Yeni Yaşam gazetesinde yayınlanan ilk yazımda, HDK’nin haftasonu (26-27 Ekim) yaptığı konferans üzerine yazacağımı ancak Mardin, Batman ve Halfetiye kayyım atanması nedeniyle gündemin değiştiğini, HDK’ye ilişkin ileriki süreçlerde yazacağımı ifade etmiştim.
HDK’nin konferans yazısını yazmaya fırsat bulamadan 18 Şubat’ta HDK’ye yönelik gözaltı operasyonu sonucunda 30 arkadaşımız tutuklandı. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla 5 bin kişilik bir liste var ve HDK çalışmalarına veya etkinliklerine katılan herkesin fişlendiği ve soruşturmaya konu edildiği görünüyor. HDK’nin 13. Genel Kurulu’nun üzerinden 4 ay geçmeden yapılan bu operasyon, tutuklama, gözdağı siyasetinin altında yatan gerçeklik tartışılmayı gerekli kılıyor.
HDK ve içinden çıkan HDP (DEM Parti) kurulduğu ilk günden itibaren barışın, özgürlüklerin ve demokrasinin gelişmesi için mücadele etmiş, Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak mücadele ve müzakere zemini olarak demokratik bir cumhuriyetin inşası için çabalamaktadır.
HDK, başka birçok birikimle birlikte, 12 Haziran seçimlerinde oluşan Emek, Demokrasi ve Özgürlük blokunun büyük başarısı üzerine kendisini kuracağını 15-16 Ekim’de “Umuda Yolculuk” sloganıyla deklare etti. Bağımsız adaylarla seçime giren Emek, Demokrasi ve Özgürlük blokunun 36 milletvekilliğini kazanması büyük bir başarıydı. Ne var ki HDK’nin bileşeni ve Kürt halkının temsilcisi BDP’ye saldırılar hemen bu başarının ardından geldi. On binlerce BDP’li gözaltına alındı, 6000’i tutuklandı ve bir o kadarı da aranır duruma düştü. AKP yandaşı olmayanlar, ilerici ve demokratlar gazeteciler, yazarlar, aydınlar hedefe konuldu. Sosyalistlere dönük kurgulanmış saldırılarda 12 Haziran seçimlerinde seçilen BDP’li altı milletvekili uzun süre cezaevinde tutuldu.
İşte HDK, bütün bu zor koşullarda kendisini örgütlemeye çalıştı. Kuruluşunu ilan ederken, onu bekleyen zorlukların farkındaydı. Zorlukları aşmak, halkların umudunu gerçek kılmak, dayatılan karanlığa, baskıya, zulme karşı umut olmak için yola çıktı ve çoğulcu, çok kimlikli, demokratik dokusu ile kısa sürede halkların kurtuluş umudu oldu. Bugün hedef haline gelmesinin temel nedeni de budur.
Toplum üzerinde korku ikliminin hakim olduğu, insanların eşitlik, özgürlük, adalet ve barış taleplerinin bastırıldığı bir iklimde, HDK’nin barışın mümkün olduğu ve bunun için mücadele ısrarı iktidarı rahatsız etmiş görünüyor.
HDK’nin başladığı umuda yolculuk ile toplumun özlem duyduğu insanca ve barış içinde bir yaşam hedefi güncelde önemini korumaktadır.
HDK’nin kuruluş sürecinde çıkarttığı bültenlerin girişinde HDK kendisini şöyle tanıtmaktadır; “Hakların demokratik kongresi; emekçilerin, kadınların, köylülerin, gençlerin, emeklilerin, engellilerin, LGBT bireylerin, dışlanan ve yok sayılan bütün halkların, tüm inanç topluluklarının, yaşam alanları tarif edilenlerin buluştuğu ortak bir mücadele zeminidir.
Kongre; birçok farklı parti, örgüt, kurum, inisiyatifi bağımsız bireyin yan yana gelip görüşlerini iyileştirmesi ile oluştu.
Bizler halklarımıza yöneltilmiş tüm baskı ve haksızlıkları ortadan kaldırmak, barış içerisinde ve insanca yaşayabileceğimiz bir Türkiye’yi kurmak üzere bir araya geldik.
Bugün halktan, ezilenden, yok sayılandan, doğadan, emekten, özgürlükten, eşitlikten, barıştan, adaletten ve demokrasiden yana olanların; yeni bir toplum, insanca bir yaşam için ortak mücadeleyi örgütlemelerinin zamanıdır.
Her türden baskı, sömürü ve ayrımcılığa karşı olan birey ve örgütlerin; halkın kendi yönetimini kurmasını sağlamak üzere, birlikte mücadele etmesinin zamanıdır. Birleşik ve güçlü bir mücadele hem gerekli hem de mümkündür. Kongremiz bunun temel gücü olacaktır.”
HDK’nin kurulduğu süreçle şimdi içinde olduğumuz süreci değerlendirdiğimizde, şimdi her zamankinden çok HDK zamanıdır. HDK’ye yönelik gözaltı, baskı ve yıldırma politikalarına karşı yapılması gereken HDK’yi her yerde örgütlemek ve toplumsal barış çalışmalarını büyütmektir.
HDK kurulduğu günden bugüne barış için çalışmaktadır. Çıkartılan bültenlerin başlıklarına bile bakınca bu görülür. (6. bültene ulaşamadım.)
- Bülten Nisan 2012
Barışa ses ver
- Bülten Haziran 2012
Kongreyle barışa, eşitliğe, özgürlüğe
Halklar eşitlik, adalet, barış, özgürlük istiyor
- Bülten Ağustos 2012
Çatışma değil müzakere, ölüm değil çözüm
- Bülten Eylül 2012
Barış ve çözüm arayışımız sürüyor
- Bülten Ocak 2013
Halklar yürekten barış istiyor
- Bülten Mart 2013
Barış için eşitlik, çözüm için müzakere
Kürt sorununun özgürlükçü ve barışçıl çözümü konusunda yeni bir umudun açığa çıktığı, Sayın Abdullah Öcalan’ın bir çağrı yapacağı tartışmaları ve beklentisinin olduğu bir süreçte HDK’ye operasyon yapılması düşündürücüdür. Halkların eşitliği, kardeşliği ve barışı için mücadele eden bir zemin neden hedef alınır? Cevabı belli bu soruya verilecek en iyi cevap HDK’nin gerçek barışı inşa etme iradesinin arkasına dizilmektir.
Bitirirken; biliyorsunuz önümüzde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü var. Ve kadınlar alanlarda 8 Mart için çalışıyor. Bu yılki 8 Mart’ta kadınların özgürlük ve barış talepleri alanlara daha güçlü yansıyacaktır. TJA olarak bu yıl “Kadın kırımına isyan ediyor, özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla alanlarda olacağız. Tüm kadınları 8 Mart alanlarına davet ediyoruz.
Jin jiyan azadî.