Ekonomi Gündemi
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, tarım arazileri 2002’de 26 milyon 579 bin hektar olan tarım arazisi 2018’de 23 milyon hektara kadar düştü. Tarım alanları 15 senede yüzde 12 azaldı. İzlenen politikalar. Son iki senede bu daha da arttı.
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, 2017’de yaptığı açıklamada, Antalya’nın her geçen yıl tarım topraklarını kaybettiğini söyledi. Kentte 2000’li yılların başında her 100 dekar alanın 20 dekarını tarım alanı oluştururken, bugün bu rakamın 18 dekara kadar gerilediğine dikkati çeken Çandır, her nefes alışımızda 10 metrekare tarım alanımız inşaat ve kentleşmeye kurban edilmiştir. Bu ifadeler sadece Antalya değil Türkiye genelinde geçerli. Adana, Çankırı için de. Çankırı yol güzergahından geçerken, sadece Çerkeş ve Atkaracalar ilçelerine bakın, tarım arazilerinin tam orasına kurulmuş. En verimli araziler her geçen gün inşaatların lehine azalıyor. Bunun bir nedeni de karayollarının yol açtığı sonuçlar. Yol kenarlarına yerleşim sonuçta tarım arazilerini vurmaktadır.
Türk-İş ve Memur-Sen ne yapacak?
Kamuda çalışan 200 bin işçiyi ilgilendiren Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) görüşmelerinde Türk-İş, 19 Haziran’da “kamu işçilerine seyyanen brüt 300 lira zam, ilk altı ay yüzde 15, iki, üç ve dördüncü altı aylar enflasyon 3 puan refah payı” talep etti. Hükümet ise “3 bin 500’ün altında ücret alanlara seyyanen 60 TL ve ilk 6 ay yüzde 5, ikinci 6 ay yüzde 4 zam ve enflasyon artışı” ile yanıt verdi.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, “Kabul edilir, müzakere edilir bir tarafı yok” cevabını verdi. Bir açıklama da Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’dan geldi. Ağustosta kamu emekçileri ile hükümet arasındaki TİS görüşmelerinde en büyük konfederasyonu temsilen masaya oturacak olan Yalçın, “Türk-İş’in bu anlamdaki açıklamasını da özenle takip ettim. Onların teklife sıcak yaklaşmadığını, yaklaşmaması gerektiğini, bu rakamın düşük olduğunu biz de düşünüyoruz” dedi. Memur-Sen hükümete en yakın konfederasyon. 31 Mart seçimleri sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genel kuruluna katılıp konuşma yaptığı ve açıktan destek verdiği sendika… Türk-İş’in de hükümetin çok da sözünden çıkan bir yapı olmadığı biliniyor. Hükümetin ekonomide bu kadar sıkıştığı bir dönemde Memur-Sen ve Türk-İş bir direniş gösterebilir mi? Çok zor. Kaldı ki, grev yasağı var ve iş Yüksek Hakem Kurulu’nda neticelenecek. Nasıl mı? Aynen TÜPRAŞ’taki gibi. İşverenin istediği oldu. 3 yıl geçerli olmak üzere; ilk 6 ay için yüzde 6, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı aylar için ise yüzde 5 oranında ücret artışı yapılmasına karar verildi. Kayıtlı işsiz sayısının rekor bir rakama 4 milyon 417 bine ulaştığı bir süreçte iki konfederasyonun ne yapacağı merak konusu…
Başkanlık sistemi: Başkana göre kural!
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın görevden alınmasıyla, bir süredir ekonomi çevrelerindeki beklenti de doğrulanmış oldu. Bu kararla “MB bağımsızdır” söylemleri de geçerliliğini yitirmiş oldu. Son dönemde hükümetin baskısı nedeniyle MB’nin “Arka kapılı dalgalanan kur rejimi” denilen operasyonlara giriştiği yazılıp çizildi. “Arka kapı operasyonu”, Merkez Bankası’nın kura müdahale etmeyen bir duruş sergilediği, ama arka kapıdan kamu kuruluşu ya da kamu bankalarına döviz verip onlara sattırarak müdahale ettiği kur rejimine verilen ad oluyor. Keza benzer bir durum swap işlemlerinde de yaşanmıştı. MB, bir süredir hem serbest piyasa ekonomisinin, hem de hükümetin baskılanması karşısında zikzaklar çizmek zorunda kalmıştı. MB’ye müdahale, hükümetin zor durumda olması kadar yeni dönemin de bir işareti. ABD Başkanı Trump’un “FED başkanını görevden alabilirim” sözlerini hatırlayalım. Bir nevi imparatorluk dönemine geri dönüş. Her şey başkanın yetkisinde. ABD böyle, Rusya böyle, Çin böyle. Genelde, dünyada son dönemlerde AB dışında genel olarak böyle bir eğilim var. Birçok ülkeyi burjuva demokrasisinden dahi uzaklaşan, bir döneme evrilme var. Başkanlık sistemine geçişin amacı da bu. Kural yok. Ancak kuralsızlık da başka bir krize yol açıyor. Yaşanan krizde bu kuralsızlığın da önemli etkisi var.