Dün yaşanan olaylar, Suriye’deki etnik ve dini gerilimlerin ne kadar derinleştiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Alevi toplumunun barışçıl talepleri, silahlı grupların saldırısıyla şiddetle karşılaştı. Ayrıca, Humus’taki cami saldırısı, Suriye’nin daha geniş çaplı bir şiddet sarmalına girmesinin ne kadar yakın olduğunu gösteriyor
Doğan Cihan
Suriye’nin çeşitli şehirlerinde dün önemli ve gergin olaylar yaşandı. Alevi toplumu, Şeyh Xezal’ın çağrısıyla, Humus, Hama, Lazkiye, Tartus, Banyas, Cebele ve diğer çevre köylerde “federasyon” talepleriyle alanlara döküldü. Barışçıl bir şekilde gerçekleşen eylemlerde, Aleviler sadece “federalizm” ve “federasyon istiyoruz” yazılı pankartlar taşıdılar. Eylemciler, Humus’tan sahil bölgesine kadar, kadın, çocuk, yaşlı demeden, sessiz ve sivil bir şekilde meydanlarda toplandılar. Ancak bu eylemler, beklenmedik bir şekilde şiddetle karşılaştı.
HTŞ’nin provokasyonu ve eylemlere müdahale
Alevi yurttaşlar, gösterilerini herhangi bir şiddet içermeden sürdürürken, HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) unsurları, eylemcilerin arasına sızarak provoke edici eylemlerde bulundular. Sivil HTŞ unsurları, tabancalarla havaya ateş açarak ortamı gerdi. Bunun üzerine, Suriye İçişleri Bakanlığı ve HTŞ’ye yakın medya organları, Alevi toplumu hakkında “rejim kalıntıları” olarak suçlayıcı açıklamalar yaparak, onlara yönelik saldırıları meşrulaştırmaya çalıştı. Medyada, Alevi toplumu aleyhine yapılan bu açıklamalar, eylemcilerin üzerindeki baskıları artırarak, şiddet eylemlerinin zeminini hazırladı. Bunun üzerine HTŞ’li silahlı unsurlar halkı rastgele taramaya başladı. Saldırılar gerçekleşti.
Görüntülerde, sivil HTŞ unsurlarının, diğer silahlı HTŞ gruplarıyla birleşerek saldırılara katıldığı ortaya çıktı. Yaşanan bu olaylar, Alevi toplumu için büyük bir güvenlik tehdidi oluşturdu.
Şeyh Xezal’ın çağrısı ve eylemlerin sona ermesi
HTŞ’nin provokasyonunun ardından, Şeyh Xezal bir açıklama yaparak, Alevi yurttaşlara eylemlerini sonlandırma ve evlerine dönme çağrısında bulundu. Bu çağrı sonrası, Alevi eylemciler meydanlardan çekildi ve protestolar sona erdi.
Aleviler neden sokağa çıktı?
Dün yaşanan olaylar, sadece sivil eylemlerin değil, aynı zamanda Alevi toplumuna yönelik artan saldırıların da bir göstergesi oldu. Humus’ta, Alevi topluluğuna ait Şii İmam Ali bin Ebu Talib Camisi’ne yönelik bir bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda, 12 Alevi yurttaş hayatını kaybetti, 25’ten fazla kişi ise yaralandı. Saldırının sorumluluğunu, Şam yönetimine yakın olduğu bilinen ve radikal bir grup olan “Saraya Ensar el-Sünne” üstlendi. Bu saldırı, Alevilere yönelik artan şiddetin bir parçası olarak kaydedildi.
Dün yaşanan olaylar, Suriye’deki etnik ve dini gerilimlerin ne kadar derinleştiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Alevi toplumunun barışçıl talepleri, silahlı grupların saldırısıyla şiddetle karşılaştı. Ayrıca, Humus’taki cami saldırısı, Suriye’nin daha geniş çaplı bir şiddet sarmalına girmesinin ne kadar yakın olduğunu gösteriyor.
Şu an için 5 Alevi yurttaşın yaşamını yitirdiği ve 100’den fazla kişinin yaralandığı bildiriliyor. Olayların ardından, gözler bir kez daha uluslararası toplumun tepkilerine ve Suriye yönetiminin alacağı önlemlere çevrildi. Suriye’deki bu tür gelişmelerin, hem iç güvenliği hem de toplumsal barışı daha da zorlaştıracağı belirtiliyor.
Sahil kentlerine ağır silahlar ve güç sevk edildi
Suriye Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, sahil bölgesine ağır silahlar (tank ve top) ve ek güçlerin sevk edildiğini duyurdu. Açıklamanın ardından, bölgedeki şehir meydanlarında, askerlerin tanklarla birlikte Alevi yurttaşlara yönelik saldırılara başladığına dair görüntüler paylaşıldı.
Bölgeden aldığımız bilgilere göre, şu anda büyük bir askeri güç ağır silahlarla konumlanmış durumda. Ancak, en azından şimdilik bölgedeki ortamın sessiz olduğu bildiriliyor.









