Aleviler ve Dürziler sistematik olarak cihatçı HTŞ tarafından katledilirken, failler ise ödüllendiriliyor. Tanıklar, ‘Bu durum geçici bir yönetimin değil, intikamcı bir yönetimin varlığını gösteriyor’ dedi
Suriye’deki geçici yönetimle birlikte toplumsal doku yeniden tehdit altında. Ülkenin kıyı kesimi ile Süveyda’da Alevi ve Dürzi mezheplerine yönelik katliamlar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. 6 Mart 2025 tarihi, Suriye kıyısındaki Alevi toplumu için sıradan bir gün değildi. Halk sabah silah sesleriyle uyandı ve sokaklar bir anda cenazelerle dolmaya başladı. Yaşanan dehşete şahit olan Alevi kadın N.A., tanıklığını paylaştı.
6 Mart’tan önce N.A, işi nedeniyle kıyı bölgesinden ayrılmıştı. Çeteler yerleşim yerlerini yağmalamaya başladığında Baniyas’ın dışındaydı. İnternet kesintisi nedeniyle ailesi ile iletişimi kopan N.A. “Onlarla iletişim kurdum ve etraflarında ölümün kol gezdiğini ve civarlarında birçok cenazenin olduğunu öğrendim. 6 Mart bir terör günüydü çünkü Alevi mezhebini öldürmeye yönelik genel çağrının haberini alarak güne uyandık. Bize, Aleviliğin her mensubu için ölümün kaçınılmaz olduğu söylendi” dedi.
‘Kimse evinden çıkmaya cesaret edemiyor’
Saldırıları gerçekleştirenlerin Suriyeli olmadığını ifade eden N.A. konuşmaya şu sözlerle devam etti: “Bu durum üç gün boyunca su ve elektrik kesintisiyle devam etti. Katliamlar durmadığı için bir ay boyunca Baniyas dışında kaldım. Çeteler girdikleri her evi talan etti. Boşaltılan köylerde evler yakıldı. Saldırılarla birlikte ekonomik durum daha da kötüleşti. Şu anda bile Aleviler sessizce öldürülüyor. Daha önce toplu katliamlar oluyordu, ancak şimdi Alevi toplumu bireysel vakalar şeklinde bir soykırım yaşıyor. Suriye kıyıları her gün cinayetlere ve kaçırmalara tanık oluyor. Bu olaylar nedeniyle kimse evinden çıkmaya cesaret edemiyor.”
‘Geçici değil, intikamcı bir yönetim’
N.A., yıllarca Esad rejiminin devrilmesini beklediklerini ifade ederek, yeni yönetimin katliamlarına dikkat çekti. “Çocuklar, kadınlar, alimler ve aydınlar öldürülüyorsa Suriye nasıl yeniden inşa edilebilir?” diye soran N.A. eski rejimin baskıcı ve dışlayıcı yöntemlerini benimsemenin yeni bir ulus inşa etmenin bir yolu olamayacağını ifade etti. N.A. “Bu durum geçici bir yönetimin değil, intikamcı bir yönetimin varlığını gösteriyor” dedi.
‘Genel güvenlik kalkan olarak kullanılıyor’
Katliamı gerçekleştirenlerin kimi kamusal görevlere getirildiklerini dile getiren N.A. şöyle devam etti:
“Katliamları gerçekleştiren grupların Savunma Bakanlığı’na bağlandığını ve bazı üyelerinin güvenliği sağlaması gereken Genel Güvenlik’e atandığını gördüğümüzde şok olduk. Bizi katleden biri nasıl bizi korumakla sorumlu olabilir? Genel Güvenlik meşruiyetini yönetimden aldığı için, nüfuz peşinde koşan herkes için bir sığınak haline geldi. Bu durum onlara hiçbir hesap verme zorunluluğu olmadan kadınları kaçırma, öldürme ve tecavüz etme imkânı sağlıyor. Genel Güvenlik’e katılmak her türlü suçu işleme yetkisi veriyor.”
‘Daha iyi bir Suriye inşa edebiliriz’
Heyet Tahrir el-Şam’ın iktidara gelmesiyle birlikte, ülkede mezhepçiliğin yeniden yayıldığını anlatan N.A. son olarak şunları söyledi:
“Suriyeliler bu değişimin sonucundan memnun değiller. Değişimler halkları özgürlüğe, güvenliğe ve adalete götürür. Oysa tanık olduğumuz şey, öldürme, esaret, kundaklama ve kaçırmadır. Suriye vatandaşları kimlikleri nedeniyle öldürülüyor ve mezhepler arasında ayrımcılık yapılıyor. Bizim için önemli olan, güvenliği sağlamlaştırmak ve mezhepçi söylemleri ortadan kaldırmaktır. Daha iyi bir Suriye inşa edebiliriz. Hükümet, mezhepsel ve dini gerilimleri körüklemek yerine, bunu güçlendirmeye katkıda bulunmalıdır.”
Haber: Silva El-İbrahim / NûJINHA