Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde yapılan yeni düzenleme ile derin deniz madenciliğinin önü mü açılıyor sorusu ortaya çıktı. Diğer yandan aynı yönetmelikte tatlı sularda kirletme yasaklarını düzenleyen 16. ve 20. maddelerin 2018’de yürürlükten kaldırılması dikkat çekici
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde değişiklikler yaptı. Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğe eklenen yeni hükme göre, korunan alanlar hariç olmak üzere denizlerin doğal anoksik tabakasında (derinliği 250 metreden fazla alanlarda) tehlikesiz inorganik atıkların deniz tabanına döşenecek boru hattıyla taşınarak bertaraf edilmesine izin verildi. Ayrıca sera gazı emisyonlarının azaltılması amacıyla karbonun yutak veya depolama alanı olarak kullanılabilmesi sağlandı. Yönetmeliğin diğer maddelerinde ise su yumuşatma, demineralizasyon ve rejenerasyon gibi tesislerdeki atıkların deniz ortamına deşarjında klorür ve sülfat kısıtlamasının aranmayacağı belirtilirken, bu durum birçok soru işaretini beraberinden getirmektedir.
Derin deniz madenciliği
Yüksek oranda klorür ve sülfat içeren endüstriyel atık sular ve evsel atık sular doğrudan nehirlere ya da denizlere deşarj edilmektedir. Bu yöntem su kütlelerinin doğal ekolojik dengesi zarar görürken birçok canlı türü için alan yaşanamaz bir yer haline dönüşür. Bu gerçeklik ortada dururken, klorür ve sülfatın deniz deşarjlarında kısıtlamanın kalkması büyük bir kirlilik anlamına gelmektedir. Diğer yandan inorganik atıkların 250 metreden derin yerlerde boru hattı dönşenip bertaraf edilmesinin önü madenciliğin bir parçasına dönüşütrmek için atılmış olabileceği anlaşılabilmektedir. Derin deniz madencilik şirketleri, metal çıkarmak amaacıyla izin verilmesi için hükümetlere baskı yaptığı bilinmektedir. Çıkarılan yönetmelik bu endüstrinin başlamasına izin verileeği anlamına gelirken bu işlem deniz ekosistemini tamamen yok edecektir.
16. ve 20. Madde neden kalktı?
14 Şubat 2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan; Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde (SKKY) Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile SKKY’nin bel kemiğini teşkil eden ve koruma alanlarında kirletme yasaklarını düzenleyen 16. ve 20. maddelerini yürürlükten kaldırarak İçme-Kullanma Suyu havzaları dışındaki sular tamamen korumasız bırakıldı. Yürürlükten kaldırılan hükümler su rezervuarının çevresindeki mutlak, (300 m.) kısa, (700 m.) orta, (1000 m.) ve uzak mesafe koruma alanlarında suların kirlenmesini önlemek için alınacak tedbirleri ve yasakları düzenliyordu.
İptal edilen madde ile yağma
İznik Gölü 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın hazırlıkları sırasında bazı kurumlar, İznik Gölü’nün “içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan” su kaynağı olmadığı gerekçesiyle, gölün mutlak, yakın, orta ve uzak mesafe koruma alanlarının kaldırılması yönünde görüş bildirmişlerdir. İznik Gölü’nden bir maden firmasına su tahsisine ilişkin bir davada ise, DSİ’nin mahkemeye sunduğu yazışmalarda, İznik Gölü’nün ileride içme suyu kullanımı amaçlı korunmasına yönelik çaba sarf etmekle birlikte, yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre İznik Gölü içme kullanma suyu amaçlı koruma kuşaklarının bugün itibariyle oluşturulması imkanı bulunmadığını belirtmiştir.
Her türlü yatırım mümkün
SKKY 16-20 maddelerinin yürürlükten kaldırılması, tarımsal sulama, yüzme, eğlence ve balıkçılık ve enerji üretimi amacıyla kullanılan göl, dere, nehirler ve barajları kirlenmeye karşı yasalar nezdinde korumasız bırakmıştır. Yürürlükten kaldırılan maddeler sonucu, yerüstü su kaynaklarının çevresindeki koruma alanları kaldırıldığından bu alanlarda iskana izin verilebilecek, tehlikeli atık bertaraf tesisi, tehlikeli madde deposu ve benzeri yapılar yapılabilmesi, yoğunluk arttırıcı ve kirlilik arttırıcı kullanım değişikliğine gidilebilmesi, endüstriyel tarım ve entegre hayvancılık faaliyetleri ve madencilik yapılabilmesi, termik santral ve sanayi tesisleri kurulabilmesi sağlanmıştır.
EKOLOJİ SERVİSİ









