• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
11 Aralık 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Sosyalistler doğru yere bakmalı; Manifesto ve yeni politik imkanlar

11 Aralık 2025 Perşembe - 23:00
Kategori: Forum
Sosyalistler doğru yere bakmalı; Manifesto ve yeni politik imkanlar

İdeolojik mücadele sürecektir; bu kaçınılmazdır. Fakat bu mücadeleyi yoldaşça sürdürmek, tarihin kötü miraslarını aşmak sosyalistlerin tarihsel sorumluluğudur. Çünkü bugün önümüzde duran politik olanaklar, belki de onlarca yıl sonra dahi yeniden yakalanamayacak ölçüdedir

Mihri Yılmaz

Türkiye’de uzun bir süreden sonra ilk kez böylesine canlı ve yoğun bir düşünsel tartışma yaşanıyor. Abdullah Öcalan’ın kaleme aldığı Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu ile ortaya koyduğu Demokratik Sosyalizm perspektifi, Türkiye’de siyaset yapan neredeyse tüm öznelere belli biçimlerde dokunmuş durumda. Sosyalistlerden aydınlara, bağımsız düşünürlerden örgütlü yapıların temsilcilerine kadar herkes bu konuda bir şekilde fikir üretiyor ve tartışma yürütüyor. Üstelik bu tartışma yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmıyor; dünyanın birçok yerinde farklı sosyalist, anarşist ve devrimci çevreler de bu perspektif üzerine değerlendirmelerde bulunarak eleştirel ya da tamamlayıcı görüşlerini dile getiriyor. Bu haliyle bakılınca tartışmanın dışında kimse kalmamış görünüyor.

Bu durum tüm sosyalist hareket ve akımlar için başlı başına önemli bir olumluluktur. Özellikle sol-sosyalist düşüncenin üzerine çöken ölü toprağının kalkması, düşünsel dinamizmin yeniden canlanması, farklı akımların eleştirel ya da destekleyici biçimde bile olsa demokratik sosyalizm paradigması etrafında kendi pozisyonlarını yeniden düşünmeye başlamaları, yakın dönem içerisindeki en önemli tartışma ve düşünsel hareketliliklerden biridir.

Yanlış yöntem yanlış sonuçlara götürür

Ne var ki bütün bu olumlu düşünsel hareketliliğe rağmen, demokratik sosyalizm ile diğer sosyalist akımlar arasındaki tartışmaların henüz istenilen düzeyde karşılıklı etkileşim yaratamadığı da gözüküyor. Bunun başlıca sebeplerinden bir tanesi, kendisini Türkiye’deki sosyalist hareket içerisinde tanımlamak isteyen kimi kişiler ve örgütlerin adeta Özgürlük Hareketi’ne ve Abdullah Öcalan’a karşı giderek artan bir mesafe yaratma çabasıdır. Bir kesim, anlaşılmaz bir biçimde ve “kendilerince” Öcalan’ın demokratik sosyalizm perspektifini sosyalist alanın dışına itmeye, onu bir tür burjuva ideolojisi olarak göstermeye ve hatta itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bunlar için ne denildiğinin ve hatta ne söylendiğinin hiçbir önemi yok, onlar yalnızca kimin söylediğine bakıyor ve her şart altında Kürt Özgürlük Hareketi’nin karşısında yer almak istiyorlar.

Anlaşılması için bir örnek vermek yerinde olur. Örneğin tüm bu çevreler için Meksika’daki EZLN, Brezilya’daki Topraksız Köylüler Hareketi veya Arjantin’deki kooperatif deneyimleri söz konusu olduğunda kimse bunların sosyalist olup olmadığını tartışmaz; eleştirilse dahi sosyalizmin bir akımı olduğu yönünde ve önemli başarıları sebebiyle genel bir olumlama mevcuttur. Subcomandante Marcos tartışmasız bir devrimci sembolken, Chavez’in kooperatif ve komün modelleri birçok sol hareket tarafından “21. yüzyıl sosyalizmi” olarak alkışlanmıştır.

Fakat her ne hikmetse bu deneyimlerle belirli düşünsel ortaklıkları barındıran Öcalan perspektifi, sol içerisindeki bir kesim tarafından sosyalist alanın dışına itilmek istenir. Öyle ki Kemalizmi dahi sosyalist geleneğin parçası olarak kabul edenler, Kürt Özgürlük Hareketi’ne sosyalizmi yakıştıramıyorlar. İşte bu sosyal şoven yaklaşım, mevcut düşünsel tartışma ortamını kısırlaştıran ve daha da kötüsü sol içerisindeki enternasyonalist sosyalistleri de geriye çekmeye çalışan gerici bir siyasal çizgi olarak beliriyor.

