‘Örgüt propagandası’ iddiasıyla yargılandığı dosyada tutuklanan Tansu Işıklı, siyasi koğuşa değil, adlilerin bulunduğu tekli hücreye konuldu. Tansu Işıklı, tekli hücreye konulmasının amacının diğer tutsaklarla iletişimini kesmek olduğunu söyledi
Tutsaklara yönelik ayrımcı politikalara her gün yenileri ekleniyor. Bu uygulama “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanan Tansu Işıklı’nın yaşadıklarıyla bir kez daha görünür hale geldi. Siyasi koğuş yerine adlilerin bulunduğu tekli hücreye konulan Tansu Işıklı, 6 ay boyunca izolasyon koşullarında tutuldu. Tahliyesinin ardından yaşadıklarını anlatan Tansu Işıklı, hem kendi deneyimiyle hem de cezaevindeki diğer kadınların maruz bırakıldığı ihlallerle bu sistematik baskıyı gözler önüne serdi.
Tekli hücre dayatıldı
Tansu Işıklı ayrıca tek kişilik hücrede tutulduğu için çocuğunu yanına alamadığını, eşi Giresun Cezaevi’nde olduğu için çocuklarının halasında kalmak zorunda kaldığını aktardı. “Örgüt propagandası” iddiasıyla 2015 yılında yargılandığını söyleyen Tansu Işıklı, iki yıl önce cezasının onaylandığını fakat çocuğunun küçük olmasından kaynaklı cezaevine girmediğini kaydetti. Tansu Işıklı, “Ardından yakalandım ve cezaevi sürecim başladı. Cezaevine girdiğimde propaganda cezasının siyasi bir suç kapsamına girmediğini ve çocuğumu da yanıma alamayacağımı söylediler. Eğer propaganda cezası siyasi bir suç kapsamına girmiyorsa, o zaman diğer suç türlerine uygulanan indirimlerin bana da uygulanması gerektiğini belirttim. Fakat bunların hiçbiri olmadı” dedi.
‘Siyasi tutukluları karalıyorlardı’
Siyasi koğuşa alınmadığı için bir süre açlık grevine girdiğini kaydeden Tansu Işıklı, buna karşı cezaevi yönetimin psikolojik olarak anneliğinden vurmaya çalıştığını belirtti. Tansu Işıklı, “Bana sürekli ben ve çocuğumu bir koğuşa alabileceklerini, bu durumdan vazgeçmemi istediler; fakat hiçbir şekilde kabul etmedim. Ayrıca sürekli siyasi koğuştaki arkadaşları karalama politikasıyla geliyorlardı. Mesela, ‘Belki de senin ölmeni istiyorlardır ki daha çok ses getirecek bu durum’ diye söylediler. Dedikleri her şeye şiddetle karşı çıktım ve kabul etmedim” diye belirtti.
‘Psikolojik işkence yapılıyor’
Tansu Işıklı, cezaevinde bulunan bir annenin çocuğu 6 yaşından küçükse 120 dakika konuşma hakkı olduğunu, fakat siyasi suçtan yargılanan annelerin ise sadece 10 dakika konuşabildiğini ifade etti. Hücreye konulmasındaki amacın dışarı ile bağlantısının kesilmek olduğunu ifade eden Tansu Işıklı devamında şunları söyledi: “Hücrede tek bir penceremiz var. Pencerelerde baklava dilimleri var. Bu demir aralıklarının arkasında da ızgara bulunuyor. Yani havalandırmaya çıkan arkadaşla hiçbir şekilde temasın olmuyor. Havalandırma saatleri bir saatle sınırlı. Koğuşta olunca bu süre 12 saat ama hücrede sadece 1 saat oluyor. Ayrıca gardiyanlar tarafından saat başı kontrol yapılıyor. Günün 24 saati, her saat başı kontrolün yapılmasını ciddi bir psikolojik baskı olarak görüyorum. Her gelen kapıyı bilerek çarpıyor.”
Seda’nın sesini duyun
Tekli hücrede kalan Seda Baykan’ın durumuna da dikkat çeken Tansu Işıklı, “Bu röportajımı gören vekillerin gidip Seda arkadaşla görüşmesini isterim. Seda arkadaşın sesinin ve taleplerinin duyulmasını istiyorum. O da bu röportajı özellikle vermemi istiyordu, çünkü bununla sesinin duyulacağını biliyor” dedi.
Tutsaklarla dayanışma çağrısı
Tansu Işıklı, cezaevinde yaşanan diğer sorunlara değinerek şunları söyledi: “Kantinde bulunan eşyalar yetersiz. Bu da çok büyük bir sorun, çünkü biz çoğu ihtiyacımızı kantinden karşılamaya çalışıyoruz. Ben oradayken şöyle bir karar çıktı: Revire gitmek için ayda bir herkesin bir günü, bir saati olacağını belirttiler. Gün ve saatin geldiğinde seni götürmüyorlar, hatta ben bir ay beklemek zorunda kaldım. Ancak kavga dövüşle çıkabiliyorsun.
Bir diğer sorun, aramaların çok sık ve ince yapılmasıdır. Yemekler ise yenilemeyecek derecede kötüydü. Bir an önce zindanlardaki haksızlıkların, eşitsizliklerin giderilmesi gerekiyor. Tutsakların hepsinin eşit bir şekilde haklardan yararlanması gerekiyor. Birisi siyasi suç diye telefonu 10 dakikayken, diğerinin hem görüntülü konuşması hem de daha uzun süreli olması gerçekten kabul edilemez bir haksızlıktır.”
Haber: Şehriban Aslan / JINNEWS