeleri ile örülmüş bir geçmişin kendisini taşıdığı bir zaman, çağdı bu.

Bir çağ yaşandı…Sahnede ellerinde silahlarla, gecenin karanlığında ellerinde silahlarla dağa yol alan kadınlı ve erkekli gruplar vardı. Rüzgârın kestiği zirvelerde, taşlı patikalarda yol alan, sırtında içi yaşam ile dolu bir çantayla, omuzunda keleşi ile güneşten ve rüzgârdan sertleşmiş yüzü ile zamanı dağın içinden yaşayanların zamanı. Dağın zamanını yaratanların, dağın yolcusu, dağın yoldaşı olanların hikayesi. Dağ onlar için tanrıçanın cisimleşmesidir, onlarda dağın çocuğudur. “Yitik bir aşkın gölgesinde” yeniden yazılan Derwiş ve Adule’nin destanıdır dağ. Adule’nin şart kahvesini içen yiğitlerin hikayesidir dağ. Dağ, Şahmaran’ın kutsal mağarasıdır. Bir ana rahmidir hem korur hem de özgürlüğün bedelini ödetir. Sadece bir sığınak değil, aşkın kanunlarının yazıldığı Mem û Zînler diyarıdır. Dağlı da “bir uçurumun kenarında ip üzerinde yürüyen” varoluştur; ölümle yaşam arasında, direnişle ihanet arasında, özgürlükle esaret arasında bir ipte yürüme halidir dağlı olmak.

Dağın hikayesi savaşları anlatır hep. Bir varoluş başkaldırısının adıdır bu. Başkaldıran insanın hikayesi Kürtlerde dağlarla yazılmıştır. Tanrısal yalnızlığın hikayesidir dağ. Dağda yaşayanlar dağ gibi olur ve sarsılmaz, dirençli ve bildiğimiz ve alıştırıldığımız zamanın dışında yaşamaktır. Köktür ve varlığın evidir. İnsanın köklerini toprağa, hayallerini gökyüzüne bağlar. Kürtlerin binlerce yıllık yalnızlığının hikayesidir de bu. Başkaldırmak birazda yalnızlığı göze alma hikayesi olur. Başkaldıran isyancı savaşırken yalnızdır, bir halkın suretini yüzünde taşırken yalnızdır. Yalnızlığı onun seçkinliğinden gelir. Seçkin, seçilmiş, istisnai olan dağlının varoluş savaşı, onu dağların yoldaşı yapar. Dağın yoldaşlığı, dağın hevalliği, dağın kadını ve erkeği, dağın dili, dağın duygusu, dağın ekmeği, dağın sofrası, dağın kahramanlıkları ve dağın trajedisi ile sıralanacak yeni bir düşün ve yaşam dünyası oluşturdu bu tanrısal yalnızlık Kürtler için.

Dağlı olmak aşağılanmanın adıydı Kürtler için. Dağın hevalleri ile hikâye aslına kavuştu; dağ kahramanlar yaratan hikâyenin bizzat kendisi olur. Kavuşamayan aşıkların diyarıdır, onlar en uzak diyarlarda ulaşılmaz olurken bir sır olup, sırlanırlar. Halklarının epik kahramanları olurlar, her yerde kulaktan kulağa fısıldanan direniş hikayeleri ile yaşarlar, yaşatılırlar. Gecenin bir vakti, ansızın çalınan kapı açılınca karşılaşılan silüetlerdir; sessizce, hep içe atıla sevdalarla gizlice yaşanan bir halk aşkının adıdır bu. Dağlılık, bir halkın kolektif hafızasının yeniden inşa edilişini anlatır. Dağ Kürtlerin yeniden varoluşunun adı olur.

Dağın zamanı da böylece değişti, toprağın rengi değişti, toprağa karışma hali değişti, ağacın, suyun, havanın rengi ve duruşu değişti bu hikayelerle. Dağlıların tanığı ve öznesi oldu toprak. Toprak bir hafızadır, içine aldığı yaralı, parçalanmış bedenlerin hikayelerini saklar, zamanı gelince anlatmak için. Suyun tadı değişmiştir; baruttan arta kalan parçalanmış ve yaralı bedenlerin tadı vardır onda. Rüzgâr sadece fısıldamaz artık; bir tufan gibi eser hep, kurşun sesleriyle yarışır da ses olur duymayanlara. Ağaçlar bahar gelince tomurcuk açarlar, dibinde biten canları korumak için. Orada her şey yeniden anlam kazanmıştır artık. Her şey bir savaşın anatomisini anlatan tanığa dönüştü artık; ondandır insan doğduğu yere saygılı olmalıdır, o toprakların üzerinde yürürken taşıdığı hikâyeyi bilerek ayağını basmalı, incitmemeli.

İşte Şahmeran’ın mağarasından inen dağlıları izlerken ana rahminden düşen kadınların ve erkeklerin hikayesini düşünmeden edemedik hiçbirimiz. Bese Hozat, Dersim Tertelesi sonrasında yaşamayı bir direniş haline getiren kadın olarak en önde yürüyordu. O, Seyit Rıza’nın “sizin oyunlarınızı çözemedim, bu da bana dert olsun” sözünü miras alarak yaşayan Dersim halkının derdine çözüm olmuş bir kadın olarak yola yol, öncü oldu. Silah yakma törenini epik bir tören halini alırken, Bese Hozat Şahmeran’ın çağdaş yankısı olarak, ihaneti ve dertleri tersine çevirerek Şahmeran’ın bilgeliğini çağdaş bir barış ve demokratik toplum manifestosuyla yoğurdu. Hem yeryüzüne hem de gökyüzüne aidiyeti ile dağlarda savaşan gerillalar olarak artık Amed’de, Ankara’da siyaset yapmak istediklerini belirtti.

Silahların yakıldığı anda, eski çağ soyunurken yeni zaman doğuşuna tanıklık ettik. Bu an’da ne zafer narası vardır ne de yenilginin gölgesi vardır. Silahlar yakılırken doğan ateşle alevler yükselirken, Anka kuşu küllerinden doğmak için yeni zamana kanat çırptı. Demir, barut ve tarih alevlerin kucağında dans ederken küllerinden yeni bir tarihin doğuşunu muştuladı. Silahlar yakılırken başında duran gerillalar bir çağın yeminini ettiler; “Özgürlük için seninle olan yoldaşlığımız ile kazandık, sen bir çağın öfkesi ve umudu oldun. Şimdi senin küllerinden yeni zamanı kazanacağız.”  Dağlılar yıllarca demir yeminlerle ördükleri zamanın kutsal emanetini ateşe teslim ederken, “özgürlük zamanın ruhunu doğru okuyarak kazanılır” diyerek büyük bir cesaretle silahsız olarak dağlarına geri döndüler. Bir sonun arifesinde geldiler ve yeni bir şafağın doğuşunca gittiler…

Bu anda ki buluşma ile ilk defa gerilla ve halkın aşkının gerçekleşmesinin provası yaşandı. Bu saklı bir aşkın ilanı oldu. Orada bekletilen yaslar canlandı ve gözyaşı oldu. Bese Hozat, “Barış, adaletle taçlanmalı.” derken yitip canlara bir selam ve yemin etti, kalanlara barış ve demokrasi mücadelesinin sözünü verdi. Silahların yakıldığı anda yükselen alevler ile yiten canlarımızın acısı bir ağıt gibi yükseldi. Herkes o sahnenin eksiğini düşündü. Silahlarını yakıp tekrar dağa yol alan gerillalar yitip gidenlerin anısını kuşanarak çıplaklıklarını örtündü. Ve o sahnede acı, yalnızca bir yük değil, bir anlam yaratma seremonisine dönüştü.

Casene Mağarasında bir çağın kapanıp yeni bir çağın başlangıcının seremonisi yapıldı. Dirilişini dağlarda silahı ile direnip yeni bir yaşam kurarak kazanan bir halkın, kendi varoluşunu barış ve demokrasi ile kazanma hikayesi yazıldı. Derwişler Casene Mağarasında inerek, “biz barışa da hazırız” diyerek şart kahvesini içtiler. Onlar barışma cesaretini ortaya koydu ve sıra bu uzatılan elin tutacak iradenin ortaya çıkartılmasında.

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

PKK’ye veda ederken…

Sonraki Haber

Suriye ve Barrack’ın akıl tutulması

Sonraki Haber
Suriye ve Barrack’ın akıl tutulması

Suriye ve Barrack'ın akıl tutulması

SON HABERLER

Şirnex’te 3 mahallede ‘Demokratik Toplum’ buluşması

Şirnex’te 3 mahallede ‘Demokratik Toplum’ buluşması

Yazar: Yeni Yaşam
14 Temmuz 2025

Şile Belediye Başkanı dahil 5 kişi tutuklandı

Şile Belediye Başkanı dahil 5 kişi tutuklandı

Yazar: Yeni Yaşam
14 Temmuz 2025

Suriye ve Barrack’ın akıl tutulması

Suriye ve Barrack’ın akıl tutulması

Yazar: Yeni Yaşam
14 Temmuz 2025

Silahların küllerinden doğan Anka Kuşu

Silahların küllerinden doğan Anka Kuşu

Yazar: Yeni Yaşam
14 Temmuz 2025

Gönderilmemiş mektup

PKK’ye veda ederken…

Yazar: Yeni Yaşam
14 Temmuz 2025

Efrin’de tekrar Kürtler çoğunlukta

Efrin’de tekrar Kürtler çoğunlukta

Yazar: Yeni Yaşam
14 Temmuz 2025

Herhalde artık bir şeyler değişir

Herhalde artık bir şeyler değişir

Yazar: Yeni Yaşam
14 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır