• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Mayıs 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Tank kardeşliği ve Troya’da kimlik krizi

29 Ocak 2023 Pazar - 00:00
Kategori: Yazarlar, Zafer Yörük
Nizam-ı Âlem ve Avrupa

Troya savaşı anlatılarının en bilineni olan Homeros’un İlyada’sı, Olympos dağındaki ilahi düzey ile ‘aşağıda’ faniler arasında cereyan eden trajedilerin birbirine karışmasıyla ünlüdür. Öncelikle, savaşın çıkması Zeus’un rızasıyla gerçekleşen bir komploya dayanır. Bazı mitolojik anlatılarda, çoğalan insan nüfusuna yukarıdan adeta Malthusiyen bir nüfus planlama müdahalesi olarak bahsedilir. Sonrası, tarihin kayda geçmiş ilk kız kaçırma vakası ve ‘namus belası’ uğruna Ege’nin iki yakasını birbirine kıydıran bir büyük savaştır. Tanrılar ve tanrıçalar adeta rakip tribünlerdeki maç seyircileri gibi Yunan ve Troya taraftarları olarak ikiye bölünmüşlerdir. Athena, Ares, Hera, Arthemis, Apollon ve Poseidon; her biri savaşta taraftır ve birbirleriyle de husumet içindedirler. Ama ‘oyuna’ katkıları tezahürattan ibaret değildir. Taraflardan birinin avantajı ele geçirdiği durumda karşı tarafın ‘ilahi amigoları’ derhal devreye girerek savaşta güç dengesini yeniden sağlar. Örneğin savaşın kaderinde büyük değişiklik yapacak bir gelişme olarak Akhilles’in sahaya sürülmeye zorlanması böyle gerçekleşir.

Troya savaşının bu ilahi boyutu, özellikle modern çağdaki bölgesel savaşlarda sürekli tekrarlanan bir şablon. Bu kez sahada iki ülkenin orduları adeta bir boks ringinde birbirine girmişken ‘yukarıda’ Grek mitolojisindeki tanrıların muadili süper (ya da küresel) güçler arası bir satranç oyunu yürümektedir. Ukrayna savaşına İngiltere, ABD ve Almanya üretimi yeni nesil tank takviyesi kararının, özellikle de Alman şansölyesi Olaf Scholz’un Leopar tankları gönderme konusunda ikna edilişinin, Akhilles’in Troya savaşına katılmaya ikna edilişi kadar önemli sonuçlara yol açacağı düşünülüyor. Scholz, Rusya’yla coğrafi yakınlığı sonucu buruk bir tarihi olan bir ülkenin sosyal demokrat lideri olması nedeniyle tank mutabakatına oldukça zor ikna oldu.

Tank sevkiyatı vaadi savaşın kaderini nasıl etkiler göreceğiz ama çatışmayı bitirmek yerine uzatmaya hizmet ederek yine Malthusiyen bir nüfus planlama ya da insan telefatı amacını içinde barındırdığı seziliyor. Zeus, muhtemelen Troya savaşına yol açan komplonun gerçekleşmesine göz yummuş ama savaş boyunca diğer tanrı ve tanrıçalardan farklı olarak tarafsızlığını korumuştu. İşin ilahi-mitolojik ya da askeri-stratejik boyutları bir yana Batı medyasında hemen bir ‘yeniden doğuş’ söylemine yol açtığı kolayca görülebilir. Bu söylem, soğuk savaşın sonlanmasından bu yana içine düşülen kimlik bunalımını yeniden bir Doğu-Batı antagonizmi yordamıyla aşma umudunu yansıtıyor. Amerika, Avrupa ve İngiltere’nin bu kez ‘tank kardeşliği’ üzerinden bir kader birliği iradesini ortaya koyduğu varsayılıyor. Otoriter ve saldırgan ‘doğu’ karşısında medeni ve demokrat ‘batı’ kendisini yeniden inşa ediyor. Medeniyet ve demokrasinin tankla sembolize edilişindeki ironi üzerine bir de dünyanın böyle bir antagonistik temize çekme hamlesi için ziyadesiyle fazla görmüş geçirmiş, yıpratılmış ve yaşlanmış olduğunu hatırlamak gerekiyor. Neyse ki bu hatırlamaya hizmet için Troya savaşından günümüze binlerce kıyım ve trajedi insanlığın hafıza kayıtlarında mevcut.

‘Batı’nın tank kardeşliği ve NATO üzerinden yeniden doğuş retoriği pek ikna edici olmasa da bu konuda somut adımlar atıldığı bir gerçek. Bir başka veri ise, bu yeniden yapılanmanın özellikle askeri-jeopolitik boyutu içinde Türkiye’nin kenara itilerek ‘kararsız’ kategorisinde bırakılmış olması. Rusya ile yakınlaşma sonucu ortaya çıkan güvensizlik, NATO’nun doğu sınırının Yunanistan’ın Dedeağaç üssünden Polonya’ya uzanan bir hat üzerinden yeniden belirlenmesi eğilimini görünür hale getirdi. Yunanistan tercihi, Erdoğan’ın ‘bir gece ansızın’ Ege adalarına saldırmaktan Atina’ya füze atma tehditlerine kadar ürkütücü bir tırmanışa neden oldu. Öte yandan diplomatik gözlemciler, İncirlik başta olmak üzere Türkiye topraklarındaki 30 civarındaki ABD/NATO üssünün ve radarlarının giderek işlevsizleştiği ve önemini yitirdiği değerlendirmesinde bulunuyorlar. Suriye’de ise Kürt düşmanlığı üzerinden Esad rejimiyle pazarlığa oturma perspektifi eleştiriliyor. Batı basını, yakın zamanda Türkiye’nin NATO içinde Rusya adına hareket eden bir ‘Troya atı’ niteliği kazandığı iddiasını dillendirmişti.

Bu askeri-stratejik boyut, yaklaşan seçimler sonucu Erdoğan’ın diktatörlük kurma hazırlığı içinde olduğu yolundaki yaygın siyasal gözlemle birleşiyor. Bir provokatörün Stockholm’de Kuran yakmasıyla Türkiye’de tetiklenen anti-Batı histeri, son tahlilde iktidarın hanesine oy olarak yazıyor. Ama Avrupa ve ABD, iktidara puan kazandıracak bu tür hamlelerden elinden geldiğince kaçınıyor. Batılı diplomatların artık Erdoğan-sonrası Ankara ile ilişkiler hakkında kafa yormaya odaklandığı görülüyor. Muhalefet bloğu ise, ne Suriye’deki Kürt düşmanı askeri politika ne de Rusya ile ‘Batı’ arasında arafa düşmüşlük üzerine net bir eleştiri ve tavır belirleyebiliyor.

Helen’in ülkesi Sparta için de Paris ve Hektor’un yurdu Troya için de bilinebilir kozmos, Ege’nin iki yakası ve onun üzerini kaplayan ilahi gök kubbeden ibaretti. Şimdi insanlığın ufku çok daha geniş ve gezegenimizin kendisi de zamanımızın kozmosu kadar sofistike. Öyle de olsa, dış politika alanında net kararlar almak, hat çizmek ve taraf belirlemek, son tahlilde uyulması gereken zorunluluklar. Kimse Olympos’un zirvesinden ya da İda eteklerinden aşağıyı keyifle izleyen Zeus’un lüksüne sahip değil artık.

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Her hak talebine karşı ceza uygulaması

Sonraki Haber

Demir’in önerisi üzerine

Sonraki Haber
Baskı birleştirir

Demir’in önerisi üzerine

SON HABERLER

Rusya’da Wagner isyanı: Putin, bu bir darbedir

İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmesinde Putin yer almayacak

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Belucistan bağımsızlığını ilan etti

Belucistan bağımsızlığını ilan etti

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Gözlerden kaçmasın… Sekiz yaşındaki çocuk…

Sırrı Süreyya’nın dediği gibi… ‘Çocukların gözlerine bakarak…’

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Rojava mutabakatı: Yeni-Osmanlıcılığın krizi

Keşmir’de savaş: Pakistan neden ‘dost ve kardeş’?

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Kürtçe nasıl yaşam dili olur?

Kürtçe nasıl yaşam dili olur?

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Bir bilgeye vefa kitabı

‘Dil varlığın evidir’

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Gönülleri birleyecek toplumsal sözleşme ve barış

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır