33 yıllık tutsak Serdar Şitilay’ın tahliyesinin 6’ncı kez 6 ay ertelenmesine tepki gösteren babası Kadri Şitilay, Serdar Şitilay’ın pişman mısın sorusuna ‘6 ay değil, 60 yıl da bırakmasalar pişman olmayacağım’ dediğini belirtti
İnfazı biten tutsaklar “pişmanlık göstermedi” gerekçesiyle tahliye edilmiyor. Bunlardan biri de Serdar Şitilay. İnfaz süresini 5 Nisan 2023’te tamamlayan Serdar Şitilay, en son 24 Eylül 2025’te Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde İdare ve Gözlem Kurulu’na (İGK) çıktı; ancak serbest bırakılmadı. Oğlunun tahliyesinin 6 kez ertelenmesine tepki gösteren Kadri Şitilay, oğlunun 33 yıldır devam eden mücadelesini anlattı.
Licê’nin direniş ruhu
Amed’in Licê ilçesinde 1974’te dünyaya gelen Serdar Şitilay, 12 Eylül baskılarının ve silahlı mücadelenin geliştiği dönemde büyüdü. Bir süre sonra gerillalarla tanıştı ve 1991’de henüz 17 yaşındayken PKK’ye katıldı. 1993’te ihbar üzerine Amed’de karlar içinde donmak üzereyken gözaltına alındı. Günler süren gözaltı ve işkence ardından tutuklandı. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargılanan Serdar Şitilay, 1994’te müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Oğlunun çocukluğunda da mücadeleci bir yapıya sahip olduğunu söyleyen baba Kadri Şitilay, “Serdarım, Licê’nin direniş ruhunu üzerinde taşıyordu. Hayalini kurduğu dağlara da çocuk yaşta gitti” dedi.
Ayağında ve kollarında hissizlik var
Serdar Şitilay’ın gözaltına alındığı dönemde üç gün boyunca karda kaldığını bu nedenle elleri ve ayaklarının donduğunu anlatan baba Kadri Şitilay, zamanında tedavi yapılmadığı için oğlunun hala ayaklarında ve kollarında uyuşukluk olduğunu söyledi.
Kadri Şitilay, “Bir ayağı biraz düzeldi ama diğer ayağı ve kollarında hala hissizlik ve ağırlık var. 33 yıldır da bu haliyle cezaevinde tutuluyor” diye konuştu. Oğlunun 33 yıl içinde 6 cezaevinde kaldığını ve çok sayıda hak ihlaline maruz bırakıldığını söyleyen Kadri Şitilay şöyle devam etti:
“Amed’de bir süre kaldı, ardından bizden uzağa Yozgat’a götürüldü; 6 yıl Yozgat’ta, 6 yıl Muş’ta, 5 yıl Oltu’da, 6 yıl Gümüşhane’de kaldı, 9 yıldan fazladır da Elazığ’da tutuluyor. Elazığ’a getirildiğinde 3,5 yıl boyunca tek başına bir hücrede tutuldu. Aylarca direndi, dilekçeler yazdı, yaşananları kabul etmedi. En sonunda 2020’de onu iki arkadaşının yanına aldılar.”
‘Pişmanlığı kabul etmeyiz’
İGK’nin 24 Eylül’de oğlunun tahliyesini bir kez daha ertelemesine tepki gösteren baba Kadri Şitilay, şunları söyledi:
“Kurul, oğluma ‘Ailede PKK’ye katılan var mı?’, ‘Pişman mısın?’, ‘Başlayan süreç hakkında ne düşünüyorsun?’, ‘Çıkınca ne yapacaksın?’ gibi sorular sormuş. Serdar en çok ‘Pişman mısın?’ sorusuna sinirlenmiş. Bana, ‘6 ay değil 60 yıl da bırakmasalar pişman olmayacağım’ dedi. Oğlum haklı ve biz de aile olarak arkasındayız. Üzülüyoruz, Serdar gelir diye umut ediyoruz; gözümüz kapıda, yolunu bekliyoruz ama ihaneti de pişmanlığı da kabul edecek değiliz. Ben de ona ‘Bekle oğlum, bu günler de geçecek. Sen de arkadaşların da özgür olacaksınız’ dedim. Ben 75 yaşında ve hasta bir insanım ama mevzu kendini inkar edip pişman olmaksa asla kabul etmem. Çocuklarımı da böyle yetiştirdim. Bir çocuğumu toprağa verdim, bir çocuğum zindanda; yine de ben Kürt’üm, pişman değilim ve ihaneti kabul etmeyeceğim.”
Serdar çıkmadan ölmek istemiyorum
33 yıl boyunca ailelerine yönelik baskıların hiç bitmediğini belirten Kadri Şitilay, şunları paylaştı:
“2004’te oğlum Serkan da Serdar’ın yolundan giderek katılım yaptı, 2009’da şehit düştü. Evimiz defalarca basıldı, işkence gördük, her şeyimiz darmadağın edildi. Eşim bir oğlunu toprağa verdi, bir oğlu yıllardır zindanda. Ana yüreği dayanır mı? Kabul eder mi? Üzüntüden kanser oldu, 2017’de yaşamını yitirdi. Ben de Serdar çıkmadan ölmek istemiyorum. Çoğu zaman ‘Yetmez mi artık?’ diyorum. Ama yüz yıldır bir durak yok. Kürde reva görülen bu kara kader zorla kabul ettirilmek isteniyor. Bize düşman gibi bakıyorlar. Onun için de düşman hukukunu uyguluyorlar. Tüm bunlar Kürt’üz diye, kimliğimizi, dilimizi, varlığımızı inkar etmiyoruz diye yapılıyor. Serdar’ı ve yüzlerce hasta tutsağı bıraksalar devlet mi bölünecek, kıyamet mi kopacak? Kürt anasını görmesin istiyorlar. Bir insanın tahliyesi neden 6 kez, üç yıl uzatılır. Aklım, mantığım almıyor. Yetmedi mi bu kadar ölüm, zulüm, işkence, yetmedi mi annelerin gözyaşı, acısı…”
‘Hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız’
“33 yıldır neler çektiğimi bir ben bir de Allah bilir” diyen baba Kadri Şitilay, hiçbir zaman pes etmeyeceğini ve bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağını belirterek, şunları dile getirdi:
“6 kez verilen erteleme kararına karşı avukatlar ve oğlum, İnfaz Hakimliğine ve Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu; hepsi reddedildi. Cezaevinin hukuksuzluğuna mahkemeler de alet oluyor ve yeni bir hukuksuzluğa karar veriyor. Biz bu hukuksuzluğu kabul etmeyeceğiz; elimizden ne geliyorsa yapacağız. İnsan Hakları Derneği’ne başvuracağım; Adalet Bakanlığına dilekçe yazacağım. Komisyon’un ve Meclis’in bu konuda harekete geçmesi için milletvekilleriyle iletişime geçeceğim. Komisyon, gidip tutsakları dinlemeli, cezaevlerinde yaşanan hukuksuzlukları görmeli. İGK’larının verdikleri kararların hukuksuzluğunu yerinde incelemeli. Komisyonun görevi Meclis’te oturmak değil; gidip sorunları yerinde dinlemek ve çözüm geliştirmektir.”
‘Süreç deniyorsa gereken yapılmalı’
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dair de konuşan baba Kadri Şitilay, şunları ekledi: “Süreç varsa Serdar neden hala cezaevinde? Neden kimse bırakılmıyor? Bu mu hukuk? Böyle mi barış olacak?” diye sordu. Kadri Şitilay, “Biz sadece tutsakların değil, Serok Apo’nun da özgür olmasını istiyoruz. Tutsakları bırakmayan bu adımı nasıl atacak? Serok Apo özgür olmadan barış olur mu? İktidar eğer süreç diyorsa gerekeni yapmalıdır.
Kaynak: Yeni Özgür Politika
