Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Yusuf Kenan Dinçer, Hüseyin Aykol için geçmiş olsun dileklerini ileterek şöyle seslenmiş: “Öncelikli olarak geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Umarım şu anda daha iyisinizdir. Temennimiz her daim iyi olmanızdır. Geçtiğimiz günlerde gazetede çıkan bir haberde hastaneye kaldırıldığınızı öğrendik. Kısa da olsa bir merhaba demek, şimdi nasılsınız diye sormak için yazıyoruz. Tüm arkadaşların da selamlarını iletmiş olayım. Umarız, aynı zamanda temennimiz, her şeyin sizden yana iyi olmasıdır.
***
Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sara Erol gönderdiği mektubunda şöyle diyor; “Sevgili Hüseyin Hocam geçen hafta yazmış olduğunuz kıymetli kart ve yanına iliştirdiğiniz kartı alınca çok mutlu oldum. Bu dar mekânlarda bir selamın nasıl güneşler doğurduğunu, çiçekler açtırdığını, beton mezarlıkların selamla günlük güneşlik bahçelere dönüştüğünü en iyi bilenlerdensiniz. Biliyorsunuz Elbistan E Tipi’nde 6,5 yıl kaldım. Kısacık 6 aylık bir tahliyeden sonra trajikomik bir şekilde yine tutuklandım. Edirne’den bu cezaevine getirildim. Burası yeni çeşit bir cezaevi. Uygulamaları, yaşam tarzı E ve T Tipi gibi bilindik değil doğrusu. Karşılıklı çözmeye çalışıyoruz mekânı.
***
Kırşehir Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Orhan Çaçan, gönderdiği mektubunda şöyle diyor: “On yıllardır cezaevindeyim ve siyaseti yakından takip ediyoruz. İlk kez umut edilenin gerçekleşeceği bir süreci yaşıyor, bu havayı soluyoruz. Tabii pratik yansıması kimi yerlere pek yansımıyor bildiğin üzere. Süreç ilerlesin, nihayete ersin de bize olmasa da olur, sorun olmaz. Fakat salt bizde değil, sanki birçok yere yansıması olmuyor gibi. Lakin yazan birçok arkadaş benzer durumları yazıp paylaşıyorlar. Allah sabır versin ne diyeyim. İnan acayip şeyler oluyor cezaevlerinde. Düşünsenize, burada kurul hala bildik ezberlerini tekrarlıyor ve alakasız sorularla arkadaşların tahliyesini engelliyorlar. Mahkemelerin yani koca DGM’lerin sorma cesaretini göstermediği soruları, görevi olmayan kurullar soruyor ve entegrasyonu engelliyorlar. Memleketin hali hal değil gibi. Fırsatını bulan herkes kendisini devletin yerine koyup kararlar verebiliyorlar. Salt cezaevlerinde değil, dışarıda da böyle. Lakin artık alt mahkemeler üst mahkemeleri dinlemiyorlar, seçimle gelenler yerlerinden ediliyor. Magandalık, üçkağıtçılık almış başını gidiyor. Bu yüzden bu süreç nihayete erse de bu tuhaflıklar nasıl çözülecek? Bunun yarattığı mağduriyetler nasıl tamir edilecek? Yine de düzelmesini umuyor, yakın gelecekte pratik somut adımlarla nihayete ermesini umuyorum.
2 hücre ve ziyaret cezasını düzelttim. Şu an bir aylık ortak alan cezası kaldı, onunla uğraşıyorum. “Cezaevinde işiniz ne?” dediğinizi duyar gibiyim. Yerden göğe kadar haklısınız ama yorulduk. Kendinize iyi bakın. Karanlığın ve hukuksuzluğun olmadığı yarınlarda görüşmek dileğiyle.”
***
Vedat Bozkurt, Çorum Sungurlu Kapalı Cezaevi’nden gönderdiği mektubunda tahliyesinin nasıl engellendiğini anlatıyor ve şöyle diyor: “Size bunu yazmamın nedeni, yaşamış olduğumuz hukuksuzluğun bitmeyen silsilesidir. Yaklaşık 14 yıldır cezaevinde bulunmaktayım. Yani 2012 yılından bu yana ve bu kaldığım süreler boyunca yaşanan onlarca, yüzlerce hukuksuzla şahit olduk ve birebir buna maruz kaldım. Bundan 13 yıl önce almış olduğum hücre cezasından dolayı 2 yıldır fazladan tutuluyorum. Cezamın bitimi 2024 Mart ayı olmasına rağmen 3 hücre cezasından dolayı 4 yıl fazladan yatmam gerekiyor. Bahsi geçen hücre disiplin cezalarımdan biri idari olarak Mersin E Tipi Cezaevi idaresi tarafından verilen 12 gün hücre cezasıdır. Yani idari yargılama sonucunda 12 gün hücre disiplin cezası verildi. Ancak cezaevi idaresi bununla yetinmeyerek hakkımızda savcılığa suç duyurusunda bulunarak hakkımızda adli yargılama yapılmasını istemiş. Ve nihayetinde cezaevi idaresi tarafından verilen ve disiplin cezasına konu olan eylemden dolayı yargılamamız Mersin 11. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılarak suçsuz olduğumuza karar verip, beraat kararı veriliyor. Fakat aynı eylemden dolayı verilen disiplin cezası kaldırılmıyor ve bu yönde başvurular reddediliyor. Yargıtay kararları mevcut olmasına rağmen “Kürt anasını görmesin” politikaları ne yazık ki uygulanıyor. Mersin İnfaz Hakimliği hiçbir hukuki gerekçe göstermeden gayet keyfi kararlar alıyor. Adeta tahliye olmamı engelleyen hücre disiplin cezasını kaldırmamak için türlü türlü oyunlara başvuruyor.
Anlatmak istediğim iki mahkeme, biri “Sen suçlusun” diyor, biri “Sen suçsuzsun” diyor. İki mahkeme ama aynı ülkenin mahkemeleri ve tezat bir durum ortada. Ya suçsuzum ya suçluyum. Hem suçlusun hem suçsuzsun böyle bir şey olamaz. Bu çelişki yüzünden bulunduğum ceza ve İdare ve Gözlem Kurulu’nun hakkımda 3 hücre cezası olmasından kaynaklı koşullu salıverilme tarihi olan 13.03.2024 tarihini ortadan kaldırarak, tahliye tarihimi 2028 olarak belirlemiştir. Derdimi ve mevcut hukuksuzluğa gidermek için tüm girişimlerim cevapsız kaldı. En son size yazdım. En azından belki sesimi duyurursunuz.”
Mektubu gelenler:
- Yusuf Kenan Dinçer/Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi
- Sara Erol/Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi
- Orhan Çaçan/Kırşehir Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi
- Vedat Bozkurt / Çorum/Sungurlu T Tipi Kapalı Cezaevi
- Gazetemizin yazarı ve Özgür Basın’ın hocası Hüseyin Aykol hastanede tedavi gördüğü için ‘İçeriden’ köşemiz Nuray Çevirmen tarafından hazırlandı.
