AKP iktidarı yeni bir kanun değişikliği yapmak istiyor. Adı, “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”. Bu kanun teklifinin içine sermaye için ne bulmuşsa koymuş. Torba kanunda yok, yok. Ne arasan var. Zeytinlikler, tarım arazileri, ormanlar, meralar, su sermayenin emrine amade ediliyor.
Temcit pilavı
Bilindiği üzere temcit pilavı, sahurda yenen pilavdır. Aynı zamanda bir olayın veya durumun “her sabah ısıtılarak yenen yemek gibi” tekrar tekrar gündeme getirilmesini eleştirmekte kullanılan bir deyiştir.
İşte tam da bu temcit pilavı gibi daha önce de bu tarz kanun ve yönetmelik değişiklikleri, farklı biçimlerde 10 kez ısıtılıp, ısıtılıp Meclis’in önüne konulmuştu. İlk olarak 2003 yılında Zeytincilik Yasası’nın değiştirmeyi gündem yaptı, daha çiçeği burnundayken AKP. Sonra sırasıyla 17 Ocak 2006, 15 Temmuz 2008, 3 Temmuz 2009, 21 Nisan 2010, 20 Şubat 2013, 16 Haziran 2014, 17 Mayıs 2017, 1 Mart 2022 ve 10 Aralık 2022 olmak üzere 10 kez zeytin sahaları ile ilgili yasa değişiklikleri için teşebbüste bulunmuştu taşıdı.
AKP’nin bu konudaki bazı girişimleri toplum baskısı, tarım ve ekoloji örgütlerinin mücadelesi sayesinde gerçekleşmedi. Bir kısmı yargı kararı ile engellendi. Ki yargı “kamu yararı asıl zeytinliklerde” dedi, o yönde karar verdi.
Kamu yararı asıl zeytinliklerde!
Kamu yararı asıl zeytinliklerde diyen yargı, yani Danıştay’dı! Hali hazırda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan teklifin aynısı daha önce 10 kez denenen girişimlerde yer almış, 2022 yılında iki defa gündeme getirilmişti. Enerji Bakanlığı, Madencilik Yönetmeliği’ne bir madde ekleyerek zeytin sahalarının madenciliğe açılmasının önünü açtı. Bu değişiklik 1 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlandı da.
Bunun üzerine söz konusu düzenleme yargıya taşındı. TEMA Vakfı, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK), Çiftçi Sendikaları, Ziraat Mühendisleri Odası gibi sivil toplum kuruluşları yönetmeliğin iptali için birlikte Danıştay’a başvurdu. Danıştay 8. Dairesi yürütmenin durdurulması kararını verdi.
Üst mahkeme de düzenlemeye “dur” dedi.
Danıştay 8.Dairesi’nin 20 Nisan 2022 tarihinde verdiği “yürütmenin durdurulması” kararını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Danıştay’ın en üst yargı organı olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na başvurarak temyiz etti. Kurul, bu itiraz üzerine, kararı 8. Daire’nin vermesinin yanlış olduğunu, asıl kararın Danıştay 10. Dairesi tarafından verilmesi gerektiğine hükmetti. Ayrıca 8. Daire tarafından verilen yürütmenin durdurulması kararını kaldırdı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 22 Haziran 2022’de iki dairenin oluşturacağı ortak bir kurulla bu davanın karara bağlanmasına hükmetti. İki dairenin oluşturduğu ortak kurul, 13 Eylül 2022 tarihli kararında bir kez daha yürütmenin durdurulması kararını verdi.
Danıştay, kararlarında yönetmelikle yasanın değiştirilemeyeceğini, bunun anayasaya aykırı olduğuna hükmetti. Bundan daha önemlisi Enerji Bakanlığı’nın enerji üretiminde “kamu yararı” olduğunu savunması üzerine, Danıştay, asıl kamu yararının zeytinliklerin korunması olduğunu, bu düzenlemenin “telafisi güç, imkânsız, zararlar doğuracağını” belirtti. Buna rağmen tekrar ısıtılıp Meclis’e taşındı.
Pilav ısıtılıp yeniden Meclis’in önüne kondu
Isıtılan yeni kanun teklifi “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlığını taşımaktadır. Bir torba kanundur. 11.maddesinde yer alan zeytin sahalarının madenciliğe açılmasına yer verilmekte ve şöyledir:
“Madde 11- 3213 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde ve ekli haritalar ile listeler eklenmiştir.
Geçici Madde 45- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ruhsat sahibi veya rödövansçı olan gerçek veya tüzel kişiler tarafından ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı veya fiili olarak üzerinde zeytinlik bulunan bu Kanuna ekli Harita ve Koordinat Listesi sınırları içinde alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, madencilik faaliyeti yürütülecek kısımdaki zeytin ağaçlarının maden sahalarının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik vermek suretiyle taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir.
Zeytin ağaçlarının taşınmasından kaynaklanan tüm masraf ve taleplerden madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumludur. Zeytin ağaçlarının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda ise ilgili sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için, iznin öncesinde aralarında biyolog ve ziraat mühendisinin de bulunduğu uzman kişilerden alman görüşler doğrultusunda Bakanlıkça belirlenecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek alan ile eşdeğer büyüklükte izin verilecek maden sahalarının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik verilmek suretiyle zeytin sahası tesis edilmesi zorunludur.
Bu fıkra kapsamında zeytinlik olarak kayıtlı alanlar veya fiili olarak üzerinde zeytinlik bulunan alanlarda madencilik faaliyeti yürütülen her yıl için, bu sahaların rehabilitasyon çalışmalarını temin etmek üzere ruhsat sahibinden işletme ruhsat bedeli kadar ayrıca tahsilat yapılır. Bu sahalar madencilik faaliyetlerinin öncesinde sahada bulunan zeytin ağacı sayısı ile aynı sayıda zeytin ağacı dikilerek rehabilite edilir. Zeytin ağaçlarının taşınması ile zeytin sahası tesis edilmesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.
Bu madde kapsamında, yeni tesis edilecek zeytin bahçeleri ile taşınacak zeytin ağaçları için Hazine taşınmazlarına ihtiyaç duyulması halinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca uygun görülenler, zeytinliği kamulaştırılan taşınmaz maliklerinden talep edenlere rayiç bedel üzerinden on yıl süreyle doğrudan kiraya verilebilir.” Zeytinlikler bu kadar basit biçimde ele alınır mı? Sayısı 190 milyonu aşmış zeytinler bu toprakların giysisidir. Yetiştirenleri için yurttur, yurtluktur.
Zeytin ağacı
Ölümsüzdür derler, zeytin ağacı için. Üç bin yıl yaşayan zeytin ağaçlarının doğada hala yaşadığı söylenmektedir. Tüm ağaçların bilgesidir zeytin ağaçları; görmüştür, geçirmiştir, görecektir…
Zeytin dalı bugün bile barışın simgesidir. Yeri geldiğinde insanlar ve ülkeler barış için, birbirlerine “zeytin dalı uzattıklarını” söylerler. Ancak şirketler zeytin ağaçlarını öldürmekte, katlettirmekte bir beis görmezler. Romalılar ise, zeytini başlarına taç yapmışlardır.
Birçok yerde köylüler hasada gittikleri zeytinliklerinde hasat öncesi “Ürünümüz bol, ağacımız ölümsüz olsun. Her daim” derler. Ekmek tekneleri olan zeytine saygı duyarlar, zeytinliklerini sahiplenirler.
Çıkarılacak torba yasa ile taşınması veya kesilmesi düşünülen zeytinlikler tek yıllık ve çok yıllık bitkiler değil asırlık bitkilerdir.
Zeytinlikler kurulur, yani tesis edilir, üstelik onlar canlı tesislerdir. Taşımak veya kesmek canlı tesisi ne tahrip etmektir ne de insan eliyle yapılan/yapılacak bir afettir. Zeytin ağaçlarının taşınması ve kesilmesi toprakları üryan bırakmak, içinde yaşayan canlıları yurtsuz kılmak, zeytin yetiştiricisini kazancından, geçiminden edecek “zulümdür!”
Taşınacak zeytin bir canlıdır. Taşınmak üzere sökülen zeytini tutturmak ve tekrar meyveye yatırmak apayrı bir uğraştır. Zaman ister, üretici için zaman kaybıdır. Zeytinlik sahibini geçinemez durma sürüklemektir. Muhannete muhtaç etmektir. Zeytinlikler yaklaşık 750 bin ailenin geçim kaynağı, işlenen tarım alanların yüzde 3.5’inin giysisi, doğrudan ve dolaylı 10 milyon insanın geçimini sağlamaktadır. Zeytin yetiştiren bölgeler Meclis’e 176 adet milletvekili gönderen bir coğrafyadır. Bu vekiller yarın bölgelerine gidecek, nutuk atıp oy isteyecekler. Hangi yüzle…
2021 yılı TÜİK verilerine göre zeytin ağacı sayımız 190 milyon adede dayanmıştır. Şimdilerde daha da artmıştır bile. Bu varlıklar yaz kış yeşil olan bir dokudur. Ülke için varlıktır, güzelliktir. İklim krizini azaltır. Bu yararları itibarıyla 10 milyon insanın değil bütün bir ülkenin ortak varlığıdır. Üç buçuk, “şirket olamamış şirket” için feda edilemeyecek, pahası para ile ölçülemeyecek değerdedir zeytinlikler.
