• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
18 Haziran 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Savunmanın Sözü

Siyasi davaların varlığı üzerine

18 Haziran 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Manşet, Savunmanın Sözü, Yazarlar
Siyasi davaların varlığı üzerine

Bir savcının bir soruşturmayı başlatırken ve yürütürken ki amacı ve motivasyonu o yargılamanın siyasi yargılama olup olmadığına karar verecektir. Bir hakimin yargılamayı yürütürken yargılanan kişilere/bu kişilerin avukatlarına karşı tutumu, nihai kararını verirken kararına etki eden durumlar, o yargılamanın siyasi yargılama olup olmadığına karar verecektir

Ahmet Baran Çelik*

Geçtiğimiz hafta bu köşede “Siyasi Tutsaklık Hakikatinin İnkârı Üzerine” başlıklı bir yazı yazıldı. Yazı cumhurbaşkanının başdanışmanlarından birinin “Türkiye’de siyasi tutsak yoktur..” twitine istinaden, siyasi tutsaklığın inkarının sebeplerinin altında yatan nedenlere ilişkindir. Biz de bu sebeple siyasi tutsaklığın olup olmadığını anlamak açısından siyasi davaların olup olmadığını irdelemek istedik. Malumunuz olduğu üzere bir siyasi tutsaktan bahsedebilmek için bir siyasi davanın varlığını kabul etmek gerekir. Peki siyasi davalar var mıdır?

Bu soruya birkaç başlıkta cevap verilebileceğini düşünüyorum. Elbette bunlarla sınırlı değil ancak biz şimdilik bu kadarıyla yetinelim.

Kanunlar/yasal düzenlemeler

Devlet organları bu konuda kendisini gizlemez veya bu durumu inkar etmezdi eskiden. Nitekim bu amaçla kanunlar çıkarılır, özel yetkili mahkemeler kurulurdu. Bunlardan birçoğu zamanla isim değişiklikleri yapılarak bu durum gizlenmeye çalışıldı ve siyasi davaların varlığı inkar edilmeye başlandı. Ancak siyasi davaların, yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı en önemli kanun ve ilgili maddeleri halen daha yürürlüktedir. Bu kanun 4/6/1937 Tarihli 3201 Sayılı Emniyet Teşkilat Kanunudur. İlgili kanunun 8. maddesinin 1. fıkrası şöyledir: “Polis: İdari, siyasi ve adli kısımlara ayrılır.” Aynı kanunun 9. fıkrası B bendi ise “Siyasi polis, Devletin umumi emniyetine taallük eden işlerle mükellef olan kısımdır” şeklindedir. Bu maddelerden de anlaşılacağı üzere polis gücü içerisinde kanunla kurulmuş bir Siyasi Polis birimi vardır. Eskiden Siyasi Şube olan bu birim zamanla görünürde isim değiştirip 1. Şube veya sonradan Güvenlik şube, Terörle mücadele şubeleri isimlerini almıştır. Ancak zaman içerisinde isim değişikliğine gidilmiş ise de dayanak kanunlarında halen Siyasi Şube olarak geçmekte ve görev olarak da siyasi nitelikte davaları hazırlamaktadırlar.

Emniyet Teşkilatı Kanunu dışında, TCK dördüncü kısımda düzenlenen ‘Devlete ve Millete Karşı Suçların‘ çoğu da siyasi davalara zemin hazırlayan siyasi nitelikte düzenlemelerdir. Ve tabii ki iktidarların gözbebeği niteliğindeki Terörle Mücadele Kanunu (TMK) var bir de. Ülkede yargılanması gereken (!) herkes için imdada koşan; siyasetçisinden tutun da avukatlar, gazeteciler, insan hakları aktivistleri ve iktidarlar nazarında sakıncalı bulunan bilumum insanların yargılanmasına zemin hazırlayan siyasi nitelikte bir kanuni düzenlemedir.

Motivasyon ve amaç

Bir yargılamanın, bir davanın siyasi mi yoksa adli mi olduğuna ilişkin sorunun cevabını bize göre esas olarak motivasyon belirlemektedir. Burada ikili bir ayrım yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. İlk olarak yargılanan kişinin/kişilerin motivasyonuna bakmak gerekir.

Yargılanan kişilerin yargılama konusu eylemi gerçekleştirirken ki motivasyonu bu sorunun cevabını verecektir. Yargılanan şahısların bu eyleme katılmasındaki amacına bakılması gerekir. Bu kişiler yargılanmalarına sebep olan eylemi bir suç işlemek amacıyla mı gerçekleştirmiş yoksa siyasi bir mesaj vermek, siyasi bir talepte bulunmak için mi gerçekleştirmiş. Örnek vermek gerekirse Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 6. filo eylemlerine katılması ve bunun neticesinde yargılanmaları siyasi bir yargılamadır. Barış Anneleri’nin savaş bölgelerine giderek savaşı durdurmak amacıyla eylem yapmaları ve neticesinde yargılanmaları siyasi bir yargılamadır. Yine Barış Anneleri’nin; insani taleplerinin kabul edilmesi, tecrit koşullarının kaldırılması amacıyla açlık grevine giren mahpusların taleplerinin karşılanması için hapishane önünde yaptıkları basın açıklamaları ve bunun neticesinde yargılanmaları siyasi yargılamadır. Seçilmiş belediye eşbaşkanlarının tutuklanarak yerlerine kayyum atanması neticesinde; protestoların yapılması ve bu protestolara katılan kişilerin yargılanması siyasi yargılamadır. Kişiler bu eylemleri gerçekleştirirken devlete/iktidara/topluma bir mesaj verme amacındadır. Bu nedenle harekete geçmiş ve bu nedenle de bir yargılamaya tabi tutulmuşlardır.

Bakılması gereken bir diğer motivasyon ise yargılamayı yürüten kolluk gücü/hakim/savcıların motivasyonudur. Bir savcının bir soruşturmayı başlatırken ve yürütürken ki amacı ve motivasyonu o yargılamanın siyasi yargılama olup olmadığına karar verecektir. Bir hakimin yargılamayı yürütürken yargılanan kişilere/bu kişilerin avukatlarına karşı tutumu, nihai kararını verirken kararına etki eden durumlar, o yargılamanın siyasi yargılama olup olmadığına karar verecektir. Bu tür yargılamalarda bir suçun, bir eylemin yargılanmasından çok kişilerin yargılandığı görülmektedir. Burada yargı süreçlerini yürüten görevliler, kişiyi yapmış olduğu eyleminden dolayı değil de etnik kimliği, siyasi tercihi, dünya görüşü, mensubu olduğu grup-topluluk gibi nedenlerden dolayı yargılamaktadır. Bu nedenlerle olağan bir yargı sürecinden ziyade art niyetle, başka saiklerle bir yargı süreci yürütülür. Bu durumları Kürt siyasetçilerinin yargılandığı davalarda, devrimcilerin yargılandığı davalarda, 2016 sonrasında cemaat mensuplarının yargılandığı davalarda görebiliyoruz.

Yargılamaların yapılmasına karar veren irade

Son olarak yargı sürecine ve işleyişine kimin karar verdiğine göre de davaların siyasi davalar olup olmadığına karar verilebilir. Hukuk devleti sisteminde olağan olan, yargı sürecini soruşturma ile bir savcının başlatması, dava açılması halinde de davaya bir hakim/mahkemenin bakması ve kanunun belirlediği sınırlar içerisinde, dosyadaki delillere göre süreci yürütüp kararlar vermesi gerekmektedir. Ancak durumun her zaman öyle olduğunu kim söyleyebilir ki? İktidarın savcı ve hakimlere direktif ve emir vermediğini kim söyleyebilir? KCK davalarını bir savcının başlattığını, yargı sürecine bir hakimin karar verdiğini kim söyleyebilir? Kobane Davası, Gezi Davası, Ergenekon ve Balyoz davalarını iktidarın başlatmadığını kim söyleyebilir? HDP’li vekillerin, eşgenel başkanların tutuklanmasına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ihlal kararlarına rağmen serbest bırakılmamalarına hakimlerin karar verdiğini kim söyleyebilir? CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalar ve belediye başkanlarının tutuklanmasının siyasi nedenlerle olmadığını kim söyleyebilir? Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Selçuk Kozağaçlı, Osman Kavala, Can Atalay, Ekrem İmamoğlu ve daha yüzlerce siyasetçi, sanatçı, gazeteci, hukukçu yüzlerce insanın yıllardır hapishanelerde tutsak edilmesinin olağan bir yargılama ve hukuk işleyişi olduğunu kim söyleyebilir?

Başlangıçta sorduğumuz soruya cevap vermek gerekirse; Türkiye’de SİYASİ DAVALAR vardır. Siyasi davalarda yargılanmış/yargılanan yüz binlerce insan vardır. Bu siyasi davalardan dolayı hapishanelerde tutsak edilen binlerce SİYASİ TUTSAK vardır.

*Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi, avukat

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Sarsılan İran’ın geleceği

Sonraki Haber

İsrail-İran savaşı ve sosyalistlerin tarafı

Sonraki Haber
İsrail-İran savaşı ve sosyalistlerin tarafı

İsrail-İran savaşı ve sosyalistlerin tarafı

SON HABERLER

Yasa değişse de ATK aynı: Hasta tutsak Çam’a ‘cezaevinde kalabilir’ raporu

Ağır hasta tutsak Çam’ın kızı Şimel Çam: İlla ölüm döşeğinde mi çıkmalı?

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

İktidarın söylediklerine mi eylediklerine mi bakalım?

İktidarın söylediklerine mi eylediklerine mi bakalım?

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yaralı bütünlük ve stratejik inşa

Yaralı bütünlük ve stratejik inşa

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Kobanê Üniversitesi’nden özgür üniversiteye

Kobanê Üniversitesi’nden özgür üniversiteye

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Sancı, umut ve başka haller

Bir güneş tutulması meselesi…

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yazarlar

Devletsiz

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

Yarım Kalanlar: Direnişin kalbinde açan bir roman

Yarım Kalanlar: Direnişin kalbinde açan bir roman

Yazar: Yeni Yaşam
18 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır