Bin yıllara dayanan özgürlük mitolojisi, ezen ile ezilen, özgürlük ile kölelik arasındaki kadim mücadelenin doğuşu, Dehaqların karanlığı içinde, Kawa’nın çekicinden savrulan ateş kıvılcımları ile Anka Kuşu misali küllerinden yeniden doğuşun adı Newroz…
Serdar Altan
Kürtler 2025 yılı Newroz’una yine tarihi bir dönemeçten geçerek giriyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası tüm gözler Kürdistan ve Kürtlere çevrilirken, Kürtler de bu önemli kararlaşma sürecinde bir Newroz’u daha karşılamaya hazırlanıyor. Kürtler açısından bir yeniden doğuşun adı olan Newroz, bugünlerde daha da anlam kazanmışa benziyor. Bu nedenle bu dosyamızda Kürtlerin bu düzeye gelmesinde önemli rol oynayan Newroz’u etraflıca ele alacağız.
Newroz, tarihten günümüze baharın gelişiyle kutlanan bir bayram. Ama Kürtler açısından sadece bir bayram değil, direnişin, yeniden doğuşun ve dirilişin adı oldu Newroz. Özellikle yakın tarihin en önemli siyasal olayları arasında yerini almasını bildi. Ona o özelliği, Kürtlerin başkaldırı serüveni kazandırdı. Artık bir uyanıştır Newroz, bir yeniden doğuştur.
Newroz’un doğuşu ve bayram olarak kutlanması Ortadoğu toplumlarının yazılı ve sözlü tarihlerinde vardır. 2 bin 600 yılı aşkın tarihi olan Newroz aynı zamanda Özgürlük mitolojilerinden biridir. Ezen ile ezilen, özgürlük ile kölelik arasındaki kadim mücadele alanıdır. Demirci Kawa’nın zalim Dehaq’ın zulmüne son verdiği ve özgürlük ateşine durduğu gündür.
Kürtler açısından Newroz, bahar bayramı anlamını taşıyor elbet… Ancak her yıl yüklenen farklı anlamlarla, her Newroz Kürtlerin o dönem taleplerini ifade ettikleri en önemli günlerden biridir. Dört parça Kürdistan’da farklı biçimlerde kutlansa da Newroz, tüm Kürtler için bir diriliş ve yeniden doğuş bayramıdır.
Kürtler yine “Rêbertiya Azad Civaka Demokratîk” ve “Özgürlük İçin Demokratik Toplum Newrozu” şiarıyla tarihi bir Newroz’a hazırlanırken, dört bölüm halinde yayınlayacağımız dosya haberimizde; Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de Newroz’un yakın tarihe damga vuran olaylarını göreceksiniz. Özellikle 90’lı yıllarda yaşananlar ve bunun Kürt mücadelesi üzerindeki etkisi daha net görülecektir. Newroz’la özdeşleşen Newroz Şehitleri, Kürt çocuklarının Newrozlaşma serüveni de dizimizde yer alacak. Yine Newroz’un neden önemli olduğunu ve yarattığı etkilerin günümüze yansımalarını bu dosya haberimizde bulacaksınız.
***
1900’lü yıllardan sonra Kürtler açısından daha fazla anlam kazandı Newroz. Ancak, asıl karakterini 1980 darbesi sonrası ve 90’lı yıllardaki çetin çatışmalı süreçle kazandı. Bu dönem, sonraki yıllara da damgasını vurduğu gibi, Türkiye’de daha sonra kutlanacak Newrozların yapısını da belirledi.
Şu günlerde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı sonrası silah bırakarak kendini feshetmesi beklenen PKK aslında aynı zamanda bir Newroz partisidir. Newroz’u Newroz yapan en güçlü yapıdır PKK. Aynı zamanda bu uğurda birçok bedel ödeyerek, birçok bedeni toprağa vererek, Newroz’a anlam katmayı, bu kutlu bayramı en zirveye çıkarmayı bilmiştir. Bu nedenle Newroz’u anlatırken, PKK’nin doğuşu ve gelişimiyle paralel ele almakta yarar var. Dosyamızın birinci bölümde ağırlıklı olarak işte bu çetin savaş dönemini ve Newroz’un nasıl bir özgürlük tutkusu olarak şekillendiğini ele almaya çalışacağız.
Mazlum, Zekiye, Rahşan…
PKK Önderliğinin 1970’li yıllarda başlattığı özgürlük yürüyüşünün dayandığı partileşme süreci, yani 1978 yılı aynı zamanda Kürtler açısından da yeni bir uyanışı temsil edecekti. Newroz halkı olarak adlandırılacak olan halk, bu döneme kadar küçük çapta da olsa Newroz’u bilir, fakat anlam itibariyle yeterince bilince çıkarmamıştır.
12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası Türkiye genelinde gelişen yoğun tutuklamalar esnasında PKK’nin önemli kadroları da tutuklanarak cezaevine konuldu.
O dönem özellikle Diyarbakır Cezaevi’ndeki ağır koşulları protesto eden PKK’nin lider kadrolarından Mazlum Doğan, 21 Mart 1982 günü kaldığı hücrede üç kibrit çöpü yaktıktan sonra kendisini asarak yaşamına son verdi. Mazlum Doğan’ın bir Newroz günü gerçekleştirdiği bu eylem, siyasallaşan Newroz’un miladı oldu. Newroz’u kutluyordu Mazlum, Newrozlaşarak kurtuluşun yolunu gösteriyordu. Öyle de oldu… Amed zindanındaki direniş, tüm Kürdistan’a yayılmaya başladı ve Newroz ateşi artık hiç sönmemecesine yakılmaya başlandı.
Amed Surları…
Zindanlarda bedenlerden yükselen Newroz ateşi, 1990’lara gelindiğinde baskı ve yasaklamalara rağmen direnişe yeni bir boyut kazandırdı. Bu süreçte Kürt özgürlük mücadelesi hızla yaygınlaşırken, beraberinden yükselen en büyük dinamik kuşkusuz Kürt kadın hareketiydi. 1990 Newroz’una girildiğinde kadın mücadelesi açısından Newroz’un ne anlama geldiğine dair tarihi bir ana tanıklık ediyordu Amed surları. Dicle Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi öğrencisi olan Zekiye Alkan, baskı ve zulme karşı bedenini ateşe vermişti. Zekiye’nin Amed surlarında bu tarihi eylemini gerçekleştirirken son sözü “Newroz ateşi odunla değil, insan bedeni ile yakılır” olmuştu.
Zekiye’nin eylem için seçtiği tarih ve an bir politik çığır mahiyetindeydi. Zekiye’nin bu eylemi sonraki yıllarda kutlanan Newroz’ları oldukça etkiledi.
Kadifekale’de bir ateş
Kuzey Kürdistan illerinde Türk devletinin katliam ve saldırıları karşısında Kürt halkının serhildanlarla Newroz ateşini sahiplenme direnişleri devam ederken, ana toprağından kilometrelerce uzaklardan genç bir Kürt kadının zılgıt sesi yükseldi. Rahşan’ın özgürlük ateşiyle halaya duruşunun sesiydi bu.
Türk devletinin baskıları sonucu zorla Mêrdîn’deki köyünden çıkarılıp ailesi ile İzmir Kadifekale’ye göç eden Rahşan Demirel, gerçekleştirdiği eylem ile 92 Newroz’unun sembollerinden oldu. “Ben kendimi Newroz yapıyorum Kadifekale’de. Cizre, Mardin ve Nusaybin’in cevabını vermek zorundayız” diye bir not bırakan Rahşan, 21 Mart 1992 günü İzmir Kadifekale’de bedenini ateşten gömlek yaparak, bin yıllardır sönmeyen özgürlük ateşini bir kez daha yaktı.
Newrozlaşan bu bedenler, geçmişten beri direniş, birlik ve mücadele ruhu ile kutlanan Newroz’u, Kürtler açısından yok sayılmaya karşı var olma taleplerini dile getirdikleri bir bayrama dönüştürdü.
Newroz ve serhildan
1978 yılında kurulan PKK’nin 1984 yılında silahlı mücadeleyi başlatmasına paralel olarak yoğunlaşan halk hareketliliği, Newrozlarda daha da yükselerek Kürdistan’a özgü ve adına “serhildan”, yani “başkaldırı” denilen kitlesel eylemlere dönüştü.
Her yılın 21 Mart günü yakılan Newroz ateşleri, giderek Türkiye’nin tüm kentlerine yayılırken, kitlesel gösteriler de dalga dalga yayıldı.
1980’li yıllara kadar çok gündemde olmayan Newroz, 90’lara gelindiğinde “tehlikeli” bir gün olarak değerlendirilip Newroz kutlamaları yasaklanmaya başlandı. Devletin Newroz’u yasaklama tavrı, 1990 ve 91 yıllarında daha net bir şekilde ortaya çıktı. Doğanın uyanışı ve yeniden doğuşunu ifade eden “Bahar Bayramı” Newroz, bu yıllarda kanla tanıştı. Yapılan her kutlama devlet güçlerinin müdahalesiyle karşılaşıyor, yanan ateşler bölücülüğün ifadesi olarak algılanıyordu. Kürdistan kentlerinde zaman zaman özellikle gece ateşler yakılmasın diye kent merkezleri ve kırsal alanlarda tüm güvenlik güçleri seferber ediliyordu. Ancak tüm bu önlemler Newroz’un kutlanmasına engel olamıyordu. Newroz, halk tarafından daha fazla sahiplenilerek, kutsanan bir bayrama dönüşüyordu. Baskılar Newroz ateşini söndüremiyordu.
Dönüm noktası: 92 Newroz’u
1992 yılına gelindiğinde ise Newroz artık Kürtler için baskı ve inkarın kırılması bayramıydı. Bu yıl aynı zamanda Türkiye’de ciddi değişimlerin yaşandığı bir yıldı. Bir önceki yıl yapılan seçimlerle Meclis’e giren Kürt milletvekillerinin de etkisi ve hükümet ortağı SHP’nin girişimleri sonucu Başbakan Süleyman Demirel’in, 1992 Newroz’u öncesi yaptığı bir açıklama bir anda havayı değiştirdi.
Bu açıklamanın arka planı şuydu; Newroz’dan iki gün önce 19 Mart günü, Meclis Başkan Vekili ve SHP Diyarbakır Milletvekili Fehmi Işıklar başkanlığındaki HEP’li bazı milletvekilleri, Başbakan Demirel’i ziyaret etti, Newroz’da istenmeyen olayların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Demirel, bu görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada; “Newroz’u herkes serbestçe, hukuk kuralları içinde kalarak, provokasyona ve tahriklere kapılmadan, serbestçe kutlayacak…” dedi.
Demirel, Kürtlerin ulusal bayramı olarak gördüğü Newroz’un serbestçe kutlanabileceğini ilan etmişti. Bu açıklama geniş çevrelerce olumlu karşılanırken, PKK de halka Newroz’u kutlamak için alanları doldurma çağrısı yaptı. Her yıl Newroz’u silahların gölgesinde kutlayan Kürtler, ilk kez bir Newroz’u serbest kutlayacak olmanın sevincini yaşıyordu.
Demirel’in açıklaması ardından Halkın Emek Partisi il örgütleri, bayramı geniş alanlarda kutlamak için izin başvurularında bulundu. Bazı yerlerde kutlamalar için resmi izinler verilirken, bazı merkezlerde de yapılacak kutlamalara resmi olmasa da şifai izinler verildi. Newroz kutlamaları günlerce öncesinden başlamıştı ve kutlamanın 21 Mart günü doruğa çıkarılması için hazırlıklar yapılıyordu.
Şırnak Newrozu
Newroz, 21 Mart 1992 günü bazı merkezlerde büyük kitlelerin katılımıyla kutlandı ve halk Newroz alanlarına renkleri ile taleplerini taşıdı. Bu merkezlerden biri Batman’dı. 40 bini aşkın insan şehir stadına aktı. Büyük bir kutlama gerçekleştirildi.
Ancak “92 Newrozu”, Demirel’in açıklamalarının aksine, kanlı geçti. Şırnak, Cizre, Nusaybin ve Hakkari’de Newroz’u kutlamak isteyen on binlerce kişi, yaylım ateşine tutuldu. Bu merkezlerde onlarca kişi hayatını kaybetti.
Şırnak il merkezi ve çevre köylerde yaşayan binlerce kişi, 21 Mart günü Newroz’u kutlamak için yollara düşmüştü. Kutlamanın yapılacağı Cumhuriyet Meydanı’na girmeden durdurulan kalabalık gruplar didik didik arandı. Kadınların aramalara tepki göstermesi üzerine kalabalığın üzerine ateş açıldı. Şehrin ana meydanında başlayan yaylım ateşi, kısa sürede kentin tüm mahallelerine yayıldı. Cadde ve sokaklar kan gölüne dönmüş, her tarafta yaralı ve ölüler vardı.
Öğlene kadar süren bu olayların ardından Şırnak’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sokağa çıkma yasağı 22 Mart günü de devam ederken, bir sonraki gün güvenlik güçleri hoparlörlerden halka ‘teslim ol’ çağrısı yapıyordu.
24 Mart günü evinden gözaltına alınan Bişeng Anık isimli lise son sınıf öğrencisi ise gözaltında katledildi.
İnsan hakları kuruluşlarının raporlarına göre, 1992 yılı Şırnak Newroz’unda 38 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 120 kişi de yaralandı.
Tarihi Cizre Newroz’u
Aynı yıl Newroz’un kanlı geçtiği yerlerden biri de Şırnak’ın Cizre ilçesiydi. Cizre’de 21 Mart günü halk sabah saatlerinde kentin çeşitli yerlerinde kalabalık gruplar halinde toplandı. Newroz kutlamaları öncesinde, çatışmalarda hayatını kaybedenlerin olduğu mezarlığı ziyaret etmek isteyen halk, mezarlığa doğru yürüyüşe geçti. Bir grup gösterici mezarlığa girdi ancak, kalabalığın büyük kısmı mezarlığa çok az bir mesafe kala, panzerlerle önleri kesilerek durduruldu. Bunun üzerine halk oturma eylemine başladı.
Tüm girişimlere rağmen polis halkın geçişine izin vermezken, yürümek isteyen kalabalığın üzerine ateş açıldı. Bir anda ortalık kan gölüne dönerken, kitlenin dar bir sokağa sıkışmasından dolayı yaşanan izdihamda çok sayıda kişi yaralandı. Aynı saatlerde polis kentin tüm mahallerinde yapılan kutlamalara silahlarla saldırdı.
Cizre kutlamalarında, aralarında Sabah gazetesi muhabiri İzzet Kezer’in de bulunduğu 24 kişi yaşamını yitirirken, 60’tan fazla kişi de yaralandı.
Nusaybin…
Nusaybin halkı, 21 Mart günü Newroz’u sakin bir ortamda kutladı. Ancak Cizre ve Şırnak’ta yaşanan olayların duyulması üzerine halk 22 Mart günü, buralarda yaşananları protesto etmek amacıyla bir gösteri düzenledi. Abdulkadir Paşa Mahallesi civarındaki Alman Köprüsü üzerinde toplanan binlerce kişi, etraflarının panzerlerle çevrilmesi üzerine oturma eylemi başlattı. Kısa bir süre sonra da polis panzerleri halkın üzerine sürerek, oturma eylemi yapan kalabalığa ateş açtı.
Köprünün üstünde kuşatılan göstericilerin bir kısmı suya atlayarak kurtulmaya çalıştı. Ancak panzerler, sudan çıkmaya çalışan göstericileri de taradı.
Nusaybin’de yaşanan olaylarda ise 16 kişi hayatını kaybetti, 50’yi aşkın kişi yaralandı.
Batman ve Hakkari
Batman’ın Gercüş ilçesinde de 20 Mart akşamı Newroz’u kutlamak üzere ateş yakarak gösteri yapan bir gruba devlet güçleri ateş açtı. Bu olayda Nuri Soyvural ve Davut Soyvural adlı iki kişi hayatını kaybederken, 8 kişi de yaralandı.
Olayların yaşandığı bölgelerden biri de Hakkari’ydi. Hakkari’deki kutlamalara müdahale edilirken, burada da 5 kişi yaşamını yitirdi.
Kentler sessizliğe büründü
1992 yılında devletin müdahaleleri sonucu yaşanan olaylar, daha sonraki yıllarda Newroz kutlamalarına izin verilmemesinin de gerekçesi oldu. Devlet yetkilileri yaşanan olayların, PKK’lilerin kentlere saldırısı sonucu meydana geldiğini açıkladı. Tüm yayın organları Şırnak ve Cizre’de güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çatışma yaşandığını ve militanların kentlere saldırı düzenlediğini duyurdu. Ancak, olaylar sonrası bölgeye giden heyetler, yaptıkları incelemeler sonucunda bu söylemi kesin bir dille yalanladı.
1992’de yaşanan olayların ardından Şırnak ve ilçeleri sessizliğe büründü…
YARIN:
- 1992 yılı sonrası Newrozlar ve yaşanan gelişmeler
- 99 Newroz’u: Dünyanın gözü Kürtlerde
- 2000’li yıllar: Milyonlar alanlarda