• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
22 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kültür

‘Tarihe tanıklık etmek için Heskîf’i çektim’

20 Ekim 2020 Salı - 11:01
Kategori: Kültür

Hasankeyf’in sular altında bırakılma sürecini ‘Heskîf’ belgeseliyle anlatan Yönetmen Elif Yiğit, tarihe tanıklık etmek düşüncesiyle belgeseli çektiğini söyledi

Batman’ın 12 bin yıllık tarihi Hasankeyf ilçesi, tepkilere rağmen yapımı tamamlanan Ilısu Barajı suları altında bırakıldı. Yönetmen Elif Yiğit, tarihin su altında kalması ve binlerce kişinin göç etme sürecini “Heskîf” adlı belgeselle anlattı. Hasankeyf’e ilk olarak 2013’te giden Yiğit, belgeselin çekimlerine 19 Ağustos 2019’da başladı ve Ekim 2020 ayında tamamladı. Kürtçe ve Türkçe çekilen belgesele, yurtdışındaki birçok festivalle gönderildiği için alt yazı olarak İngilizce de eklendi. 3 bölümden oluşan belgeselde, ilk olarak yıkım öncesi insanların Hasankeyf’te, köylerde ve şehirde nasıl yaşadığını, ikinci bölümde ise yıkım süreci, barajda su tutulması ve sonraki süreç, üçüncü bölümde de su tutulmasından sonra insanların göç etmesi ve yerleştikleri yerlerdeki yaşamları anlatılıyor.

Belgeseli anlatan yönetmen Yiğit, tarihi Hasankeyf’i ilk kez 2013’te gezmeye gittiğini belirterek, televizyonda yıkım sürecinin başladığını gördüğünde çok etkilendiğini ve bunu IŞİD’in Palmire’yi yok etmesine benzettiğini söyledi. Yiğit, “nasıl bunların yapılmasına izin veriliyor” diye kendisine sorduğunu ve buna karşı elinden gelen her şeyi yapmaya karar verdiğini belirterek, “Bu hisler çerçevesinde Hasankeyf belgeseline başladım. 90’lı yıllarda köylerimiz yakıldı ve biz köyümüzü terk etmek zorunda kaldık, şimdilerde bazen yıkılan köyümüze gidiyor. Annem diyor ki burada bizim evimiz vardı, şurada tandırımız vardı ama yok yani yıkmışlar ne ev var ne tandır” diye konuştu.

Kültür yok ediliyor 

Toplumsal hafızanın silinmemesi için belgeseli çektiğini dile getiren Yiğit, sadece tarihi yapının değil insanların tarihle birlikte kültürlerinin de yok edildiğini fark ettiğini söyledi.

‘Yüz yıllardır yaşıyorlar’

Belgeselde Alzheimer hastası yaşlı bir amcanın çekimlerinin kendisini çok etkilediğini belirten Yiğit, “Hasankeyf’i bilmemesi, yeni Hasankeyf’e alışmaması eski Hasankeyf’in sular altında kaldığını unutmasından kaynaklı sürekli evine geri dönmek istemesi. Oğlu Eyüp ile olan röportajımızda, babasının devamlı olarak kendilerine beni evime götürün, burası benim evim değil diyordu. Mesela birçok köylü yeni yerleşim yerinin yapımı geç yapıldığı için çadırda kalmaya başladı ve bu 8-9 ay sürdü. Evleri ise şu an yeni yeni yapılmaya başlıyor. O insanların yaşadıkları beni çok etkilemişti. O insanlar o köylerde yüz yıllardır yaşıyorlar. Yaptıkları iş hayvancılık ama birileri gelip yaşadığınız yeri sulara gömüyor ve sizleri hiç bilmediğiniz bir yaşam kültürüne, kalabalık sokaklara ve çok katlı binalara koyuyor. O köylüler ‘bizler şehirde nasıl yaşayacağız’ diye anlattı” diye konuştu.

Çadır kurup sabahladı 

Belgeselin çekimi esnasında yaşadığı sorunlara dikkat çeken Yiğit, belgeseli kısıtlı imkanlarla çektiğini söyledi. Hasankeyf’in sular altında kalma sürecinde çadır kurup burada sabahladığını vurgulayan Yiğit, şunları söyledi: Tarihe tanıklık etmem gerektiğini düşünerek çekimlere devam etmem gerektiğini anladım ve tekrardan çekimlere başladım. Belgesel bittiğinde zaten Hasankeyf’in her tarafı sularla dolmuştu. Su dolduktan sonra tekrar ara ara çekimlere gittim orada ki yaşamın nasıl devam ettiğini görmek için o arada da sular bazen çekiliyor ve artıyordu. Sular çekildiği zamanlarda da sular altında kalan bazı evlerin damları görülüyordu.

DİYARBAKIR

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

AP’li 68 milletvekilinden mektup: Türkiye bölgeden çekilmeli

Sonraki Haber

Yine Diyarbakır yine köpekli saldırı!

Sonraki Haber

Yine Diyarbakır yine köpekli saldırı!

SON HABERLER

Özerk Yönetim’den uluslararası topluma ‘Tişrîn Barajı’ çağrısı

Özerk Yönetim’den Şam’a: Terörle mücadelede iş birliğine hazırız

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

Adını Putin koydu…

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Zulme Karşı Direnmek

At iziyle it izi karışınca

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Gültan Kışanak: Artık eskiye dönüş yok

Gültan Kışanak: Artık eskiye dönüş yok

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

‘It’s the economy, stupid!’

Tarım, toprak, su, mera, zeytinlikler, ormanlar yaşamdır, memlekettir

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Doğru tutum – Doğru gündem

Doğru tutum – Doğru gündem

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Demokratik toplum inşasında komün

Demokratik toplum inşasında komün

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır