Sanayi veTeknoloji Bakanı Varank, benzine yüzde 3 oranında etanol karıştırma zorunluluğunun 3 ay süreyle askıya alındığını açıkladı. Bu açıklama, tarımsal alanların amaç dışı kullanımı ve buna bağlı ortaya çıkan sorunları gündeme getirdi
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, artan dezenfektan ve kolonya ihtiyacının yerli üretim ile karşılaması için Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan (EPDK) talepte bulunduğunu belirtildi. EPDK, benzin türlerine etanol harmanlanmasına ilişkin yükümlülüklerin 13 Haziran’a kadar askıya alındığı Bakan Mustafa Varank tarafından duyuruldu. Varank, bu kararla benzine yüzde 3 oranında etanol karıştırma zorunluluğunun 3 aylığına kalktığını ifade ederek, biyoetanol üreten fabrikaların artık etil alkol üreteceğini söyledi. Koronavirüs salgını sırasında ne çok ihtiyaç duyulacak dezenfekte ürünlerinin gerekeceğinin bilinmesine karşın 3- 4 gündür hiçbir yerde kolonya dahi bulunamazken karaborsa piyasa oluşturulup fahiş fiyatlarla halka dayatıldı. Diğer yandan yaşananlar, tarımsal alanların enerji üretimlerine bağlanması, tarım arazilerinin enerji ve imar alanları olarak düzenlenmesi AKP iktidarının tarımsal üretimlere bakışını özetlerken, en temel ihtiyaçların bile ithalata bağlanmasının nedenlerinin tartışılması gerektiğini ortaya koydu.
Gıda güvenliği yok oluyor
Tükiye’de biyoyakıt üretimi amacıyla değişik tarımsal ürünler hammadde olarak kullanılmaktadır. Biyotanol üretiminde fermantasyon ve damıtma yöntemi için hammadde olan şeker bitkileri (şeker pancarı ve tatlı sorgum) ve nişastalı bitkiler (mısır, buğday, arpa, pirinç, patates) kullanılmaktadır. Yaşanan kuraklıklara bağlı olarak azalma gösteren tarım ürünleri arzı ve tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması gibi nedenlerle artan gıda fiyatları, tarımsal ürünlerin gıda-enerji amaçlı üretimi ve kullanımına yönelinmesi gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Tarımsal üretimin gıda amaçlı kullanımı göz ardı edilerek biyoyakıt üretiminin artırmaya çalışılması geleceğimizi tehdit eden bir özelliğe ulaşmıştır. Türkiye’de biyodizel ve biyoetanol üretiminde yaşanan gelişmeler her yıl gitgide daralan tarım arazileriyle birlikte değerlendirildiğinde ciddi bir problemle karşı karşıya olduğumuza işaret etmektedir.
Ayçiçeği biyodizele bağlanıyor
Bitkisel yağların; gıda, enerji ve kimyasal sektörlerde yoğun olarak kullanılan stratejik ürün olduğu iddia ediliyor. Son yıllarda bitkisel yağlar, gıda sektörü dışında biyodizel üretiminde kullanılmasıyla birlikte enerji sektörünün ham maddesi haline geldiği bilinmektedir. Ayçiçekte hibrit tohum kullanım oranı yüzde 100 seviyesine ulaşıldı ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü artık yüksek asitli (Oleik) ayçiçek yağına dönüş yapılmasını öneriyor. Bu önerinin nedeni olarak da artan biyodizel talebi gösteriliyor. Müdürlük, rafine ayçiçek yağı ihracat potansiyeli ve biyodizel sektöründen gelecek talepler de dikkate alınarak ayçiçeği üretiminin en az 3.4 milyon ton olması gerektiğini söylüyor. GAP bölgesinde üretim alanları için yağlı tohumların 1. sırada yer alması gerektiği vurgulanırken, yağlı tohumlarda lisanslı depoculuk sisteminin devreye sokulması ve borsaların etkin hale getirilmesi dile getiriliyor.
Enerji tarımı ve tohum
Geleneksel yağlı tohumların tamamı devlet eliyle şirketlere teslim edilip patentlenmesi sağlandıktan sonra hibrit (kısır) tohumların üretimde tek seçenek haline getirilmiş olması, çiftçiyi tohum tekellerinin işçisi yapmıştır. Ürettiği üründen artık tohumluk ayıramayan çiftçi her yıl tohum şirketine gidip o yıl gücünün yettiği kadar hibrit tohumu alıp tarım yapma gayretindedir. Ayçiçek yağının en çok üretildiği Trakya; petrol, kayagazı, doğalgaz ve sanayi alanlarına dönüşmüştür. Türkiye’nin yağ ihtiyacını tek başına karşılayabilecek kapasiteye sahip olan Trakya’da tarımdan vazgeçildiği ve GAP bölgesinin biyodizel üretimleri için adreslenirken, yağlı tohum üretiminde asıl hedefin enerji tarımı olduğu açıkça ifade edilmektedir. Türkiye’de 2019 yıl sonu itibariyle 2.7 milyon kayıtlı çiftçi sayısı 2.1 milyona düştüğü açıklandı. İşlenebilir tarım arazileri azalırken ortaya gıda sıkıntısı çıktı. En temel gıda ürünleri bile ithalata bağlanan Türkiye’de önceliğin gıda olmadığı iktidarın enerji politikalarına bakılınca görmek mümkün.
EKOLOJİ SERVİSİ