• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
2 Temmuz 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Suyun tahribatı

10 Kasım 2018 Cumartesi - 00:43
Kategori: Yazarlar

Hollywood gibi endüstriyel sinema sektörünün gelecekle ilgili filmleriısı çoğunya kurak ve canlı yaşamının mümkün olmadığı senaryolardan oluştuğunu görürüz. Doğa ve doğal yaşam alanları yok edilmiştir. Canlı yaşam ya yeraltına çekilmiştir ya da yalıtılmış yapay kafeslerde devam eder. Çok uzak tarihler de değildir bunlar; kimi 50, kimi 100, kimi 500 yıl sonrasına dairdir.

Öbür tarafta NASA (ABD Uzay Ajansı), ESA (Avrupa Uzay Ajansı) ya da farklı uzay ajanlarının en temel çalışması. su bulunan bir gezegen aramak hatta farklı evrenlerde bile bunu yapmak. Elbette bu sadece insanlığın kıyamet senaryosunda yaşamda kalması, insanlığın kurtulması için değildir. Bu saflık olur, sermaye bunu da buraları da metalaştırarak kendini beslemek için dört elle bu çalışmaları yapar.

Çok bildik bir hikâye vardır. Sermayedarın biri piyasadaki bütün sebze-meyve üretimini satın alır. Ve çoğunu imha eder. Piyasadan hepsini aldığı için imha etmediği miktarı da istediği fiyata satar. Tekel olduğu için üretilen ürünün nakliye depolama soğutma işçilik gibi maliyetlerinden kurtulmak ve zaten aynı kâra ulaşabileceğine sahip olduğu için uğraşmaz bile.

Peki, bu kadar suya sahip olan dünyada bu nasıl yapılabilirdi. Bilindiği gibi su üretilemeyen bir varlıktır. Tuzlu olan deniz suyunun arıtılma maliyeti çok yüksek olup içilebilir değildir. Yerüstü-altı suları ile buzullardaki su sınırlı hatta sayılıdır denebilir. Bugün dünyada içilebilir suya erişim %80 iken 2050 de %20’ye düşeceği hesaplanmaktadır.

Hal böyleyken suyun azaltılarak kıymet olarak artırılmasında bir mahsur görmeyen sermayeye iktidarlar eliyle bu amacına ulaşmak için çalışmaktadır. İktidarlar da suyun sermayeye devrini HES-Barajlar ve Su Kullanım Ruhsatları ile inşa etmeye devam etmektedir.

Kapitalizmin hoyratça yarattığı doğa tahribatları sonucunda oluşan küresel ısınma ile birlikte kutuplardaki içilebilir su deposu olan buzulların erimesi için endüstriyel sanayi politikalarına son hızla devam etmektedir. Endüstriyel tarım politikaları yeraltı ve üstü sularını tüketmek için su tüketimi yüksek olan pamuk ve mısır üretimini desteklemektedir. Bunu için de yerüstü suları olmayan çorak denebilecek alanlarda yeraltı sularının tüketimi için yeraltı su sondaj desteklemesi verilerek suyun bitirilmesi amaçlanmaktadır.

Tüm dünyada bu ve bunun benzeri politikalardan dolayı çok büyük ölçekteki göller kurumayla yüz yüzedir. Gölleri besleyen su pınarları sondajla kurutulmakta, yerüstü sularının da HES-Barajlarla gölleri beslemesi engellenmektedir. Bu iki politika Aral, Urmiye, Eber gibi göllerini bugün ibretlik düzeyde kurutmuştur. İnsanlar, habitatlar ve ekosistemler yok olup çölleşmiştir.

Biyo-çeşitlilik ya da insan ve insan dışı yaşamın tek bir önemi vardır; metalaştırabiliyorsa varlığına izin verilir, değilse tükenmesinde bir mahsur yoktur. Sermayede vicdan ve ahlak aramak acizliktir.

Piyasadan satın aldığı ürünü imha edip istediği kâra ulaşabilen tekelci anlayış suda da aynı yöntemi kullanmaktadır. Hollywood’un kıyamet senaryoları çok uzağımızda değil. Çözüm yeni gezegenler ya da yeniden su üretebilmekte değildir. Doğal bir dengede yerküre de bir su döngüsü var ve var olacaktır. Sermayenin sudan elini çekmesi ile çözülecektir. Suyun meta olarak piyasalaştırılmasının önüne geçen, tüm canlılar için yaşam hakkı olduğu için ticarileştirilemeyeceği ve suyu kaynak olarak değil varlık olarak kabul eden politikalar yürürlüğe girmelidir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

180 kadın üyeli kooperatif

Sonraki Haber

‘Gerçeklerin dekora ihtiyacı yoktur’

Sonraki Haber

‘Gerçeklerin dekora ihtiyacı yoktur’

SON HABERLER

Şam Mutabakatı’nın ardındaki gerçek: Umut mu, belirsizlik mi?

Şam Mutabakatı’nın ardındaki gerçek: Umut mu, belirsizlik mi?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Barış ve kibirli memnuniyetsizlik

Kapıdaki ne?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Hasret’e bakıp Madımak’ı anlamak

Hasret’e bakıp Madımak’ı anlamak

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Yeni Ortadoğu’da düşman kim?

Yeni Ortadoğu’da düşman kim?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

CHP’nin devletle savaşı

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Resme bütünlüklü bakmak -2-

Öz savunma demokratik toplumun güvencesidir

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Yüzleşmek için bir adım

Yüzleşmek için bir adım

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır