• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
20 Temmuz 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Haber-Analiz

Suriye: Süveyda’dan Şam’a

20 Temmuz 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Haber-Analiz, Manşet, Ortadoğu
Suriye: Süveyda’dan Şam’a

Alevi soykırımı sonrası Lazkiye, Tartus ve Banyas’a yerleşen HTŞ, ikinci sıraya Süveyda’yı işgal edip Dürzileri sindirmeyi koymuştu. Kürtleri savunma potansiyeli daha fazla olduğu için sona bırakmışlardı

Mehmet Ali Çelebi

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack; Şam, Ankara, Beyrut trafiğine girip, Suriye’de aktörlerin birbirine karşı bir dengede durmaya çalıştığı çatışmasız ufku karıştırdı ve belli düzeye ulaşmış akordu bozdu. Suriye’de Türkiye ve HTŞ’nin ajandasını herkese kabul ettirmeye çalışan, tek ulus hegemonyası peşinde olan, Suriye gibi yerleri ABD’nin emlak ve enerji şirketlerine açtırmaya çalışan Barrack; arabuluculuk adı altında yangına kibrit oldu.

Suriye’yle ilgilenen ülkeler; uzak değil, Mart ayında sahil kentlerinde Alevi katliamı ve tehciri yapan cihadistelere destek verenlerin Şam’da Savunma Bakanlığı’ndaki bazı isimler olduğu açığa çıktığı halde, Nisan-Mayıs’ta Şam ve çevresinde Dürzilere yönelik katliam yaptıkları halde HTŞ ve çatısındaki cihadist örgütleri meşrulaştırmaya çalışmışlardır. Tişrin Sarayı’nı, Halk Sarayı’nı mesken tutup meşruiyet halkasını genişletmeye çalıştıkça HTŞ ve cihadist yapılar daha şımarıklaştı ve barbarlık mototlarını daha çok gösterir olmuştur.

Kantonların devri talebi

HTŞ, Halep’e bağlı Kürt nüfusu ağırlıklı Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê Mahalleleri yönetimiyle Şam arasındaki 1 Nisan anlaşmasını dinamitleme potansiyeli olan bir uygulamayı başlattı 1 Temmuz itibariyle. Baas döneminde bu mahallelere uygulanan ambargo gibi, Türkiye’nin sadece Kürt kentlerine açılan kapıları kapalı tutup uyguladığı ambargo gibi bir fiili ambargo devreye koydu.

Ve Şam’daki dörtlü zirve… Şam’da 9 Temmuz’da Rojava heyeti, HTŞ heyeti, Bararck ve Fransa’nın Katar Büyükelçisi Jean-Baptiste Faivre görüşmesi yapılmıştı.

Gelişmelerin seyrini sorduğum Suriye’deki kaynaklar Bararck’ın görüşme öncesi ve Şam’daki dörtlü görüşme marjında Rojava heyetlerinden çok şey istediğine dikkat çektiler. Barrack şunları istemiş: “Özerk Yönetim’in feshedilmesi. Ahmed Şara hükümetinin kabul edilmesi. Şara’nın istediği koşullarda onlara katılım sağlanması. DSG’nin Suriye ordusuna dahil olması. Tabka, Rakka, Dêrazor kantonlarının yönetiminin ve bünyesindeki enerji-su alanlarıyla Şam-HTŞ’ye bırakılması…”

Rojava heyeti devrim ilkeleri kapsamında ademi-merkeziyetçi sistemin uygun model olduğunda ısrar edince, Barack’ın dayatması kabul görmeyince görüşme sonrası Bararck, seri halde neredeyse her gün farklı ülkelerin bir basın kuruluşuna konuştu, New York’ta basın brifingi verdi. Hemen her açıklamasında “Tek millet, tek ordu, tek Suriye”, “Tek bir yol var, o yol da Şam’dır” cümleleri dikkat çekiyordu. HTŞ hükümeti de “Tek Suriye, Tek Ordu, Tek Hükümet” vurgulu cümleler kurdu. Bu gibi ifadeler AKP hükümetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözcü Ömer Çelik tarafından ve havuz basınında coşkuyla karşılandı.

