• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
13 Aralık 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Sosyalizm tartışmaları ve tarihsel-güncel tekabüller…

13 Aralık 2025 Cumartesi - 09:25
Kategori: Forum, Güncel, Manşet
Sosyalizm tartışmaları ve tarihsel-güncel tekabüller…

Gelinen aşamada Öcalan’ın sosyalizm değerlendirmeleri, ‘Devletçi Sosyalizm’den ‘Demokratik Toplumcu Sosyalizm’e doğru radikal bir kopuş ve yeniden inşayı içerir

Serdar Koktay

Geçtiğimiz günlerde Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Özdal “Sosyalizmden Kaçış” başlıklı bir yazı yazdı. 6-7 Aralık’ta İstanbul’da düzenlenen barış konferansında okunan Sayın Öcalan’ın mesajı alıntılanarak çeşitli eleştiriler ve sorular sorulmuş. Özdal, Öcalan’ın “20. yüzyıl sosyalizmi-reel sosyalizm-ulus-devlet sosyalizmi” diye adlandırdığı çizgiye eleştirilerini, PKK’nin bu sosyalizmin tıkanıklığını görünür kılma yönünü, eski sosyalizmin “negatif bir devrim hamlesi” olarak ortaya çıktığını ama “yerine yenisini koyamadığını” vurgusunu ve kapitalizmin gezegeni yıkıma sürüklediği koşullarda yeni bir çözümleme ve “demokratik toplum sosyalizmi” perspektifi gerektiği yönündeki önerisini eleştiriyor.

Sonra da şunu diyor: Öcalan’ın bu eleştirilerinin ve önerdiği modelin yeni olmadığını (1960’larda çıkan yeni sol akımında var olduğunu), dolayısıyla Öcalan’ın eleştirilerinin sol içi-sosyalizm tartışması için zemin olmaması gerektiğini ifade ediyor. Ek olarak “ulus-devlet sosyalizmi” tartışmalarının Marksizm içinde zaten yapılmış ve “aşılmış” olduğu; dolayısıyla Öcalan’ın eleştirilerinin teorik olarak geriden geldiği de belirtiliyor. Sınıf eleştirisi ile de sosyalizmi etkisiz bir “kültürel nosyon”a dönüştürdüğü iddia ediliyor.

Özetle ve satır arası “Öcalan solu itibarsızlaştırıp, sosyalizme olan inancı zayıflatıyor. Gündem yapılmamalı, söylenenler dikkate alınmamalı” diyor.

Başka eleştiri ve olmazları da ekleyerek şu soruyla bitiriyor yazıyı: “Bu mesajlar, Kürt hareketi ve onun Öcalan menşeli doktrinasyonu açısından hangi güncel-tarihsel ihtiyaca tekabül etmektedir? Yani, Marksist tarihsel materyalizmi biraz kabaca bükme pahasına tekrar etmek gerekirse, bu mevta ‘yeni sol’ diskurundan beklentinin nesnesi/maddesi nedir?”

Bu yazıda sorulan sorulara doğrudan bakacağım ama sorular öncesi iddialar ve indirgemeci yaklaşımların sadece yanlış değil, yakışıksız olduğunu da ifade etmek gerekiyor. Bu tarz yazılar Sayın Öcalan ile tartışan değil, tam tersi ondan ısrarla kaçan metinlerdir. Yeniden icat eden değil, ona anlam katan onunla kendini sürekli güncelleyen birinin söylediklerini “sosyalizmden kaçış” olarak tarif etmek, tam da ters psikolojidir.

Öncelikle Sayın Öcalan’ın sosyalizme dair kısa hikayesine hızlıca bakmak faydalı olabilir.

Bilindiği üzere Öcalan’ın ilk dönem sosyalizm anlayışı, 1970’lerin devrimci atmosferinden ve Türkiye solunun mirasından etkilendi. Bu dönemde bile klasik “reel komünist” kalıplara tam olarak girmediğini belirtir. Fakat o dönemki etkilenme kendi deyimi ile reel komünist ya da TKP tarzı bir anlayış değil. O dönemde sosyalizmi bir ulusal kurtuluş aracı ve sömürgeciliğe karşı bir direniş ideolojisi olarak ele alma var. İlk dönemler açısından en keskin dönüşüm Sovyetler Birliği’nin çözülüşü ve “Reel Sosyalizm” pratiklerinin eleştirisi üzerinden oldu. Bunun nedeni “Sovyet sisteminin çöküşü, sosyalizmin değil, onun devletçi ve hatalı uygulamasının iflası” olarak formülize edildi.

Sonra devlet kapitalizmi eleştirisi yapıldı. İkinci olarak reel sosyalizm açısından en büyük hatanın sosyalizmi demokrasi ile bütünleştirememesi ve devlet ile iktidarı kutsaması olduğu belirtildi. “Bir Muhatap Arıyorum” kitabında bu eleştirilerin geniş yorumlarını bulmak mümkün.

Sosyalizmin devlet aracılığıyla inşa edilemeyeceğini; devletin, sınıflı toplumun ve sömürünün aracı olduğunu, bu aracı kullanarak özgürlük ve eşitlik sağlanamayacağını, Reel sosyalistlerin devletin yozlaştırıcı fikri altında nasıl yenildiklerini “Bir Halkı Savunmak” kitabında da genişçe ele aldı.

Bu eleştiri hattı derinleşerek ulus devletin bir tuzak olduğu ifade edildi. Ulus-devletin kapitalist modernitenin temel aracı olduğu ve sosyalistlerin bu aracı reddetmesi gerektiği söylendi. Sadece söylenmedi, alternatifi de önerildi. Sayın Öcalan, sosyalizmi devletten, iktidardan ve kaba materyalizmden arındırarak yeniden tanımlamaya girişti ve bu yeni yaklaşım, “Demokratik Modernite” kuramı içinde şekillendi.

Bu kuram sosyalizmi sadece ekonomik bir model değil, insan ve ahlak odaklı bir yerden ele aldı. Öcalan’a göre sosyalizm, “insan olmakta ısrar etmektir.” İnsanı bencil bireycilikten kurtaran, toplumsallığı esas alan ahlaki ve politik bir yaşam tarzıdır. Yine, daha ilk kaynaklarda (mesela “Parti Programı ve Tüzüğü” kitapçığında) sosyalizmin insanlık tarihi boyunca süregelen bir özgürlük arayışı olarak tariflenir.

Geliştirilen kuramın çözüm ayağı olarak devlet olmayan, demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü bir toplum modeli, sınırları ile pratikleştirildi. Gelinen aşamada sosyalizm, devletleşerek değil, demokratikleşerek ve toplumsallaşarak gerçekleşir fikri, temel çıkış noktası oldu.

Sayın Öcalan’a göre kapitalizm ekonomi değil iktidardır. Bunu Demokratik Uygarlık Çözümü savunmasının 2. cildinde bir başlık olarak uzunca çözümledi. Bu bağlamda Marksizmin ekonomiyi merkeze alan (ekonomist) yaklaşımını ve “değer teorisini” eleştirdi. Bu eleştiriler Marksizm’i reddetme değil, ona bir şeyler katma, bugünden bakınca eksik kalan yerleri tamamlama motivasyonu ile yapıldı. Sosyalist, komünal bir ekonomi modeli önerisi böyle gelişti.

Tüm bunları yaparken, fark yaratan nokta, sosyalizmin başarısının kadın özgürlüğüne endeksli olduğu savunusu oldu. Öcalan reel sosyalizmin kadını çözümleyemediğini, klasik aile yapısını aşamadığını belirterek, “Gerçek sosyalizm ancak kadınla özgür yaşam temelinde inşa edilebilir” dedi. Böylesi bir zeminde, “egemen erkeklik zihniyetini yok etmek” gerekliydi.

Tüm bu dönüşüm ve eleştiriler, “Sosyalizmde ısrar, insan olmakta ısrardır” eserinde de altı çizildiği üzere, sosyalizmi bir devlet kurma aracı olarak değil, yeni bir yaşam ve insan yaratma eylemi olarak ele alınarak yapıldı.

Gelinen aşamada Öcalan’ın sosyalizm değerlendirmeleri, “Devletçi Sosyalizm”den “Demokratik Toplumcu Sosyalizm”e doğru radikal bir kopuş ve yeniden inşayı içerir.

Bu dönüşüm ve inşa hikayesinde devlet, iktidar, ulus-devlet, kaba materyalizm, ekonomizm, bürokrasi ve otoriterlik üzerine kurulu “Reel Sosyalizm” ve içerdiği anlayışlar reddedildi.

Yerine biraz önce de ifade edildiği üzere demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü, ahlaki ve politik topluma dayalı, kapitalist moderniteye alternatif bir “Demokratik Modernite” ve “Demokratik Sosyalizm” önerildi. Özetle tüm hikâye, sosyalizmi bir iktidar aracı olmaktan çıkarıp, etik bir yaşam kılavuzuna ve kendini yeniden gerçekleştirmeye getirmek vardı. Tüm kavga da halen buradan verilmeye devam ediliyor.

