• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Ağustos 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Hakan Öztürk

Sistemin eleştirisi

15 Ağustos 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Hakan Öztürk, Yazarlar
Görev zamanı

Acaba yaşanan büyük sorunların temelinde bir toplumsal çürümüşlük mü var? Belki de birçok yerde bu konuya gönül ferahlığı ve bir katarsisle birlikte, evet cevabı veriliyor. Normal bir soru ve normal bir cevap gibi. Ortalamanın ağırlıklı ortalaması. Belki de alışılagelmiş bir cevap. Bit yeniği aranmamış bir cevap.

Bakıyorum; akademisyenler, yurttaşlar, siyasal mücadele vermesi gerekenler bu konuyu konuşuyor. Bir çürüme varmış, o nedenle sorun çıkıyormuş. Toplum daha ahlaklı olmalıymış onlara göre.

Yani yük yine Ayşe Teyze’le, Remzi Amca’nın üzerine yıkılmış durumda. Ayşe Teyze’yle Remzi Amca neden etik davranmayıp, çürüyor? 16.880 lira emekli aylığı aldıklarından olmasın sakın. 16.880 lira ile mutluluğun ve etik olmanın resmini çizin işin kolayına kaçmadan da sizi görelim. Bir ömür boyu çalışmış, şirketlere devasa kazançlar sağlamış insanlara refah sağlayan aylık yerine, ahlaklı olma öğüdü.

Siyasal, ekonomik ve sistemsel sorunları konuşmamaya yemin etmiş olarak, ne güzel bir sohbet. Çürümüşlük sohbetini yapan orta sınıftan insanlar, bütün konuşmalarının başında hiçbir partiye ya da örgüte üye olmadıklarını hevesle belirtirler örneğin. Yapacakları konuşmanın meşruiyetini buradan almaya kalkışırlar hiç sekmeden. Kendi hatalarını fazilet kabul ederler. Aslında örgütlü mücadele vermek aydınlanma fikrinde bir erdemdir ama bu arkadaşlar bu erdemi neredeyse her seferinde kınarlar. Eğer bir suçsa örgütlü olmak, o suçu başkalarının üzerine atmış olurlar. Güvendikleri ölçü zaten çoğunluğun örgütlü olmaktan uzak durmasıdır. Bir anda mutlu çoğunluğun arasına karışıverirler. Kimse bulamaz onları o kargaşada. Kimsenin onları eleştirebilecek sağlam bir konumu yoktur. Kırk kişiyizdir kırkımız da birbirimizi biliriz. Herkes aynı yolun yolcusudur.

Hepsinin konuşması, bir cenaze töreni konuşması ve ufkun kapanışı. Şarkıdaki gibi: Ay karanlık oldu, yüreğim yare / Biliyorum yoktur derdime çare.

Örgütlü bir mücadele vermeyelim, politik bir mücadele vermeyelim, iktisadi koşulların ve iktisadi sistemin eleştirisini yapmayalım, hadi şimdi çürümüşlüğü konuşalım. Ne ala memleket. Oysa ki kapitalizmle boy ölçüşebilecek bir örgüt olmadan, kapitalizmle mücadele edilemez.

Böyle arkadaşlarımızın çoğu politik olmayı da kınar. Her önemli konuyu konuşmaları gerektiğinde ilgili konunun siyasetler üstü olduğunu söylemek en büyük meziyetleridir. Bu sözü dünyada ilk kez söyleniyormuş gibi söylerler. Deprem siyasetler üstü, Kürt meselesi siyasetler üstü, dış politika siyasetler üstü. Siyasetin menzilinde ne kaldı bilmiyorum. Halbuki dünyayı düzeltecek tek şey politik eleştiridir ve dolayısıyla politik mücadeledir.

Bu konuda derhal minder dışına kaçanlar, kolaycılık yapanlar başkalarını çürümeye uğramış olmakla suçluyor. Ne derin analiz. Asıl çürüme mektep medrese görmüş bir insanın aldığı eğitimin hakkını vermeyip, kolaycılık yoluna sapmasıdır. Tarihte Fransız İhtilali oldu, rönesans oldu, reform oldu, aydınlanma oldu. Peki hani nerede aydın olmanın namusu diye sorulmayacak mı? Bu taifeyi modern sosyalizmden ve Ekim Devrimi’nden sorumlu tutmuyorum.

Örgütlü olmak yok, politik olmak hak getire. Bununla da kalmıyor kenarından iktisadi alanın eleştirisi de yok ve tabii ki iktisadi sistemin eleştirisi. Aman ha, tam yasak bölge. Ahlak, etik lakırtıları akıp gidiyor ama asla üretim ilişkilerinin eleştirisi yok. Dikkatli olalım “komonist” zannederler. Üretim ilişkileri hiç sorun yaratmıyor ve bu kutsal kitabın en başında yazıyor gibi bir hava var. Sanki denildi ki “her şeyi eleştirin ama kapitalizmi eleştirmeyin”.

David Harvey benzer bir konuyla ilgili şöyle diyor: “Makbul neoliberal özneler demek, yanlış giden herhangi bir şey için suçu kendinde aramak fakat kapitalizmin sorun olduğunu düşünmemek anlamına geliyor.”

Bir şeyler yanlış gidiyorsa kendini, kendi ahlakını ve hatta Tanrı’yı suçlayabilirsin ama asla kapitalizmi sorun olarak görmeye kalkışma. Bizdeki durum tam olarak bu.

Kapitalizm gerçektir ama ahlaklı değildir.

Zenginin gözü doyduğu zaman, yoksulun karnı doyacak. Asıl ahlaksız söz bu.

“Kapitalizm en acımasız kralların bile hayal edemeyeceği kadar ölüm ve yıkım, dünya savaşları, kıtalar arası zorunlu göçler, varlık içinde yokluktur.” Ahlaksızlık daha nasıl olabilir ki.

Michael Löwy bir yazısında bu konuyla ilgili orijinal bir görüşü şöyle aktarıyor “Kapitalizm alt edilmelidir. O en büyük musibettir, birikmiş günahtır, çürümüş köktür, çok iyi bildiğimiz tüm acı meyveleri, yoksulluğu, açlığı, hastalığı, ölümü üreten ağaçtır. Bu bakımdan, üretim araçları (fabrikalar, arazi, ticaret, bankalar) üzerindeki özel mülkiyet alaşağı edilmelidir”

Ahlaksa, ahlak böyle olur.

Bu söz, 1973’te Brezilya’nın orta batı bölgesindeki piskoposlar ve üst düzey din adamlarının “Kilisenin Çığlığı” başlığını taşıyan ve böyle sona eren bir yazıdan.

Terry Eagleton “Kapitalizm, karşıtlarından en küçük bir itme gelmeden, kendi çelişkilerinin altında kalmaya tamamen eğilimlidir” diyor.

Evet, taş çatlasa olacak bunlar.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kısa bir ‘bayram kutlaması’

SON HABERLER

İmkâna mekân

Geçmişin gölgesi

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

Görev zamanı

Sistemin eleştirisi

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

Bir milyon dolarlık füze ve kriz

Kısa bir ‘bayram kutlaması’

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

Ortak metin vaatleri ve 3. Yol

Stratejik mi, taktiksel mi?

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

Neler oluyor?

Meclis, komisyon ve ölçü

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

15 Ağustos’tan 4. Enternasyonal’e…

15 Ağustos’tan 4. Enternasyonal’e…

Yazar: Yeni Yaşam
15 Ağustos 2025

DEM Parti Gençlik Meclisi’nden Wan’da şölen

DEM Parti Gençlik Meclisi’nden Wan’da şölen

Yazar: Yeni Yaşam
14 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır