PYD Eşbaşkanlık Komitesi üyesi Aldar Xelil, Suriye’de devam eden krizlerin çözümünün Demokratik Ulus projesinin hayata geçirilmesi ile son bulacağını belirtti
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş Baas rejiminin devrilmesiyle yeni bir aşamaya geçti. İç savaşın başladığı ilk gündem bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’de halklar Üçüncü Yol çizgisiyle Demokratik Özerk Yönetimi oluştur. Tüm inanç ve halkların yönetime dahil olduğu bu sistemde kadınlar yönetim başta olmak üzere her alanda eşit yaşamasına dair bir sistem inşa edildi.
Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) tarafından 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan saldırıların ardından ülkedeki belirsizlik sürüyor. HTŞ’ye bağlı güçler Alevilere yönelik saldırılar düzenlerken Türkiye ve bağlı Suriye Millî Ordusu’nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları sürdürüyor.
‘Çözüm Demokratik Ulus’
Suriye’deki güncel duruma dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulunan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanlık Komitesi üyesi Aldar Xelil, Suriye’de devam eden krizlerin çözümünün Demokratik Ulus projesinin hayata geçirilmesi ile son bulacağını belirtti. Aldar Xelil, “Ulus-devlet, Ortadoğu’nun tarihsel ve kültürel zenginliğini hiçe sayan bir yapıdır. Bu sistem, farklılıkları asimile ederek baskıcı rejimlere zemin hazırlamıştır. Özellikle 1963’te Baas rejiminin iktidara gelmesiyle birlikte Arap milliyetçiliği temelinde tek kimlikli bir yönetim dayatılmış, diğer halklar ve inançlar sistematik bir baskı altına alınmıştır” dedi.
‘Kadınlar değişimin öncüsü oldu’
Baas rejimi ile birlikte binlerce yıllık bir arada yaşama kültürünün tahrip edildiğini kaydeden Aldar Xelil, 2011’deki isyan dalgasıyla birlikte alternatif bir model arayışı başladığını ve Demokratik Ulus projesinin bu arayışın bir sonucu olarak doğduğunu vurguladı. Aldar Xelil, şunları ifade etti: “Demokratik ulus, halkların eşit temsiline, inanç özgürlüğüne ve kültürel zenginliklerin korunmasına dayalı bir çözüm yoludur. Bu model, bölgede bir arada yaşamanın mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Demokratik ulus projesinin temel taşlarından biri, kadınların özgürlük mücadelesidir. Kadınların toplumsal hayatta etkin bir rol üstlenmesi, projenin başarısında belirleyici oldu. Kadınlar, sadece bir toplumsal dinamik değil, değişim ve dönüşümün de öncüsüdür. Sayın Abdullah Öcalan’ın yıllarca süren mücadelesi ve kadın özgürlüğüne dair geliştirdiği perspektif, bu projenin inşasında kritik bir rol oynamıştır.”
Toplumsal sözleşme
2014 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’de tüm halkların katılımıyla oluşturulan toplumsal sözleşmenin demokratik ulus projesinin somut bir ürünü olduğuna dikkati çeken Aldar Xelil, Süryaniler, Araplar, Kürtler ve diğer toplumsal bileşenlerin eşit temsiline dayalı bu sözleşmenin farklılıkların bir arada barış içinde yaşamını esas aldığını söyledi. Aldar Xelil, “Toplumsal sözleşme, halkların kendi iradeleriyle barış ve kardeşlik temelinde bir yönetim modeli geliştirdiğinin göstergesidir. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye, halkların ortak iradesiyle barış içinde yaşadığı bir bölge olarak tüm dünyaya örnek teşkil ediyor” diye belirtti.
‘Saldırılar Suriye’yi tehdit ediyor’
Demokratik ulus modelinin yalnızca Kuzey ve Doğu Suriye için değil, tüm Suriye’nin geleceği için bir umut kaynağı olduğunu ifade eden Aldar Xelil, bu modelin Türkiye’nin ve desteklediği silahlı grupların saldırıları nedeniyle sürekli tehdit altında olduğunu kaydetti. Türkiye’nin Minbic, Til Temir ve Tişrîn gibi bölgelerde düzenlediği saldırılarla halklar arasında korku ve kaos yaratmaya çalıştığını ifade eden Aldar Xelil, “Bu saldırılar, yalnızca Kuzey ve Doğu Suriye’nin özerk yapısını değil, Suriye’nin birliğini ve geleceğini de tehdit ediyor. Türkiye’nin desteklediği gruplar mezhep ve etnik temelli çatışmaları körükleyerek Suriye’nin parçalanmasına yol açabilir. Uluslararası toplumun bu müdahalelere karşı harekete geçmesi gerekiyor” dedi.
Çözüm önerileri
Suriye’de barışın ve istikrarın sağlanması için demokratik ulus projesine dayalı bir sistemin inşa edilmesi gerektiğini belirten Aldar Xelil, kurulacak yeni sisteme ilişkin şu önerilerde bulundu: “Suriye’nin tüm toplumsal bileşenlerini bir araya getirecek bir ulusal kongre düzenlenmelidir. Bu kongrede halkların eşit temsiline dayalı yeni bir anayasa hazırlanmalıdır. Bu anayasa, halkların kültürel ve siyasi haklarını güvence altına almalı, merkeziyetçi yönetimi reddetmelidir. Kürtler, Araplar, Süryaniler ve diğer bileşenler eşit söz hakkına sahip olmalıdır. Yeni sistemin inşasında, tüm bileşenlerin aktif katılımı sağlanmalıdır. Bu, gerçek bir demokratik sistemin temelini oluşturacaktır. Kadınların toplumsal ve siyasal hayatta öncü bir konumda yer alması teşvik edilmelidir. Kadınların öncülüğü, demokratik ulus projesinin başarısı için hayati bir öneme sahiptir. Tek bir grubun veya partinin yönetiminde merkeziyetçi bir sistem yerine yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir model geliştirilmelidir. Merkeziyetçi yapılar, geçmişte olduğu gibi, Suriye’nin sorunlarını derinleştirmekten başka bir sonuç doğurmaz.”
‘Barış içinde yaşam’
Aldar Xelil, “Kuzey ve Doğu Suriye’de hayata geçirilen bu model, halkların eşit temsiline ve barış içinde bir arada yaşamasına dayanıyor. Eğer bu model tüm Suriye’ye yayılarak bir sistem haline gelirse, Ortadoğu’daki birçok sorun çözüme kavuşabilir. Ancak bu modelin hayata geçirilmemesi durumunda çatışmalar ve krizler devam edecektir.”
Haber: Delal Akyüz / MA