Abdullah Öcalan ile görüşmelerin detaylı açıklamasının Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ görüşmelerinden sonra açıklanacağı söylenmişti. Şimdi kulaklar ve gözler bu detaylı açıklamanın ne zaman yapılacağını bekliyor. Daha fazla can kaybı ve göçler olmadan bir an evvel açıklama yapılmalıdır. Bu beklentinin olumlu olması halklar için hayati önem taşıyor. Bir yandan umutlar tazelenirken diğer yandan Kürt halkına karşı her alanda saldırı ve şiddet devam ediyor. Umutlar törpüleniyor maalesef. Kayyumlar devam ediyor, siyasiler gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Suriye’de Kürt kazanımlarına SMO ile birlikte saldırılar barış rüzgârını engelliyor. Muhalefet de gerekeni yapmıyor veya yapamıyor. Emeklilerin, işçilerin, çiftçinin… haklarını korumak istiyorsanız ilk önce bu savaşın durması için herkesi kapsayacak eylemler ve siyasetler geliştirmelisiniz. İktidara hesap sorması gereken ortamı yaratmak, muhalefeti doğru yapmak gereklidir. İYİ ve Zafer Partisi’nin ırkçı söylemleriyle muhalefet olmaz. Bu ülke ne kaybettiyse ırkçı ve dinci siyaset yüzünden kaybetti. Muhalefetin halka savaşın bir beka sorunu değil, çıkar sorunu olduğunu belgelerle anlatması farzdır. Suriye’yi işgal ederek iktidarda kalmak siyasetini boşa çıkartmalıdır.
İktidarın Suriye’deki savaş için ayırdığı bütçe Türkiye’deki halkların cebinden çıkan paradır. Savaş sürdükçe fakirleşme daha da derinleşecektir. Yüz bine yakın paralı askeri finans etmenin mantığı nedir? Esad’a suçlu diyordunuz, o şimdi gitti. Yerine katil sürüsü geldi ve siz bunlara destek verdiniz, veriyorsunuz. HTŞ’nin kimlerden oluştuğunu resmi ağızdan duymak en doğal hakkımızdır. Taliban liderinin dizinde oturan kişilerin fotoğrafını da aklımızdan çıkartmayalım. Madem HTŞ şu an Suriye’de iktidar ve onlar ile görüşüyorsunuz, o zaman bir soru sorma hakkımız da doğuyor. Neden Suriye Milli Ordusu var ve iktidar neden bunları destekliyor? Şimdi de dışişleri bakanı bu kadar kafa kesen, yağmalayan ve tecavüzcü unsurlar ile aynı suçlardan “SDG’nin cezaevlerinde bulunan IŞİD’lileri biz denetleriz” diyor. Hol kampı ve cezaevlerinde bulunan on binlerce IŞİD’liyi iktidar neden denetleme girişiminde bulunuyor? SDG’nin elinde bulunan bölgeler yer altı zenginlikleri olan bir alanı teşkil ediyor. Bu alanları HTŞ, SMO ve IŞİD’e peşkeş çekerek kazanım elde etmek istiyor iktidar. Küresel güç bunu kabul eder mi? En son Roma’daki Suriye toplantısında Türkiye’nin olmamasının sebebi nedir acaba? Trump’ın 20 Ocak’ta işine başlamasıyla durumlar daha da netleşir. ABD başkanının Erdoğan’a övgüler yağdırmasına bakmayın, birden Halk Bankası davasını gündeme getirir. Rahip konusunda vermem denmişti, sonrası herkesin bildiği durum.
AKP başkanı en son Diyarbakır’da konuşma yaptı. Diyarbakır halkı teveccüh gösterdi mi? Bu sorunun cevabını halk çok güzel verdi. Kürdistan’da yaptığı son zamanlardaki kongrelere katılanlar ‘taşınan izleyenler’ ve ‘mecburi izleyenler’ olarak yerlerini aldılar. 8 bin polisin yer aldığı bir kongreye kim gider ki! Ufak ayrıntıyı da yazmak gerekir. Kongreye katılım belgesi gösterenler salonu sonradan boşalttılar. Bu da AKP’nin yakın bir gelecekte tabela partisi olmasının göstergesidir. Erdoğan konuşmasında, dini tekrardan dile getirerek, sömürü yaptı. Diyarbakır’ın tarihini, kültürünü ve sosyal yapısını bilmeden konuşmak neye çözüm sağlar ki. Güzellemeler yaparak sorun yokmuş gibi davranarak artık bir yerlere gelemeyeceksiniz. Güzellemeler yaparken belediyelere kayyum atamaya devam edip sizlerden ayrı düşünenleri gözaltına alarak devam edemezsiniz. Kadife eldiven içinde demir yumruk politikanız 23 senedir size kaybettirdi. Yaşattıklarınızdan dolayı size inanmak çok zor gözüküyor. Faili meçhul cinayetleri biliyoruz ama ‘faili bilinmeyen geleceği’ tedirginlikle izliyoruz. Geçmişte verilen sözler yerine getirilseydi, bugün geleceğe daha umutla bakabilirdik.