Kendi ülkesi ve birçok ülkede federalizm olduğu Barrack, açıklamalarıyla HTŞ’nin merkeziyetçi, mezhepçi, tekçi yeni ulus devlet inşa etmeye çalışan zihniyetini yüceltirken, HTŞ/hempaları Dürzilerin ve Kürtlerin öz savunma kalkanlarını düşürme hevesine kapılmıştı. Alevi soykırımı sonrası Lazkiye, Tartus ve Banyas’a yerleşen HTŞ, ikinci sıraya Süveyda’yı işgal edip Dürzileri sindirmeyi koymuştu. Kürtleri (Haliyle Rojava bileşeni Hristiyan Süryani ve Ermeniler) savunma potansiyeli daha fazla olduğu için sona bırakmışlardı. Her cümlelerinde “Suriye bütünlüğü” diyorlar, pratikteyse hakları küstürüp uzaklaştıran kendileri oluyordu. Barrack bu siyasete çanak tutmuştu.

Süveyda’da meydan okuyuş

Şam’ın güneyinde Ürdün sınırındaki Süveyda’da Dürzilere saldırılarla başlayan Süveyda Savaşı da çanak ortamında, Alevi katliamına karışanlardan hesap soracak mekanizmalar devreye konmamasından cesaret bulanlarca, yıllardır Dürzilere karşı mezhepçi bilenmişlerce başlatıldı. Zaten 24 saat verilmeyen elektrik ve internetleri kesildi ki dünyayla iletişimleri kalmasın.

Şara’nın sırtı ABD ve İngiltere tarafından sıvazlanınca, Barrack’ın “tek Suriye” tezi de masaya konunca cesaret alan Sünni Aşiretler, “üniter Suriye” için Dürzilere yönelmişlerdi. HTŞ de “güvenlik sağlama” bahanesine sarılıp işgal ajandasını gerçekleştirmeye çalıştı.

Kıvılcım nasıl parlayıp aleve dönüştü? Dürziler inançlarından dolayı hedefti. Muhammed bin İsmail ed-Derezi gibi isimlerin şekillendirdiği inançlarını yüzyıllardır cihadist yapıların katliamlara rağmen korumuşlardı. Sünni Arap Aşiretlerine bağlı güçler bir süredir Dera’nın doğu hattında Süveyda batısındaki köyleri hedef alıyordu. Şam’a uzanan karayolunda Süveydalı bir kişi El-Mesamiye’de kontrol noktası kuran Sünni Aşiretlerden bir grup tarafından durdurulmuş, işkence yapılmış, aracı ve telefona el konmuştu. İşkence yapılan Dürzi genç bir yere atılmıştı. Dürzi güçler de bazı Sünni Arapları gözaltına almıştı. Karşılıklı gözaltılarla gerilim 13 Temmuz’da çatışmaya dönüştü. HTŞ-Savunma Bakanlığı sevkiyat yaptı, Orta Asya ve Kafyasya ağırlıklı cihadist yapılar, SMO içindeki Süleyman Şah (Emşat) Tugayı gibi yapılar, eski IŞİD’lilerin olduğu yapılar taşındı.

Bu sırada ilginç bir bildiri yayınlandı. Dürzilerin Ruhani Liderlerinden Hikmet Hicrî, Şam güçlerinin girişine izin verilmesini ve Savunma Bakanlığı ile işbirliği yapılmasını ve silahların teslim edilmesini istiyordu. Bildiriyle Dürzilerin gardı düştü ve 15 Temmuz öğle saatlerinde HTŞ ve cihadistler Süveyda’ya girdi. İç savaş sırasında Dürzliler taraf olmamış kendilerini koumaya çalışmışlardı. Baas devrildiğinden beri HTŞ ilk kez Süveyda merkezine girmiş oldu.

Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Marhaf Ebu Kasra 15 Temmuz saat 14.00 sularında ateşkeste uzlaşıldığını ilan etti. Ateşkes tutmadı. Çünkü Süveyda’da Şengal, Kobanê, Efrîn’de olanlara benzer tablo ortaya çıkmıştı. Yine kadınlar kaçırıldı. Videoya almaktan da çekinmediler. Mar Michael Kilisesi gibi kiliseler de yağmalanmıştı. Hicrî saat 15.30 sularında görüntülü açıklama yapıp HTŞ’nin Süveyda’ya giriş izni açıklamasının halkı bağlamadığını, dış baskıyla bildiriyi yayınladığını kaydetti. Hicrî şunları söylüyordu: “Önceki bildiri, Şam’dan ve yabancı ülkelerden gelen baskılar sonucu yayınlandı. Şam ile yapılan görüşmeler samimi ve sonuç verici olmadı. Bu aşağılayıcı bildirinin yayımlanmasına rağmen sivillere yönelik saldırılar devam etti. Bugün ya hepimiz Suriye’nin evlatları olarak onurumuzu koruyacağız ve zilleti kabul etmeyeceğiz; ya da önümüzdeki on yıllar boyunca zillet içinde yaşamaya mahkûm olacağız. Herkes bugün tarihe geçecek onurlu bir tutum sergilemelidir. Bu vahşi saldırılara karşı durmalıyız.” (Mehr Türkçe / 15.07.2025)

SOHR, öldürülen yüzlerce Dürzi arasındaki 83’ünün HTŞ Hükümet güçlerince idam edildiğini, dükkanların, evlerin yakıldığını rapor etti.

“Rojava: Ortadoğu Rönesansı” kitabında şu ifadeler vadı: “Osmanlı döneminde de Hawran olarak adlandırılan Cebel Dürzi, Dera, Süveyda gibi güney kentlerinde Dürzi isyanı çıkmış, Osmanlı da

Dürzi öncüleri idam etmiştir” (Çelebi, Mehmet Ali /Vesta Yayınları/Sy. 445/ Birinci Baskı) Dürzileri idam/infaz etmeyi 21. yüzyılda HTŞ devralmıştır.

Hicri’nin videolu açıklaması sonrası direniş yeniden yükseldi. İç savaşta pişmiş, doğası gereği tüm halkları kapsayan Rojava özsavunma modelinden ilham alıp reorganize olmuş Dürzi yerel güçleri sokaklarda kurdukları pusularla cihadistlere ağır kayıplar verdirdi. İsrail de Süveyda’ya HTŞ-Savunma Bakanlığı konvoylarını, kurulan üsleri, toplanma alanlarını bombaladı. Görüştüğüm kaynak tanklarla ve Pickup tarzı araçlarla sürü halinde geldikleri için HTŞ’nin ve çetelerin yüzlerce kaybı olduğunu kaydediyor.

Görüştüğüm Suriye’den bir kaynak Hicri’nin direnişi bırakma bildirisi için yapılan baskının içinde Barrack’ın da olduğunu söylüyor. Baskı güçlerini sıralarken “ABD, İngiltere olduğunu düşünüyorum Türkiye burada bir taraf. Zaten bağlı Ebu Emşat çete grubu da Süveyda’ya saldırı için geldi” diyor.

‘Özel savaş merkezi kurmuş’

İsrail 16 Temmuz öğleden sonra düğüm çözücü taktiksel hamle yaptı: Şam. “Ya Şam’dan olursun, ya Süveyda’yı terk et” ikilemi. Önce devletin stratejik kurumlarını hedef alınırken Genelkurmay Başkanlığı’nı bombalamayla başladı. Akşama doğru da Şam’da Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Savunma Bakanlığı bombalandı. Şam’daki Mezzeh Askeri Havaalanı, Şam’daki 4. Tümeni, Katana’daki 100. Alay, Şam-Guta’daki Muaddamiyye Dağları üsleri, Dera’da devlet binaları bombalandı. Sorduğum bir kaynak şunları söyledi: “Colani Türkiye desteğiyle bir özel savaş merkezi kurmuş. Bazı kaynaklar, Savunma Bakanı Ebu Qesra’nın yanı sıra Savunma Bakanlığı bünyesinde stratejik operasyonları yürüten üst düzey generallerin öldüğünü bildirmekte.”

Gece yarısına doğru HTŞ bölgeden birkaç saatte uzaklaşmazsa yeni safhaya geçeceği uyarısı yaptı İsrail. ABD yönetimi de gece yarısına doğru, Suriye güçlerinin Süveyda’dan çekilmesini istedi. Yeni ateşkes sağlandı ve HTŞ gece yarısı konvoylarla Şam’a çekildi. İsrail 17 Temmuz’un ilk saatlerinde Suriye’nin Lazkiye-Ceble’de 107. Tugayı da bombaladı. Aynı gün İsrail karadan Şam’a 10 km kadar yaklaştı ve güneyde Rif Şam’daki Katana’ya ilerledi, ki burası Dürzi kasabası Kalat Jandal’a da yakın. HTŞ yol verince Sünni Aşiretler ateşkesi bozup 17 Temmuz gece yarısına doğru yeniden kuzeyde bazı köylerden saldırıya geçti. Dürziler karşı koydu. İsrail de aşiret birliklerini SİHA’larla hedef aldı, Trump’ın isteğiyle 48 saat ara verdi. Cihad çağrısıyla onbinlerce silahlı cihadist Süveyda çevresine taşındı. Başka bir kaynak Derâzor, Humus, Dera, İdlib gibi kentlerden de çetelerin sevkedildiğini, taşınanların esasta aşiretler değil cihadist çeteler olduğunu söyledi.

İsrail isterse Şara’yı düşürebileceği mesajını verirken Şara İsrail’e karşı hamle yapamayarak vitrinlik bir figür olduğunu gösterdi. İsrail ile 19 Temmuz’da ateşjes yaptı.

Neden İsrail bu denli ileri gitti:

1-İsrail ve ABD  her şeyiyle birbirine bağlı değil. İki ülke da bazen birbirlerine ters açı yapabiliyor. İsrail katmanlı politika yürütüyor. İsrail, Trump’a rağmen Şam’a harekatı yapmıştır. HTŞ’yi El Kaide olarak gören Netanyahu, Trump’ın 8 Temmuz’da HTŞ’yi terör listesinden çıkarmasına ve yaptırım kaldırıp HTŞ’ye ekonomik serbesti sağlamasına yanıt veriyordu. Trump, Beyaz Saray’da İsrail’in Suriye’deki saldırıları sorulunca bu nedenle “Bu konuda yorum yapamam” yanıt vermişti. (Habertürk /16.07.1015)

2- Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de 12 Temmuz’daki HTŞ-İsrail görüşmesinden istediklerini alamamıştı. Bunun hesabını sormak istiyordu.

3-Dürzilerin Yahudilerle arası tarihsel olarak sıcaktı. İsrail dünyaya Dürzleri kıyımdan, işkenceden koruyor imajı vermek istiyordu. Dürzi kentine HTŞ inmezse Golan ve İsrail kentleri tampon alan nedeniyle güvenli olacaktı. Sınırının yakınlarına ağır silah sokturmamış oluyordu.

4- İsrail Şam’ı vurarak Şara’yı uçurum kıyısına sürüklemiş, isterse düşürebileceğini göstermek istemişti. Böylece her kaş çattığında hizaya çekebilecekti.

5- İsrail, gerilimi tırmandırıcılardan biri olarak gördüğü, HTŞ’yi yüceltme misyonerliği yapan Barrack’a çelme atıyordu.

5- İsrail, ajandasını Barack üzerinden gerçekleştirmeye çalışan Türkiye’ye mesaj veriyordu. Kıbrıs, İran’la savaşta İsrail için daha önem kazanmıştı, uçaklarını, gemilerini taşımıştı. Türkiye-Suriye-Kıbrıs-Libya- Doğu Akdeniz enerji denklemi hesaplarına da mesaj gönderiyordu.

6- İsrail bu konjonktürde Şara’yı düşürmeyi değil, ‘El Kaide’ deyip her an vurabileceği bir kum torbası olarak kalsın istiyor.

Sonuç olarak, Barrack’ın HTŞ’yi parlatma çabası ve Kürt, Dürzi ve Alevilerin ayrı bir federal sistem oluşturamayacaklarına yönelik açıklamaları HTŞ ve destekçisi yapıları cesaretlendirmişti. Barrack HTŞ’yi  tek güç merkezi yapmaya çalışırken ABD yönetimi istemedikçe İsrail’ın manevra yapamayacağı algısına kapıldılar. Suriye’nin kalbi Şam’ı, HTŞ’yi kalbinden vurabileceklerini hesaplamadılar Barrack ve Trump’a güvenerek.

HTŞ ile savaş sonunda yeni Sykes-Picot’lar peşindeki Barrack’ın planı ilk denemede çöp oldu. Yeni Suriye’de üniterlik, merkezcilik değil yerelden yönetim esas olacaktı. Dürzilerin kendi kentlerini kendileri yönetmesi Şara tarafından kabul edildi.