Bu kısa dönüşüm hikayesinden sonra, sorulan sorulara gelebiliriz.

Bu eleştiriler, bu amansız kavga veya tespitler gerçekten modası geçmiş bir sol akımdan mı ibaret yoksa derdi olan yeni bir şey mi ya da yazarın deyimi ile güncel-tarihsel bir ihtiyaca tekabül mü?  Daha da mühimi bu beklenti maddi mi? Öyle ya, Kürt hem yaşarken hem ölürken hem düşünürken hem de üretirken her şeyini “maddi” temele oturtmakla mükellef. Aksi halde varlığına dair şüpheler dizilir. Neyse…

Doğrudan cevap vermek gerekirse, evet Sayın Öcalan’ın tartışmaları ve ifade ettikleri hem güncel hem tarihsel ihtiyaçlara dairdir. Ve yine evet, bu beklentilerin nesnesi vardır. Yazıda “yeni sol/post-Marksizm” diye eleştirilen bağlamlar Öcalan’ın 90’lardan bugüne uzanan sistematiğinde, kapitalist modernitenin çoklu tahakküm stratejisine karşı, çok sütunlu bir karşı program olarak ele alınır. Bunlar “varoluşsal strateji” diyebileceğimiz bir zemindedir. Bu zemin dört noktada ifade edilebilir.

Birincisi, Öcalan’ın doktrinindeki en belirgin maddi tespit, ulus devlet modelinin maddi ve siyasi iflası karşısında ontolojik bir ihtiyacın teminidir.

Bunun maddi tespiti şudur: Reel sosyalist blok çökünce, PKK’nin ideolojik ve lojistik olarak yaslanabileceği anti-emperyalist kamp dağıldı. Öcalan, PKK’nin kuruluşundaki “ulus-devletçi sosyalizm” paradigmasının tıkandığını, hatta bu modelin kapitalist modernitenin bir üretimi olduğunu ve sürdürülmesi halinde hareketin tasfiye olacağını tespit etti.

Tam bu noktada, hareketin fiziksel ve siyasal olarak yok olmasını engellemek gerektiği açığa çıktı, beklenti buydu. Öcalan, ulus-devlet odaklı yaklaşımda ısrar etmenin “kaybet-kaybet” stratejisi olduğunu ve hareketi ezeceğini çok erken dönemde dile getirmeye başladı. En son yayınlanan barış ve demokratik toplum manifestosunda bu gerçeklerin altı yeniden çizildi. Yeni tahayyül; sınırları değiştirmeden, (çünkü aksi hali küresel topyekûn bir savaşı gerektirir) Kürtlerin kendi kendilerini yönetebilecekleri bir siyasal-sosyal sistem inşa etmek ve hareketi bu sistem içinde “yaşatılabilir” kılmaktı. Yani beklentinin maddesi, imha olmaktan kurtulup, mevcut sınırlar içinde siyasi bir özne olarak varlığı garanti altına almaktır.

İkincisi, materyalist açıdan bakıldığında, 1984-1990 arasındaki “sıcak savaş” dönemi Kürt varlığını kanıtlamış (ontolojik kazanım), ancak “zafer” olarak ifade edilen devlet kurma veya devleti yıkma getirememiştir. Savaşın maliyeti ve sürdürülemezliği, doktrinel bir değişimi zorunlu kılmıştır. Öcalan, silahlı mücadelenin “varlığı kanıtlama” aşamasında başarılı olduğunu ancak “özgürlüğü sağlama” (yani siyasi sonuç alma) noktasında tıkandığını belirtiyor. Nitekim 27 Şubat açıklaması, bu tespiti 90’lara bağlayan yerden güncelleştirilir. Devletin askeri yöntemlerle yıkılamayacağı, PKK’nin de askeri yöntemlerle bitirilemeyeceği bir “denge” durumu oluştu. O halde yeni diskur, meşru savunma hakkını daima koruyarak, mücadeleyi demokratik siyaset zeminine çekip, devleti ve toplumu dönüştürerek sonuç almayı hedeflemektir. Yani askeri maliyeti düşürülmüş, siyasi kazancı artırılmış, yasallaşmış bir örgütlenme zemini arayışı maddi beklentidir. Bugünden de bakacak olursak, çözüm ve barış süreci ve ifade ettiği dil; Kürtleri ayakta tutan kurumsal bir mimaridir.