Ormanlar
Ormanlar biyoçeşitliliktir. Türlü canlının barınağı, ekolojinin tutkalıdır. Küresel iklim krizini derinleştirmeyen karbon yutaklarıdırlar. Ülkenin albenisidir. Ormanların sağladığı oksijen tüm canlıların yaşam kalitesini devamlılığıdır. Doğal yaşamın barınaklarıdır.
Tarım
Tarımsal üretim sonucu elde ilen ürünler insanların karnını doyurur, sırtını giydirir. Öyle “üç buçuk” şirketin kâr histerisine feda edilecek bir sektör değildir. Milyonlarca insan ondan geçimini sağlar. O tarlalarda, bahçelerde sadece ürün değil bir çocuk okutmanın, düğün dernek kurmanın, bir borcu ödemenin, bayramlarda alınacak yeni giysilerin umudu vardır. Bu umutlarını gerçekleştirmek için çiftçi güneşin alnında, rüzgârın kavurduğu teninde, tozun toprağın içinde üreterek geçirir ömrünü. Toprağına, zeytinliğine el koymak onu yaşamsız bırakmakla eşdeğerdir. Köylülere, üretenlere kıymayın efendiler.
Kamu yararı kılıfına büründürerek toprağını, ekmek teknesini elinden alarak her yıl öbür yıla ertelediği umudunu elinden alıp şirketlere vermeyin. Üretenleri, bir avuç talancıya yedirmeyin…
Meralar
Meralar, ottan sağlıklı süt ve et yapma yerleridir. Marifetidir meralar. Bedava yem varlıklarıdır. Cumhuriyet kurulduğundan 40 milyon hektar olan, günümüzde talan ile 10 milyon hektara düşürdüğümüz şimdi de bu torba yasa ile bitirmeyelim.
Özcesi, tarım, ormanlar, meralar, zeytinlikler, sular yaşamdır. Canlı yaşamının dolayısıyla bir memleketin kolonlarıdır. Memleketin kolonları ile oynamaktan vazgeçin. Ormanlar, zeytinlikler, tarım, su ve meralar yaşamın ve memleketin fabrika ayarlarıdır, bozmayalım.
Daha önce yasa değişikliği 7’nci kez Meclis’te geçmediği dönemde AKP “gerekirse 17 kez Meclis’e getireceğiz” demişlerdi. Şimdi 11 kez Meclis’te. Yaşamla ve memleket yararı ile inatlaşma olmaz. Bir nevi “kan davasına” döndürmeyelim. Üç beş şirket için değil 90 milyonun yararı için, bu karşılıksız sevdadan vazgeçelim.
Ne yapalım?
İspanya’nın dekara ortalama 370 kg, İtalya’nın 260 kg, Yunanistan’ın 210 kilogram ve dünya ortalaması 215 kilogram olan zeytinin Türkiye’de, neden dekar başına 200 kilogram civarında verim alıyoruz, ona bakalım, verimliliği nasıl artıracağımızın yollarını araştıralım ve bulalım. Gerekiyorsa onun için yasa çıkaralım. Bu torba yasanın ağzını sıkıca bağlayıp, bir daha gündeme getirmeyecek biçimde zihnimizden çıkaralım. Rafa kaldıralım. Hatta bir daha bulunmayacak, gündem olmayacak şekilde imha edelim. İspanya ile İtalya ağaç başına 45-50 kg verim alıyorken biz niye 15-20 kg alıyoruz, buna çözüm üretelim.
Kalan bir avuç meramızı gözümüz gibi korumakla kalmayalım, ıslah edip daha verimli hale getirelim. Ormanlarımızı yangınlara karşı koruyalım. Ölçeğini artıralım, büyütelim. Memleketin albenisine, yaşamın kalitesine kalite katalım. Toprağımızı, suyumuzu zehirlemeyelim.
Tarımımızı, tarımcımızı destekleyelim. Onlar mutlu olsun, biz sağlıklı besinlerle beslenelim.
Gelin yaşamın ve üzerinde yaşadığımız memleketin fabrika ayarlarını daha fazla kurcalayıp, oynamayalım. Geri dönüşü olmayan yola girmeyelim. Bu memleket bizim, hepimizin. Sermayenin değil, sermayenin memleketi olmaz! Laf olsun sermayenin torbası dolsun diye yasa çıkarmayalım.