Bazı aktörler yeni dönemin hakikatlerini hafife aldılar. Ünitercilik yerine özgürlükçü hareketlerin dinamizmini, çok kültürlü, çok dilli, çok etnisiteli paradigmaları kavrayamadılar. Tarihin en ağır, sancı veren semptomlarınden birine oynama hatası yaptılar. Halklar taşımayacağını gösterdi Şara-HTŞ zihniyetini. İsrail gibi güçler de zamanı geldiğinde cihadist yoğunluğundan dolayı, istediklerinde Suriye’yi bombalayacak ve zaman geldiğinde cerrahi müdahaleyle semptomu kesip atabilecek. Şara, yeni hakikatin algoritmasını baltalayamayacak.

Çarpıcı diğer husus; Türkiye Dışişleri, Dürzilere saldırıyı kınayamadı. Bir Kürt Şam’a bir taş atsa Türkiye kaç uçak kaldırırdı? Erdoğan sıkça İsrail’i insani yardım koridoru açmamakla itham ederken, Süveyda bir test oldu. Dürziler Ruhani Başkanlığı, tıbbi ihtiyaçlar olduğınu kaydedip “Kürt kardeşlerimize giden yolların açılmasını” istediklerini açıklayınca aynı gün Şara’dan önce Erdoğan’ın cevap verip “Suriye’nin toprak bütünlüğü, özellikle güneyiyle kuzeyi arasında koridor açma hayali kuranlar emellerine Allah’ın izniyle ulaşamayacaklardır” demesi dikkat çekiciydi. (AA/ 17.07.2025)

Türkiye ve desteklediği Şara hükümeti İsrail’e karşı birşey de yapamadı. Tersine Şara’nın İsrail’e karşılık vermemesi için diplomasi yaptı Fidan. Şara, da tv konuşmasında Dürzilere karşı ihlalleri kabul ederken ABD, Arap ve Türkiye arabuluculuğunun etkili müdahalesi ile “İsrail varlığıyla açık bir savaşa girmek”ten kaçındıklarını söylüyor, “Süveyda’da güvenliği sağlama sorumluluğunu bazı yerel gruplara ve dini şeyhlere vermeye karar verdik” diyordu. (SANA Türkçe /17.07.2025) Türkiye, BMGK’ye İsrail’in bombardımanına dair ve çekilsin diye başvuru da yapamıyordu. Çünkü, Esad döneminden beri yani Ağustos 2016’dan beri TSK birlikleri Suriye’deydi, nasıl anlatacaktı. Bağlarsak, Barack çizgisi kaybetti. Yeni Suriye’nin gönüllü federasyon veya konfederatif olacağı yönündeki perspektif daha da güçlendi. Şara, Süveyda’ya, Kürt kentlerine girerim diye hayal satmaya çalışırken Şam’dan olabilir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Siweyda’nın Erîqa köyünde çatışmalar yaşanıyor

Sonraki Haber

Barış ve demokrasiye doğru

Sonraki Haber
Barış bir mücadele sorunudur

Barış ve demokrasiye doğru

SON HABERLER

Hiçbir düş yarım kalmayacak

Hiçbir düş yarım kalmayacak

Yazar: Yeni Yaşam
20 Temmuz 2025

Munzur Festivali başlıyor: İrade gaspına ve zorunlu göçe karşı bir duruş çağrısı

Munzur Festivali başlıyor: İrade gaspına ve zorunlu göçe karşı bir duruş çağrısı

Yazar: Yeni Yaşam
20 Temmuz 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

İdare ve Gözlem Kurulları sorunların odağında!

Yazar: Yeni Yaşam
20 Temmuz 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
20 Temmuz 2025

Barış bir mücadele sorunudur

Barış ve demokrasiye doğru

Yazar: Yeni Yaşam
20 Temmuz 2025

Suriye: Süveyda’dan Şam’a

Suriye: Süveyda’dan Şam’a

Yazar: Yeni Yaşam
20 Temmuz 2025

Siweyda’nın Erîqa köyünde çatışmalar yaşanıyor

Siweyda’nın Erîqa köyünde çatışmalar yaşanıyor

Yazar: Yeni Yaşam
19 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır