Artık öğrendik… Televizyonların lüzumsuz programlarında lüzumsuz adamlar ‘muhafazakâr Kürtler’den söz ediyorlarsa eğer, iki şey kesindir: Bir, seçim var; iki, iktidarın durumu berbat!
Muhafazakâr Kürtler!
Kim peki bunlar? Bilen var mı? Ne yerler ne içerler? Bildiğimiz anlamda ‘İslamcı’lıktan mı söz ediyoruz, yoksa namazında niyazında Kürtlerin tümünden mi? ‘Muhafazakâr’ olmayanlar kimlerdir bu arada? Allah rızası için herhangi bir gevezenin bu konuda bir alan çalışması var mıdır? Yoo! Ne gerek var, salla gitsin! ‘Muhafazakâr’ Kürtler var işte, onların oyları var, vs. vs…
Aslında bu mesele, biraz da ‘masum işçiler/öğrenciler ve provokatörler’ mantığının Kürdi bir versiyonu gibi. Bir yanda ‘masum’ Kürtler var, bir yanda da ipten kazıktan kurtulmuş teröristler. Birinciler, iyi ama sessiz; çünkü ikinciler tepelerine çöküyor, falan filan. Şu beyaz tülbentli kadınlar kimdir bu arada, o ayrı mevzu!
İşin doğrusu, olan şey şu: IŞİD ve AKP, son yıllarda hayırlı bir işe vesile oldular. Kürdün kafasında taşlar gitgide yerine oturdu. Bu, özel bir siyasi çalışmayla da değil, yaşarken oldu. Özünde mütedeyyin olan Kürtlerin dine bakışı, zalimlik ve hırsızlıkla sınanırken, insanlar kendilerini bu ikiliden ayırt edebilmek için ‘münafıklık/gerçek müslümanlık’ gibi kategoriler icat ederek çözüm yolu aradılar. Böylece kendi dinsel inançlarını korurken sahtekârlar ve zalimleri de yaşamlarından dışlayan bir çizgi yaratmış oldular.
Ama bu arada, daha da önemli bir başka şey oldu: Milyonlarca Kürt, özellikle HDP sürecinden sonra başka insanlarla bir araya geldikçe dini referanslara dayanmayan ahlak biçimleriyle de karşılaştılar. İnsanlar, alnı secdeden kalkmayıp dakikada kırk tane dalavere çeviren komşularıyla ve kafa kesen alçaklarla çevresindeki dindar olmayan gençleri, kadınları kıyaslayarak aradaki farkı test etme şansını yakaladı. Her rüşvet skandalında, her zalimlikte kendi dini inancını sorgulamadıysa da toplumu zehirleyen asıl cereyanın oradan geldiğini, o askılı giyen kızların, cami kapısı nedir bilmeyen gençlerin aslında bir anlamda, harama bulaşmama anlamında daha ‘muhafazakâr’ olduğunu keşfetti. O yüzdendir ki, o başörtülü Kürt kadınları 8 Mart gecelerinde hiç de öyle ‘irrite’ filan olmadılar; 1 Mayıs alanındaki beyaz tülbentli anneler yan kortejlerdeki kıpkızıl bayraklı kızları oğlanları yabancılamadılar. Çünkü önsezileriyle onların da kendi çocukları olduğunu anladılar. Sadece o kadar da değil, Lice’nin köylerinde Garo isimli bir Ermeni kendisine yer buldu; o büyük sağduyu, karşısındaki top sakallı ‘keferenin’ ruhunu üç kuruşa satmış devletlû Müslümanlardan daha iyi bir insan olduğunu fısıldadı onlara.
İyi oldu, güzel oldu. Allah razı olsun IŞİD’den AKP’den. Bakara-makaracılardan, haramın başından kalkıp cami kapısında boy gösterenlerden, kadim Kürt halkına İslamiyet dersi vermeye çalışan beyinsizlerden, Rakka soytarılarından Allah razı olsun. Böylece bir kısım Kürt entelektüellerinin ‘sağ şeritten yürüme’ eğilimleri de yavaş yavaş söndü. Halk, eksiğiyle gediğiyle de olsa bu tarafı sevdi, orada da kendi dinsel yaşamını idame ettirmesinin mümkün olduğunu, hatta bu ‘kâfir’ takımının bütün eksikliklerine rağmen öte yandaki fırıldaklardan daha iyi insanlar olduğunu gördü. Hayat yaptı bunu. Suruç’ta o çocuklar vardı, Kobani günlerinde de memleketin dört köşesinden insanlar geldiler, Ankara katliamından sonra hastane kapılarında kimse kimseye dinini imanını sormadı, barış isteyen akademisyenler, tutuklanan inşaat işçileri ateist midir, beş vakit namaz mı kılar, merak eden olmadı. Nihayetinde 70’li yılların altın kuralı işledi yeniden: Sen başka yanlış yapma, kimse neye inandığını sormaz!
O Beyaz Tülbentlilerin Çav Bella’sına böyle gelindi işte. “Türkçe bilmeyen Kürt analarına İtalyan marşı söyletiyorlar” diye yaygara koparan ilkel kafanın hiç anlamadığı şey şuydu ki, o kadınlar, şimdi zaman tünelinden geçip bir İtalyan partizan Koşuyolu parkına gelse, gönül gözüyle bakıp hapisteki evlatları gibi onu da bağrına basacaktır. Polis fezlekelerinden farksız şekilde o annelere ‘cahillik’ yükleyenlerin anlamadığı şey budur.
Sonuç itibarıyla, ekran güllerine kötü haber! Muhafazakâr Kürtler diye fihristinize kaydettiğiniz numara bu aralar meşgul çalıyor. Bu kafayla giderseniz, zaten o numara yakında tümden iptal olacak!