Üçüncüsü, Marksist terminolojideki “proletarya”nın Kürdistan ve Ortadoğu coğrafyasındaki örgütsüzlüğü ve zayıflığı, Öcalan’ı yeni bir devrimci özne ve taban tarifi yapmaya ittiği gerçeğidir. Öcalan, klasik işçi sınıfının kapitalizmle bütünleştiğini veya Kürdistan’da yeterince gelişmediğini, dolayısıyla klasik sınıf savaşının sonuç vermeyeceğini savundu. Bunun yerine kadın, gençlik, ekoloji ve etnisite gibi dinamikleri yeni ana güçler olarak tanımladı. Özellikle “kadın özgürlüğü” çözümlemesi, harekete büyük bir politik güç kattı.

İktidarı hedeflemeyen, devletleşmeyen ama toplumun tüm gözeneklerinde (mahalle, köy, sivil toplum) örgütlenerek devleti “işlevsizleştiren” veya devleti “demokratik duyarlılığa zorlayan” bir karşı-hegemonya kurmak burada temel beklenti oldu.

Dördüncüsü, kapitalizmin bugünkü tahakkümü yalnız ücret/emek ve sömürüyle değil, aynı zamanda bir kapma aygıtı olarak devlet, milliyetçilik, cinsiyet rejimi, doğa talanı ile işlediği için “sınıf” tek başına açıklayıcı olamıyor. Komün ve yerel demokrasinin burada ilk savunma hattı olarak vurgulanması bir öneridir, ama bu önerinin kökleri tarihsel toplumun içinden gelir. Çünkü Öcalan açısından “komün”, öncelikle toplumu kuran strateji demektir. Sınıfı kültürel bir şeye indirgemek olarak ele aldığı iddiası sadece Öcalan’ı ciddiyetle okumamanın tezahürüdür.

Bu dört durumu toparlarsak, Öcalan’ın ifade ettiği tartışmaların güncel-tarihsel ve maddi ihtiyacı; değişen dünya ve bölge koşullarında (Sovyetlerin çöküşü, ABD hegemonyası, teknolojik savaş üstünlüğü) “eski tip” bir ulusal kurtuluş savaşının maddi zafer şansının kalmadığı gerçeğine verilmiş bir “hayatta kalma” ve “sistemi içeriden dönüştürerek var olma” cevabıdır. Böylece, Kürt hareketini “imhası vacip” bir hedeften, “müzakere edilebilir/müzakere ve demokratik gücü olan” bir aktöre dönüştürerek tarihsel ömrünü uzatmayı amaçlamaktadır. Bunun anlaşılmayacak nesi var?

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Cizîr’deki katliamın tanığı: Geçmişle yüzleşilmeli

Sonraki Haber

Din alimleri: Somut adımlar atılmalı, Abdullah Öcalan özgür olmalı

Sonraki Haber
Din alimleri: Somut adımlar atılmalı, Abdullah Öcalan özgür olmalı

Din alimleri: Somut adımlar atılmalı, Abdullah Öcalan özgür olmalı

SON HABERLER

Wan Baro Başkanı: Rojin dosyası için özel bir üniversite rapor hazırlayacak

Wan Baro Başkanı: Rojin dosyası için özel bir üniversite rapor hazırlayacak

Yazar: Heval Elçi
13 Aralık 2025

10 yıl geçti Sûr’daki evler sahiplerine teslim edilmedi

10 yıl geçti Sûr’daki evler sahiplerine teslim edilmedi

Yazar: Heval Elçi
13 Aralık 2025

Suriye’nin Dera kentinde patlama: 33 kişi yaralandı

Suriye’nin Dera kentinde patlama: 33 kişi yaralandı

Yazar: Bedri Adanır
13 Aralık 2025

İstanbul Erkek Lisesi Müdürü görevden alındı

İstanbul Erkek Lisesi Müdürü görevden alındı

Yazar: Aziz Oruç
13 Aralık 2025

Gıda mühendisi Toprak: Satılan ürünlerin durumu vahim

Gıda mühendisi Toprak: Satılan ürünlerin durumu vahim

Yazar: Heval Elçi
13 Aralık 2025

Kadınlardan Licê’deki yürüyüşe katılım çağrısı

Kadınlardan Licê’deki yürüyüşe katılım çağrısı

Yazar: Aziz Oruç
13 Aralık 2025

Sûr’da yasak, çocuk ve hafızanın filmi: Sîtav

Sûr’da yasak, çocuk ve hafızanın filmi: Sîtav

Yazar: Bedri Adanır
13 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır