Artan şüpheli kadın ölümlerine dair konuşan kadınlar, ‘Kadınların ölümleri araştırılmıyor; failler ya korunuyor ya da cezasız bırakılıyor’ dedi
Jinnews’in verilerine göre, 2025 yılının ilk 11 ayında Türkiye ve Kürdistan’da 145 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Fail erkeklerin cezasızlık politikasından cesaret alarak yeni yöntemler aradığı kadın cinayetlerinde, bu şüpheli ölümler etkili soruşturma yürütülmediği için ört bas ediliyor.
“Yüksekten düştü” ya da “intihar etti” gibi söylemleri sık sık duyduğumuz bu şüpheli ölümlerin arka planında; şiddet hikayeleri ya da intihara sürükleme vakaları yer alıyor. Ancak işlemeyen mekanizmalar nedeniyle çok sayıda şüpheli ölümün faili açığa çıkarılamıyor. Şüpheli olarak yargılanan isimler hakkında ise çoğu zaman takipsizlik kararı veriliyor.
Bunun en çarpıcı örneği üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş olurken, ajansımıza konuşan kadınlar yargının etkili adımlar atmamasını ve cezasızlık politikasını eleştirerek, “Şüpheli ölümlerin artmasındaki en büyük etken, yargı ve toplumsal normlardır” dedi.
‘Kadınlar örgütlenmeli’
Kadınlardan Mechure Adıyaman, ülkede kadınların güvenlik sorununun derinleştiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Ben de kadın alanında çalışma yürütüyorum. Bu ülkede kendimi güvende hissetmiyorum. Bu ölümlere karşı farkındalık oluşturmak gerekiyor. Artan şiddet ve intihara sürüklenme vakalarına karşı her alanda çalışma yürütülmeli. Kadınlar olarak örgütlenmeli ve çalışma yürütmeliyiz. Kadınlar için adalet istiyorum, yargının adalet mekanizmasını işletmesi gerektiğini yineliyorum. Bu ölümlere karşı her alanda çalışma yürütülmeli ve kadınlarla bir araya gelinmeli.”
‘Etkili önlemler şart’
Kadın aktivistlerden Rewşen Karademir, kadın cinayetlerinin politik olduğunun altını çizerek şunları söyledi: Öncelikle bu ülkede bir kadın olarak kendimi asla güvende hissetmiyorum. Bu ülkede kadın cinayetlerinin politik olduğunu sık sık tekrarlıyoruz. Bu katliamları ve şüpheli ölümleri kabul etmemeliyiz. Devletin izlediği bu politika sistematik bir politikadır. Bu politikanın önüne geçmek için iradeli bir şekilde alanda mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor. Bu cezasızlık ve adaletsizlik politikaları nedeniyle kadın cinayetleri ve şüpheli ölümler normalleştirilmek isteniyor. Bu da bu ölümlerin artmasına sebep oluyor.
Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada etkili önlemlerin alınması gerekiyor. Her gün bir katliam ve şiddet haberiyle uyanıyoruz. Kadınlar olarak bu durumdan çok yorulduk; anlata anlata dilimizde tüy bitti ancak bizi duyan kimse yok. O yüzden sesimizi daha yüksek çıkarmamız gerekiyor.”
‘Şüpheli ölümler soruşturulmuyor’
Bir diğer kadın aktivist Kader Uzun ise, kadınların geleceğe kaygıyla baktığını ifade ederek şöyle konuştu: “Bu ülkede kadınlar her gün kaygı içerisinde yaşıyor. Bugün Rojin’in yaşadığı, yarın hepimizin başına gelebilir. İntihar süsü verilerek kadınlar katlediliyor. Adli tıp ve yargı bu süreçlerde neyin üzerini kapatmak istiyor? Bugün bütün kadınlar için mücadele etmemiz gerekiyor. Rojin için, diğer kadınlar için artık bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Kadınlar ‘intihar etti’ denilerek yaşamını yitiriyor ama kimse arka planını sormuyor. Kadının neden ve nasıl intihar ettiğini sormuyorlar. Bu durum, diğer ölümlerin de önünü açıyor.
Bizler ‘kadın cinayetleri politiktir’ demeye devam edeceğiz. Bu ölümleri kabul etmiyoruz. Her alanda sesimizi yükselteceğiz.”
‘Devletin politikası değişmeli’
Genç kadınlardan Kübra Karakaş da adalet taleplerinin karşılıksız bırakıldığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Ben bir genç olarak her güne yeni bir tedirginlikle uyanıyorum. Kendimizi her an tehlikede hissediyoruz. Bu ülkede adaletin sağlanması için etkili yasaların uygulanması gerekiyor. Önce Rojin’in, ardından da diğer kadınların adaleti sağlanmalı. Bütün kadınlar bu noktada susmamalı ve mücadele vermeli. Kadınlar başından beri bu süreci dile getirmesine rağmen herhangi bir adım atılmıyor. Hâlâ failler cezasız bırakılıyor, hâlâ failler aklanıyor. Bugün kadın cinayetlerinin ve şüpheli ölümlerin artmasının nedeni devletin politikaları. Bugün Rojin’in başına gelen, yarın benim de başıma gelebilir. Bu politikalara karşı önce kadınlar kendini korumalı, ardından devlet etkili politikalar işletmeli. Bugün Gülistan’ın failleri bulunsaydı, Narin’in katilleri açık bir şekilde bulunsaydı, Rojin’in ve diğer kadınların başına bu gelmezdi.”
Kaynak: ANF
