Bu temelde Kürdistan gençliğinin öncülüğünü yaptığı direniş sınırlı kalmamalı, yaşamın her alanına taşırılmalıdır. Mücadeleyi belirli mekanlarla ve belirli zaman dilimlerine hapsetmemek gerekiyor
Şerzan Özgür
Bu temelde Kürdistan gençliğinin öncülüğünü yaptığı direniş sınırlı kalmamalı, yaşamın her alanına taşırılmalıdır. Mücadeleyi belirli mekanlarla ve belirli zaman dilimlerine hapsetmemek gerekiyor. Gençlik olarak toplumsal mücadeleye güvenmeliyiz. Halkın örgütlü mücedelesinin sahip olduğu kudreti bilmeliyiz. Tarihte hiçbir iktidar baskı ve zor yöntemleriyle varlığını sürdürememiştir. Toplumsal destek ile iktidar oldukları gibi toplumsal direniş ile de yıkılmışlardır. Roma gibi devasa bir imparatorluk, göçebe kabilelerin saldırılarıyla yıkıldı. Çünkü Roma, baskı yapıyordu ve halk desteğini kaybetmişti. Halk nazarında hiçbir meşruiyeti kalmamıştı. Tıpkı AKP hükümeti gibi.
Suriye’de de benzeri oldu, yıllarca Kürtlere ve diğer halk ve inanç gruplarına baskı yapan rejim, arkasında Rusya ve İran gibi güçler olmasına rağmen çökmekten kurtulamadı. Elbette yerine geçen hükümet ondan beterdir. Ancak demek istediğimiz, toplumsal destek olmadan iktidarların varlığını sürdüremeyeceğidir. Bu anlamda baskıyla ayakta kalmayı seçen hiçbir egemen güç halkın örgütlü mücadelesi karşısında duramaz, yenilmeye ve yıkılmaya mahkumdur.
Kürt sorununu barışçıl bir biçimde çözmez ve Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlamazsa AKP hükümetinin sonunun da benzer olacağı açıktır. Herkese karşı savaş ilan ederek, baskı ve şiddet yöntemleriyle ezmeye çalışarak sonuç almakta ısrar ederse, kendisini bekleyen akıbetin de farksız olmayacağını artık herkes anlamış durumda. Türkiye toplumu da artık eski desteği vermiyor. On yıldır aralıksız bir şekilde Kürt halkına yapılan saldırılar da artık tahammül sınırlarını aşmıştır. Bölgede Kürt halkının lehine yaşanan gelişmeler de düşünüldüğünde, ciddi bir yıkımın kaçınılmaz olacağı açıktır.
Bu nedenle bilmeliyiz ki, Kürt halkının önünde birçok seçenek bulunmaktadır. Koşulların oluşması durumunda barışçıl çözümü tercih edebileceği gibi başka tercihlerde de bulunabilir. O nedenle Kürtler için bazı şeyler zorunluluk olmaktan çıkmış, tercih haline gelmiştir artık. Başta Kürt gençliği olmak üzere Kürt halkı kendine güvenmelidir. İnisiyatif Kürtlerdedir. Hükümetin de Türkiye’nin de kaderi Kürtlerin elindedir. Kürdistan gençliği bunları bilmelidir.
Bu nedenle öyle ya da böyle başaracağız. Zafer her zamankinden fazla ihtimal dahiline girmiştir. Herkesin kendi geleceğini belirleyeceği bir sürece girilmiştir. Gençlik ve halk olarak her şeye hazır olmalı ve geleceğimizi belirleyebilmeliyiz. Evet başarmaya yakınız, ancak bu bizi rehavete kapılmaya değil, daha güçlü örgütlenmeye ve mücadeleyi yükseltmeye götürmelidir. Unutmamalıyız ki, zafere yakın zamanlarda rehavet en büyük düşmandır. Gece gündüz durmadan, uyanık olmak ve yaşanan gelişmelere göre hareket etmek gerekiyor.
Başta kayyım uygulamaları olmak üzere gençlik öncülüğünde sürdürülen direniş, son derece önemli ve kutlanmaya değer bir direniştir. Halkımızın iradesini yok sayan ve zorbaca bir biçimde ezmeye çalışan bu zihniyete karşı durmak en onurlu duruştur. Bu nedenle bedeli ne olursa olsun yapılan saldırılara karşı direnmekten vazgeçmemek ve sonuç alana kadar durmamak gerekiyor. Bu temelde Kürdistan gençliğinin öncülüğünü yaptığı direniş sınırlı kalmamalı, yaşamın her alanına taşırılmalıdır. Mücadeleyi belirli mekanlarla ve belirli zaman dilimlerine hapsetmemek gerekiyor. Her zamanda ve her yerde direnmek gençliğin temel şiarı olmalıdır.