• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
13 Haziran 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Sosyalistler yüzünü halka dönmelidir

12 Mayıs 2020 Salı - 00:50
Kategori: Yazarlar

Bu köşede 23 Mart tarihinde kaleme alınan bir yazı “Hükümetler sorunu tıbbi bir mesele olarak ele almayı ve sağlık kaynaklı tedbirleri devreye koyarak toplumu yönlendirmeyi tercih etme çabasında görünüyor. Ne yazık ki iktidarların meseleyi sağlık meselesine indirgeyen ve kendi sorumluluklarını gizleyen bu çizgisi, toplumsal muhalefetin dilinde de etkin oluyor. Sağlık meselesini sağlık politikaları ekseninde ele almayan, politikayı sınıfsal temelinden koparan çizgi halka evlerinden çıkmama çağrısı dışında fazlaca bir öneri geliştiremiyor. Fakat kabul edilmesi gereken bir başka gerçeklik de sağlık krizinin hızla sosyal bir krize dönüşme potansiyeline sahip olduğu gerçekliğidir. Mesele, politik bir meseledir” tespitini yapıyor ve “toplumsal muhalefet, iktidara çağrı yapmaktan vazgeçip halka seslenmeye başlamalıdır” seslenişi ile bitiyordu.

Yaşananlar, salgının hızla sosyal bir krize dönüştüğünü gösteriyor. Salgın; ağır ekonomik kriz içerisinde kıvranan, kendisiyle beraber yerküreyi ve insan toplumunu yıkıma götüren kapitalist sistemin üzerindeki son perdeyi de çekip almış ve krizi daha derinleştiren bir rol oynamıştır. IMF Başkanı Kristalima Georgieva, birçok ülke için gelen son verilerin, IMF’nin zaten kötümser olan tahminlerinin altında olduğuna işaret ederek, “Hızlı bir tıbbi çözümün olmadığı durumda bazı ekonomiler için maalesef daha olumsuz senaryoların gerçekleşebileceğini” belirtiyor. Dünya ekonomisi, 1929 krizi ile kıyaslanan bir daralmayı yaşarken milyonlarca işçinin işsiz kalacağı vurgulanıyor. Kapitalistlerin ekonomik krizi, hayatını çalışarak sürdürmek zorunda olana yığınlar için işsizlik, artan sefalet ve yoksullaşma anlamına geliyor. Kitlesel yoksulluk geliyor.

Dünya çapında olmakta olan, daha ağır bir şekilde ülkede cereyan ediyor. Saray rejimi, salgını bir sınıf karantinası ile karşılamayı tercih etti. Üst sınıfların ve zenginlerin can ve mal güvenliğini temel alan bu politika milyonlarca işçinin işsiz kalmasına, çalışanların ise hastalanmayı göze alarak çalışmaya devam etmesine dayanıyordu. Salgın sonrası olarak adlandırılan normalleşmenin işsizliğe ve yoksulluğa çözüm olmayacağı açığa çıkmış bulunuyor. Nasıl ki doğal afetlerin gerçek boyutu afet sonrası ortaya çıkarsa, salgının sosyal sonuçları da salgın sonrası anlaşılacaktır. Salgının yarattığı panik ve korku havası dağılıp hayat normalleşirken, sokağa dönen insanlar yaşanan yıkımın gerçek boyutları ile karşılaşacaktır. İktidar, küçük işletmeleri ve kayıt dışı sektörleri kapatarak işsiz bırakıp eve kapanmaya zorladığı milyonlara hiçbir destekte bulunmayarak, onları sefalet içerisinde yaşamak zorunda bıraktı. Artan yoksullaşma ve hayatın sürdürülemez hale gelmesi karşısında, normalleşme adı altında bu sektörleri çalışır hale getirerek bu sefaleti kabul edilir hale getirmek istiyor. Gözden kaçırılan, yaşanmakta olan salgının insanların yaşadığı sefalete gerekçe üretiyor olmasıdır. Salgın sonrası bu gerekçe ortadan kalkınca insanlar yaşanan sefaletin bizzat üretimin yapısından ve iktidarın politik tercihlerinden kaynaklandığı gerçeği ile yüzleşeceklerdir. Hayat, iyi bir okuldur.

Saray rejimi yaşanmakta olan ekonomik yıkımın ve bunun olası sonuçlarının farkında olarak davranmaktadır. Bir dizi gerilim ve darbe söylentisi ile yaşanmakta olan sosyal krizi gölgelemeye, sınıfsal, ekonomik sorunları kimlik siyasetinin dar duvarları içerisine hapsederek, kendi tabanını konsolide etmeye çalışmaktadır. Böylece bir yandan gerçek gündem bu tartışmaların gölgesinde görünmez hale getirilmekte, öte yandan rejimin oy tabanı olan yoksullar yeniden sarayın yanında durmak üzere hareketlendirilmek istenmektedir. Toplumsal muhalefetin öncülleri, salgın sırasında durumu sağlık meselesine indirgeyen bir söylemin ötesine geçmeyerek işçi sınıfı ve yoksul halk kitlelerini devlet karşısında yalnız bırakmışlardır. Bu söylem neredeyse iktidara yapması gerekenleri öğütleyen bir perspektifin ötesine geçememiş, halk yerine iktidara çağrılar yapmakla kendini sınırlamış, durum tespitiyle yetinmiştir. Şimdi iktidarın normalleşme çağrıları karşısında da aynısı tekrarlanmakta, sosyalistler bir sağlık kurumu, sosyal dayanışma ağı gibi davranmaya devam etmektedir. Mesele politiktir ve siyasal hareketler, siyasal olanla ilgilenmelidir.

Rejimin baskıcı karakteri ve düşmanlaştıran söylemi, ancak onun sınıfsal boyutları ve halka karşı düşman kimliği deşifre edilirse açığa çıkarılabilir. Kimlik siyasetinin karşısına sınıf siyasetini çıkarmak, yoksulluğun, iktidarın savaş politikaları ve sınıf karakteri ile ilişkisini açıklamak, yoksullarla iktidar arasında oluşmuş bulunan yanılsamalı kimliksel bağların koparılmasına hizmet edecektir. Sosyalistler iktidarın gündemi muğlaklaştıran kışkırtıcı söylemlerine laf yetiştirme ve tekil hak arama kavgalarına girmekten vazgeçerek, doğrudan iktidarı hedef alan bütünsel bir mücadeleye girmek durumundadırlar. Salgının sosyal bir krize dönüştüğü görülmeli, derinleşen krize karşı işçi sınıfı ve halktan yana bütünsel bir çözüm programı ile çıkılmalıdır. İktidara değil, halka çağrılar yapan bir duruma geçilmelidir. Söz konusu program basit, anlaşılır ve yapılabilir bir karakterde olmalı, bu programın arkasına onu yapabilme cesareti ve potansiyeli olan bir güç yığmak için çabaya girişilmelidir. Kapitalist yıkımın tek alternatifi sosyalizmdir. Sosyalistler yaşam koşullarını iyileştirmek için değil, bizzat değiştirmek için harekete geçmelidir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Diyarbakır’da silahlı kavga: 1 kiş yaşamını yitirdi

Sonraki Haber

Olası erken seçim ve HDP

Sonraki Haber

Olası erken seçim ve HDP

SON HABERLER

Ortadoğu’da kadın özgürlüğü

Ortadoğu’da kadın özgürlüğü

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz – I

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz – I

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Spinoza’dan neşeye: Radikal düşüncenin canlı izleri

Spinoza’dan neşeye: Radikal düşüncenin canlı izleri

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Denetime sığmaz

Ticarileştirilen suların ve su havzalarının paylaşımı

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Ortadoğu’da barışın temel ittifakı: NADA

Ortadoğu’da barışın temel ittifakı: NADA

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

Kapitalizm insana, canlılara, doğaya zarar vermeden var olamaz

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Mihemed Şêxo’nun hayatını anlatan‘ Bilbilê Xemgîn’ belgeseli seyirciyle buluştu

Mihemed Şêxo’nun hayatını anlatan‘ Bilbilê Xemgîn’ belgeseli seyirciyle buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
12 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır