Meclis Komisyonu’nda dinlenen araştırma şirketleri temsilcileri son araştırmalarında, sürece desteğin yüzde 70’e, infaz düzenlemesi talebinin yüzde 65’e, TMK’nın kaldırılması talebi ve ‘umut hakkına’ dair beklentinin yüzde 60’a çıktığını belirtti
“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun” 12’nci toplantısının ikinci oturumunda, düşünce ve araştırma kuruluşları temsilcileri dinlendi. Oturumda söz verilen Ankara Enstitüsü Temsilcisi Hatem Ete; süreci, siyaset ve Türkiye için uzunca süredir görülmeyen kurucu bir siyasal irade olarak yorumladı. Süreç öncesi siyasetin büyük oranda donmuş halde olduğu, yaptıkları kamuoyu araştırmalarında ise bir birbirinin tekrarı cümlelerle açıkladıklarını ifade eden Ete, süreçle birlikte, siyasal gündemin anlamlı, kurucu bir siyaset imkânıyla tanıştığını söyledi.
‘Sürece destek yüzde 70’lere varıyor’
Toplumun sürece sıcak olmadığı yönünde bir algı yaratılmak istendiğine dikkat çeken dikkat çeken Hatem Ete şunları söyledi:
“Mevcut ekonomik sıkıntılar varken kamuoyunun gündeminde öncelikli meselesinin süreç olmadığı, dolayısıyla bu meseleye adım atan bir iktidarın ya da siyasi partinin toplum tarafından ciddi bir tepkiyle karşılaşabileceğine yönelik bir temkin kamuoyuna pompalanıyor. Bu konuda da henüz yaptığımız araştırmalara baktığımızda, bu temkinin dikkate almamız gereken bir unsura dönüşmediğini ifade etmek istiyorum. Her ay Panorama TR olarak bir kamuoyu araştırması yapıyoruz ve bu meseleyi de hassasiyetle tartışıyoruz. Bugüne kadar toplumsal duyarlılık bahsinde dikkate almamız gereken bir şey oluşmuş değil. Bu önümüzdeki dönemlerde oluşmayacağı anlamına gelmiyor. Süreçle ilgili destek yüzde 60’ların altına düşmüş değil. Mart ayından itibaren ete kemiğe büründüğünde bu oranlar yüzde 45-50’ler civarındaydı. Şu anda yüzde 55’le 60 arası bir yerde duruyor, sürece destek. Kabaca kahvede konuşulan dille belirtmek gerekirse; katılımcılara sorduğumuzda, sizce bu mesele Türkiye için iyi mi olur, kötü mü olur sorusunu basitleştirerek sorduğumuzda; bu meseleye destek yüzde 70’lere varıyor. Dolayısıyla burada çok yüksek bir mutabakat var. Bu Türkiye’de kolay kolay aşina olduğumuz bir mutabakat değil. Türkiye’deki siyasi kutuplaşma çok sert. İktidar ile muhalefet arasındaki oy oranları birbirine çok yakın. Dolayısıyla bütün meselelerde partizanlık boyutu çok önemli.”
‘Bu adımlar inanılmaz bir zemin sundu’
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ise, Kürt sorununda bölgesel etkilere işaret ederek, “Nihayetinde sahada yaptığımız araştırmalarda bile toplumun özellikle Kürt toplumunun çok ağırlıklı bir kısmının gelişen süreci, Kürt meselesinin bölgesel ya da Kürtlerin bölgesel pozisyonlarıyla çok ilişkili olduğuna oldukça ikna görünüyor. Tüm bunlarla beraber Türkiye’de çözüme dair 2015 sonrası ilk en güçlü adım 1 Ekim 2024’de tam neredeyse bir yıl önce Meclis’te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin adımıyla atıldı. 27 Şubat’ta ise Bahçeli’nin de deyişiyle PKK’nin kurucu önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın deklarasyonu, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ve bu deklarasyondaki çağrıyla uyumlu olarak Mayıs ayında PKK’nin fesih ve silahsız mücadele kararı ile Temmuz ayında gerçekleşen silah yakma töreni çok güçlü ve cesur bir eşiğin, aşıldığını gösterdi. Barışı konuşabilmek, çözümü konuşabilmek açısından bu adımların inanılmaz olgun ve önemli bir zemin sunduğunu belirtmek gerekir. Bütün bu kritik evrelerin kendisi içerisinde Meclis komisyonunun da çözüm sürecinde etkin ve aktif rol almasını teşvik edecek biçimde bir sonucu ve evrimi oluşur ise ikinci büyük kritik eşiğinde buradan aşılabileceğini ve Kürt meselesindeki barışçıl süreç bağlamının büyük oranda gelişeceğini belirtmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘İlk defa toplum bu denli sürdürülebilir bakıyor’
Sürecin başarısındaki mihenk taşlarından birinin sürecin toplumsallaşması ve toplumsal rızanın güçlendirilmiş olmasına bağlı olduğunu belirten Yüksel Genç, “Tüm bunlarla beraber sürecin başından bu yana yaptığımız saha araştırmalarımızda tıpkı bizden önceki arkadaşlarımızın da paylaştığı üzere, ilk defa bir çözüm ve barış sürecinde toplumun bu denli sürdürülebilir bir temkinlilik sergilediğini ölçüyoruz. Daha önceki süreçlerde toplumsal temkinliliğin bu kadar yüksek ve uzun sürmediğini söylemek çok mühim. Dolayısıyla bunu bir yere mimlemek ve komisyon olarak belki de bunu bir düşünmek gerekiyor” diye belirtti.
‘Yüzde 65 infaz düzenlemesinde değişiklik istiyor’
Yaptıkları saha araştırmalarının verilerini paylaşan Yüksel Genç, “Toplumun taleplerini sorduk ve birincisi sahanın yüzde 65’i infaz kanununda değişiklik bekliyor. Hem de çok uzun zamandır infaz kanununda değişiklik bekliyor. Yüzde 65’i bölge açısından söylüyorum. Üstelik Türkiye’de hatırlarsanız birkaç ay önce Meclis’te bir infaz yasası tartışması ve paketi gelecekti. O paketin beklentileri karşılamadığını ölçtüğümüz bir saha çalışması sırasında insanların güvensizlik katsayısının bir anda pik yaptığını gözledik. Yapılan herhangi bir beklenti dışı tutumun sahayı çok hızlı bir biçimde etkilediğinin unutulmamasını, bunun en önemli nedenlerini de geçmiş pratikler olduğunun altını çizmek isterim. Yine toplum Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) kaldırılmasına dönük yüzde 60’ı aşan bir rakam ve beklenti içerisinde. Hasta tutsakların, bırakılmasına dair yüzde 68,5 gibi bir rakam söz konusu. Toplum bir ön adım ve yol temizliği içerisinde sürece dair iyileştirici bir tutum olarak hasta mahkumların bırakılmasını, ceza süresi dolmuş tutukluların koşulsuz ve hızlıca serbest bırakılmasını talep ediyor. Bu talep de yüzde 66,7 oranına denk geliyor” şeklinde konuştu.
“Umut hakkının” yasal olarak tanınmasına ilişkin de araştırmalar yaptıklarını belirten Yüksel Genç, “Bölgede, süreci yürütenlere yönelik yasal güvencelerin sağlanmasına dair yüzde 66,7’lik bir beklentinin oluştuğunu, kayyum uygulamalarının sonlandırılmasına dair beklentinin ise yüzde 71,2 olduğunu belirtmek gerekir. Bir siyasi affın mutlaka gerektiğine ve bunun hızla yapılmasının sürecin gerekliliği olduğuna inanılanların da yüzde 60 oranını aştığını bildirmek gerekiyor. Tüm bunların bir yol temizliği içerisinde güven arttırıcı önlemler meselesi içerisinde, Meclis komisyonunda herhangi bir yasal ya da anayasal düzenleme çerçevesi gerektirmeksizin yapılabileceğini düşünüyorum” dedi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Temsilcisi Güven Sak ise Türkiye’nin savaştan kaynaklı ekonomik sorunlarına ve sürecin ekonomiye sunacağı katkılara ilişkin bir sunum gerçekleştirdi.
Konuşmaların ardından, komisyonun 12’inci oturumu sona erdi.
Kaynak: MA