En az bunun kadar yapısal bir diğer sorun da sosyalizm içi tartışmaların tarihsel olarak birbirini dışlayıcı ve hatta kimi zaman birbirine karşı düşmanca tutumlar içerisinde bugünlere gelmiş olmasıdır. Yaşanmış sosyalizm deneyimleri bu ayrımı daha da derinleştirmiş ve düşünsel dogmatizmin çıtasını yükseltmiştir. Öyle ki Marksist akımların bile birbirlerini sosyalist olarak kabul etmediği bir dizi örnek mevcuttur. Örneğin Çin–Sovyet ayrışması bunun en bilinen örneğidir. Bu öylesine yıkıcı bir saflaşmadır ki taraflardan biri, diğerini baş düşman ilan etmiştir. Yine Arnavutluk, Küba, Vietnam gibi farklı devrimci deneyimlerin başka akımlar tarafından reddedilmesi bu kötü geleneğin diğer örnekleridir. Görülüyor ki bu düşünüş biçimi bugün de varlığını bir ölçüde sürdüyor ve bazı sosyalist akımlar yalnızca Kürt Özgürlük Hareketi’ni değil kendinden başka hiç kimseyi sosyalist ya da devrimci olarak görmüyor!

Haklı olarak denilebilir ki, elli yıldır onca badire atlatmış, büyük mücadeleler örgütlemiş ve devrimler yapmış Kürt Özgürlük Hareketi’nin sosyalistliğini kimseye kanıtlaması gerekmez.

Doğru olabilir, ancak kötü olan bu yaklaşımın sosyalist ortamı zehirlemesi ve sosyalistler arası dayanışma ruhunu zedelemesidir. Sosyalistler birbirlerini eleştirebilir, ideolojik kavgalar yürütebilir ama birbirlerinin ideolojik kimliklerini inkar etmezler. Bu kırmızı çizgi, bütün tartışmaların temel bir ayrım noktası olabilmelidir. Aksi yaklaşımlar sosyalistlerin mücadele birliğini zayıflattığı gibi, düşünsel gelişim ve karşılıklı etkileşimin de önüne ket vurmaktadır

Ayrıca tüm bu tartışmalardan görülüyor ki, ideolojik tartışma yanlış biçimde yürütüldükçe ciddi bir politik yanlışın kapıları aralanıyor. Öyle ki içinden geçtiğimiz sürecin yalnızca düşünsel tartışmalardan ibaret olduğu yanılgısına düşenler; ideolojik farklılıkları Özgürlük Hareketi’nden ve mücadelesinden uzak durmanın gerekçesi hâline getirmeye başlıyor.

Manifesto, tüm sosyalistlere politik alan açıyor

Burada şu soruyu net bir biçimde sormak gerekiyor: Özgürlük Hareketi ve Abdullah Öcalan ne yapmak istiyor?

Açık ki Türkiye’de uzun yıllardır kimsenin duymadığı sıklıkta “sosyalizm” kelimesinin telaffuz edildiğine tanıklık ediyoruz. Demokratik Toplum Manifestosu ve ardından başlayan süreçle birlikte sosyalizm ideolojisi dergi bürolarından taşıyor, geniş kitleler tarafından yeniden gündemin en önemli başlığı olarak ele alınıyor. Kürt siyasi hareketi tüm kurumları ve örgütlülüğü ile sosyalizmin propagandasını yapıyor, sosyalist bir toplumsallığın zeminini yaratmaya çalışıyor. Bu bile başlı başına bütün sosyalistler için büyük bir politik başlangıç noktasıdır.

Ama Özgürlük Hareketi bununla yetinmiyor; çok daha kapsamlı bir hedef ortaya koyuyor: Komünler ve kooperatifler yoluyla antikapitalist toplumsal dinamik yaratmak, kapitalizmi sınırlayacak bir ezilen toplumsallığı inşa etmek istiyor. Bu toplumsallığın içerisinde bütün sosyalist akımların ortaklaştığı köy komünleri, fabrika kooperatifleri, patronsuz üretim süreçleri ve gittikçe gelişen kolektif mülkiyet biçimleri öngörülmekte. Peki kimi sosyalistler bundan niçin rahatsız olur? Demokratik sosyalizm inşasının yaratacağı politik atmosfer, hangi sosyalist akımın gelişimine olumlu etki etmez?.

Aynı şekilde Özgürlük Hareketi “Türkiye’nin demokrasi mücadelesine daha büyük omuz vereceğiz” derken, Türkiye’deki sosyalist çevrelerin bunu bir rahatsızlık konusu hâline getirmesi tam anlamıyla apolitik bir tutumdur. Orta Doğu’nun en örgütlü ve en direngen halk hareketi, Türkiye’nin demokratik dönüşümüne ağırlık vereceğini ilan ediyorsa, bundan daha büyük bir politik olanak olabilir mi?

Ekoloji mücadelesi de benzer bir noktadadır. Abdullah Öcalan bu dönemin en temel mücadele biçimlerinden birinin ekoloji olacağını söylemekte ve buna uygun olarak da HES’lere, doğa talanına, enerji şirketlerinin yağmasına karşı dünkünden çok daha örgütlü mücadele edileceğini belirtmektedir. Türkiye ve  Kürdistan’da birleşik ekoloji mücadelesinin imkanları çoğalmaktadır. Bundan daha ileri bir politik sinerji imkânı olabilir mi?

Kadın özgürlük mücadelesi ise demokratik sosyalizmin merkezine konumlandırılmıştır. Zaten yıllardır Kürt kadın hareketi bu mücadelenin öncüsü durumundaydı; şimdi ise demokratik toplum manifestosu, sosyalizmin ölçüsünü doğrudan kadın özgürleşmesi üzerinden tanımlamaktadır. Bu durum diğer sosyalist akımları da kadın mücadelesini ileri çekmeye zorlayan güçlü bir çağrıdır. Hem patriyarkaya hem kapitalizme karşı yürütülen bu çok boyutlu mücadele, sosyalizm için devrimci bir yenilenme anlamına gelmektedir.

Tüm bunları birleştirdiğimizde ortaya çıkan tablo nettir: Kürt Özgürlük Hareketi bütün gücüyle antikapitalist bir toplum hareketi yaratmak istiyor. Bu başarılabildiği ölçüde Türkiye’deki sosyalist güçlerin uzun zamandır beklediği toplumsal hareket doğacak, müthiş bir politik zenginlik ve genişleme zemini açılacaktır. Üstelik Kürt sorununun demokratik temeldeki çözümü ilerledikçe, egemenlerin elindeki en etkili araç olan şovenizm de etkisini yitirecek; Türkiye’deki bütün ezilenlerin bilincine çöken bu zehir ortadan kalktıkça sosyalist hareketin örgütleme imkânları genişleyecektir. Bu durumun tüm ilerici güçler için tarihsel bir fırsat olduğu açıktır

Yeni bir sürece girerken: Yoldaşça tartışma  ve sosyalist mücadele

Abdullah Öcalan ve Kürt Özgürlük Hareketi, Manifesto’nun gündem haline gelmesinden bu yana defalarca bütün tartışma ve eleştirilere açık olduğunu vurguladı ve yoldaşça tartışmadan kaçınmamak gerektiğini belirtti. Oysa tarih göstermiştir ki aynı Marksist gelenek içindeki akımlar bile birbirine tahammül edemezken, çoğu zaman birbirlerini ideolojik olarak yok etmeye çalışırken, bugün Özgürlük Hareketi sosyalizm tartışmasını en geniş kitlelere açmakta, en kapsayıcı tartışma zeminini yaratmaktadır.

İdeolojik mücadele sürecektir; bu kaçınılmazdır. Fakat bu mücadeleyi yoldaşça sürdürmek, tarihin kötü miraslarını aşmak sosyalistlerin tarihsel sorumluluğudur. Çünkü bugün önümüzde duran politik olanaklar, belki de onlarca yıl sonra dahi yeniden yakalanamayacak ölçüdedir. İdeolojik farklılıklar, kimseyi politik sorumluluklardan geri çekmemelidir.

Dünya devrim tarihi farklı sosyalist akımlar arasındaki yıkıcı kavgaların büyük devrimsel gelişmeleri nasıl engellediğinin sayısız örneğiyle doludur. Bu nedenle tüm sosyalistler, hem karşılıklı etkileşime açık olmalı hem de bu dönemin sunduğu devrimci politik imkânları Özgürlük Hareketi ile omuz omuza değerlendirme cesaretini göstermelidir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Amed Film Festivali: Bu seçki beklentimizin çok üstünde

Sonraki Haber

Amaralı bilge ile sosyalizm yeniden

Sonraki Haber
Amaralı bilge ile sosyalizm yeniden

Amaralı bilge ile sosyalizm yeniden

SON HABERLER

Amaralı bilge ile sosyalizm yeniden

Amaralı bilge ile sosyalizm yeniden

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
11 Aralık 2025

Sosyalistler doğru yere bakmalı; Manifesto ve yeni politik imkanlar

Sosyalistler doğru yere bakmalı; Manifesto ve yeni politik imkanlar

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
11 Aralık 2025

Amed Film Festivali: Bu seçki beklentimizin çok üstünde

Amed Film Festivali: Bu seçki beklentimizin çok üstünde

Yazar: Aziz Oruç
11 Aralık 2025

Muhalefet yol ayrımında

Gündemin dışından içine doğru

Yazar: Heval Elçi
11 Aralık 2025

Mezopotamya’nın kadim topraklarından suyla yolculuk   

Kapitalist sistemin Türkiye’deki 2. kritik eşiği: COP31

Yazar: Bedri Adanır
11 Aralık 2025

Şiddet ve ülkeyi savunmak

Şiddet ve ülkeyi savunmak

Yazar: Aziz Oruç
11 Aralık 2025

BAAS zindanından Rojava Devrimi’ne (2)

BAAS zindanından Rojava Devrimi’ne (2)

Yazar: Heval Elçi
11 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır