Sur’da sokağa çıkma yasaklarında iki kız kardeşin yaşadığı göçü ve sonrasında gelişen hikayeyi Sîtav adlı filmle beyaz perdeye taşıyan Yönetmen Dilan Toftik, ‘Savaşın çocuklar ve hafıza üzerinde ki etkisini göstermek istedik’ dedi
Amed Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, Ortadoğu Sinema Akademisi ve Sinebîr’in yürütücülüğünde, “Dünya hikâyelerle bir araya geliyor” şiarıyla gerçekleştirilen 3’üncü Amed Uluslararası Film Festivali devam ediyor. Festivalde kültür, doğa, hafıza ve anadil alanında 84 film seyirciyle buluşacak. Dolu dolu geçen festivale her gün yüzlerce kişi katılırken, festivalin gerçek hikayelere odaklanması da seyircinin ayrı dikkatini çekiyor. 13 Aralık günü seyirciyle buluşacak olan filmlerden biri de Sîtav (Yansıma).
Amed’in Sûr ilçesinde 2015 yılında yaşanan sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar içerisinde iki kız kardeşin hikâyesine odaklanan kısa metrajlı film, hafızaya odaklanıyor. Yönetmen Dilan Toftik’in ilk kısa filmi olan Sîtav, Sûr’da abluka döneminde halkın göç etmeye zorlandığı bir dönemde geçiyor. Bêrîvan ve Hêlîn, bir gün babalarına yemek götürdükleri sırada Hêlîn’in kedisinin kaybolmasıyla aralarında gerilim yaşar. Bu kişisel hikâye, savaşın çocuklar üzerindeki etkisini ve hafızanın izlerini görünür kılıyor.
‘Film, kolektif bir emekle çekildi’
Filmin çekim sürecine dair konuşan yönetmen Dilan Toftik, yapımın Amed’deki kurumların desteğiyle kolektif bir emekle ortaya çıktığını vurguladı. Dilan Toftik, “Senaryodan tutalım filmin çekimi ve şu ana kadar zorluk çektik ancak bu zorlukları kolektif bir destekle atlattık. Ekonomik zorlukların üstesinden de bu şekilde geldik” dedi.
Filmin anlam dünyasına değinen Dilan Toftik, “Film, Sûr’da yaşayan iki kız kardeşin hikayesini anlatıyor. Sîtav’ın anlamı ‘yansıma’ demek, bizim yaşadıklarımızı bize ne yansıttığını gösteriyor. Bu noktada film tamamen hafıza ile alakalı, Sur’da yaşanan bu hikaye hem kişinin kendi hikayesini hem de Sûr’un hikayesini anlatıyor” sözleriyle hafıza temasının merkezde olduğunu belirtti.
‘Kürdistan’da çocuklar erken büyüyor’
Toftik, hikâyenin 2015 yılındaki sokağa çıkma yasakları dönemini yansıttığını ifade ederek şunları söyledi:
“2015 yılında sokağa çıkma yasaklarında halk göç etmeye zorlandı. Bizim de hikayemiz bu savaşın içinde bir ailenin maruz kaldığı göçü ve sonrasında ki gelişmeleri ele alıyor. Bu göç sırasında çocukların yaşadığı engelleri ve zorlukları anlatıyor. Hikayenin sonunda hikayede yer alan çocuk yasaktan sonra yeniden evine döndüğünde yıkıntılarla karşılaşıyor. Bu yıkıntıların arasında da hafızasını arıyor.”
‘Savaş ve göçün hafızaya etkisini işledim’
Çocukların yaşadıklarının toplumun geleceğini etkilediğini vurgulayan Dilan Toftik, “Kürdistan coğrafyasında yaşanan savaş politikası yüzünden maalesef çocuklar erken büyümek zorunda kalıyor. Bu politikalara karşı direnmek zorunda kalıyor. Sadece çocuklar değil; kadından tutalım hayvana ve doğaya kadar herkes direniyor. Filmde kamera çekimi yapan bir çocuk var, o kamera da o çocuğun hafızası oluyor. Ben kendi hafızama baktığımda da aynı şeyleri yaşadığımı görüyorum. Bu nedenle yaşadığımız şeyler benzer, bu filmle de hafızanın geleceği nasıl şekillendirdiğini ve savaşın çocuklar üzerindeki etkisini yansıtmak istedim. Savaşa ve göçe rağmen savaş devam ediyor. Bu da benim için bir mücadele demek” ifadelerini kullandı.
‘Hikayeler ve sinema da bu sürecin bir parçası’
Barış sürecinde sinemanın taşıdığı misyona da dikkat çeken Dilan Toftik, şu değerlendirmede bulundu:
“Şu an barış konuşuluyor, barışı konuştuğumuz bu dönemde sinemanın da rol ve misyonunu yerine getirmesi gerekiyor. Hikayeler bağlamından koparılmamalı ve hikayelerimizi birbirimiz ile paylaşmalıyız. Sîtav da, bu noktada savaşın zorluklarını ve barışın ne kadar ihtiyaç duyulan bir şey olduğunu anlatıyor. Hikayeler ve sinema da bu sürecin bir parçası.”
‘Sinema rol ve misyonunu üstlenmeli’
Dilan Toftik, hafızanın barış sürecine dahil edilmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle noktaladı: “Bu süreçte taraflar birbirlerini net anlamalı, o şekilde barış inşa edilmeli. Sinema alanı da bu süreçte çok daha iyi işler yapacaktır. Barış inşasında sinema alanı da büyük bir emek vererek rol ve misyonunu yerine getirecektir.”
Kaynak: ANF









