Avrupa’nın başını çektiği ‘yenilenebilir enerji’ şirketleri büyürken, son iklim zirvelerinde atağa geçen fosil şirketleri Trump’ın iktidara gelmesiyle daha da güçlendi. Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekildiğini açıklaması AB ile ABD arasında gerilime yol açacak
Yusuf Gürsucu / İstanbul
ABD’nin 47. başkanı seçilen Donald Trump, dört yıl aradan sonra resmen Beyaz Saray’a döndü. Törenin ardından düzenlenen mitingde Trump destekçilerinin önünde birçok idari emir imzalayarak şov yaptı. Trump, idari emirle ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çektiği belirtti. ABD iklim anlaşmasından çekilirken İran, Libya ve Yemen’le birlikte anlaşmaya dahil olmayan dördüncü ülke oldu. Trump, 1 Haziran 2017’de ABD’nin iklim değişikliğinin azaltılmasına ilişkin 2015 Paris Anlaşması’na tüm katılımını sonlandıracağını duyururken, anlaşmanın ABD ekonomisini “zayıflatacağını” ve ABD’yi “kalıcı bir dezavantaja” sokacağını söylüyordu.
‘Ulusal Enerji Acil Durumu’
Trump, enerji projeleri için izin süreçlerinin kolaylaştırılması ve enerji santrallerinin inşalarının hızlandırılmasını sağlayacak olan ‘Ulusal Enerji Acil Durumu’ ilan edilmesini içeren kararnameyi de Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararına paralel olarak imzaladı. Kararnamede, ABD’nin yetersiz enerji üretiminin, taşımacılığının, rafinasyonun ve üretiminin ülkenin ekonomisi, ulusal güvenliği ve dış politikası için “olağanüstü” bir tehdit oluşturduğu iddia ederek, Ulusal Enerji Acil Durumu ilan edildiğini açıkladı.
Birçok karar alındı
Alaska’nın doğal kaynak potansiyelinin ortaya çıkarılmasına yönelik bir kararnameyi de imzalayan Trump, Eski ABD Başkanı Joe Biden tarafından ABD kara sularının büyük bir kısmında yürürlüğe konulan petrol ve doğal gaz sondajının yasaklanmasına dair kararnameyi de iptal etti. Trump, Biden yönetiminin 2030 yılına kadar tüm yeni otomobil satışlarının yarısının sıfır emisyonlu araçlar olmasını ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşılmasını hedefleyen kararnamelerini de yürürlükten kaldırdığı açıkladı.
Üretim sürekli artıyor
ABD daha önce hiç ‘Ulusal Enerji Acil Durumu’ ilan etmemiş, sadece 1970’lerde fosil yakıt kıtlığı nedeniyle Başkan Jimmy Carter döneminde yerel bir acil durum ilan edilmişti. Ancak ABD şu anda fosil yakıt sıkıntısıyla karşı karşıya değil. Hatta dünya üzerindeki diğer tüm ülkelerden daha fazla üretim yapıyor. Önceki yönetimin bunu kısıtlamaya yönelik bazı düzenlemelerine rağmen, üretimin sürekli artması ise dikkat çekiyor.
Trump’a petrolcülerden bağış
Union of Concerned Scientists İklim ve Enerji Programı’nın politika direktörü ve baş ekonomisti Dr. Rachel Cleetus yaptığı açıklamada, “Başkan Trump, görevine fosil yakıt endüstrisi ve müttefiklerine hizmet ederek başlamayı tercih ediyor. Başkan ve ‘bilim karşıtı’ kabinesinin insanlar ve gezegen pahasına fosil yakıt endüstrisinin kârını artırmakta kararlı” dedi. New York Times (NYT) tarafından yapılan bir analize göre, petrol ve gaz endüstrisi Trump’ın başkanlık kampanyasına, Cumhuriyetçi Ulusal Komite’ye ve bağlı komitelere tahmini 75 milyon dolar bağışta bulunduğu aktarılmıştı.
Kaya petrolü ve kaya gazı
Trump, ABD elektrik şebekesinin veri merkezleri gibi yeni nesil teknolojilerden beklenen taleple başa çıkmakta zorlanacağını iddia ediyor. Veri merkezleri şu anda ABD’de elektriğin yaklaşık yüzde 4’ünü, bazı eyaletlerde ise yüzde 10’unu tüketiyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), dünya genelinde veri merkezlerinden kaynaklanan elektrik tüketiminin 2026 yılına kadar iki katına çıkabileceğini tahmin ediyor. Trump yemin töreninde yaptığı konuşmada, “Başka hiçbir üretici ülkenin sahip olamayacağı bir şeye, dünya üzerindeki herhangi bir ülkenin sahip olduğu en büyük petrol ve doğal gaz miktarına sahibiz ve bunu kullanacağız” sözleri ABD’de büyük yıkımlara yol açan kaya petrolü ve kaya gazı üretimlerinden söz ediyordu.
‘Sondaj yap bebeğim, sondaj yap’
Trump yemin ettiği gün ‘sondaj yap bebeğim, sondaj yap’ ifadesi, fosil yakıt yanlısı politikasını açıkça gösteriyor. Daha fazla petrol ve gazın bu maliyetleri düşürmesi iddia edilse de, enerji fiyatlarını yarı yarıya düşürmek petrol şirketlerini neredeyse kâr edemez hale getirecek olması, şirketlerin kabul edebileceği bir şey değil. Kâr amacı gütmeyen Earthjustice kuruluşunun başkanı Abigail Dillen, “Başkan’ın görevi halkı korumaktır, şirket çıkarlarını değil” sözleri ise Trump’ın kararlarının hangi nedenle aldığını ortaya koyuyor.
Kapitalizm yönünü fosile çeviriyor
Kapitalistler dünyada ihtiyaç duyduğu her türden hammaddeye ulaşmak ve sermaye birikimini hem emek gücü hem de doğa sömürüsü ile sürdürüp büyütmek için yeni bir dünya düzeni kurma adımları atmaktadır. Doğası yıkıma uğratılmış, yeraltı kurutulmuş, toprağı ve suyu kirlenmiş olan coğrafyalarda paylaşım ve işgal savaşları altında yaşamaya çalışan halklar ve tüm canlılar için adeta bir cehennem yaratılmaktadır. Ortadoğu’daki savaşların, kapitalizmin son zirvelerde ‘yenilenebilir enerji’ hedefiyle vazgeçtiğini adeta ilan ettiği karbon yakıtlar olan petrol ve doğalgaz üzerinde yaşanıyor olması, kapitalizmin tüketmeden ve yok etmeden hiçbir şeyden vazgeçmeyeceğinin açık göstergesidir.
Fosilciler güçleniyor
COP28’in BAE’de gerçeklemesi ve ardından COP29’un da ekonomisinin fosil enerjiye dayalı bir ülke olan Azerbaycan’da yapılıyor olması zirvelerdeki gidişatın yönünü ortaya koymuştu. ABD’de seçimlerini açık ara kazanan Donald Trump’ın Paris Anlaşması’ndan ABD’yi çektiğini açıklaması , ‘iklimle’ mücadele adı altında süren sermaye savaşında fosilcilerin giderek daha da güçleneceğini ve iklim zirvelerinin dumura uğrayacağını gösteriyor. ‘Yenilenebilir’ enerji yatırımları büyütülüp, enerji ihtiyacının buradan karşılanmasıyla iklim değişimi önlenir algısı ciddi bir çabayla işlenirken, iklim değişiminin ekolojik krizin sadece sonuçlarından biri olduğu gerçeğinin üstü örtülüyor. Önümüzdeki süreçte ABD’nin etkisiyle fosil sermaye ile AB’nin başını çektiği ‘yenilenebilir enerji’ sermayesi arasında gerilimin artacağına ve fosilcilerin nükleer sermaye ile yeniden dünya üzerinde daha da güçlenerek, sermayeye yön vereceği izleniyor.