• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Özlem Gümüştaş

Tecridi kıracağız!

21 Aralık 2022 Çarşamba - 00:00
Kategori: Özlem Gümüştaş, Yazarlar
Tecridi kıracağız!

19-22 Aralık hapishaneler katliamının 22. yılındayız. 22 yıl önce Türkiye tarihinin en büyük hapishaneler katliamı; adına ‘Hayata Dönüş’ dedikleri bir askeri saldırıyla, kimyasal gaz ve silahlar dâhil her türlü savaş silahı kullanılarak yapıldı. 20 hapishanede eş zamanlı olarak yapılan katliam saldırısında, 28 tutsak katledildi, yüzlerce devrimci tutsak yaralandı. Bayrampaşa Hapishanesi’nde kadın devrimci tutsaklar kimyasal silahla diri diri yakıldı. F Tipi tecrit hapishanelerinin kapıları böyle açıldı.

19-22 Aralık katliamı tek başına bir hapishaneler operasyonu/sorunu değildir. Faşist diktatörlüğün siyasi, iktisadi krizden çıkış planının, yeniden yapılandırma konseptinin özel bir uygulamasıdır. Kürt ulusal kurtuluş hareketinin gelişimi, devrimci hareketin ulaştığı kitlesel ve nitelik düzey, canlanan kitle hareketinin faşist rejimin yönetememe krizini derinleştiren etkisi, devrimci-yurtsever hareketin ezilmesini, mücadeleci tüm güçlerin zor yoluyla tasfiye edilmesini dayatıyordu. 28 Şubat darbesiyle politik İslam’ın tasfiyesiyle başlayan yeniden yapılanma süreci, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın tutsak edilerek, Kürt ulusal demokratik hareketine stratejik bir darbe vurulmasıyla sürdü. Faşist rejim topyekûn savaş konseptinin diğer hedefi ise devrimci hareketti ve en esaslı darbe hapishaneler üzerinden vuruldu.

Tutsaklar katliam saldırısına bedenlerini barikat yaparak direndiler. Teslim olmadılar, boyun eğmediler. F tipi tecrit hapishanelerine geçiş kanla, katliamla yapılırken; mücadelemizin hapishaneler kesiti direnişle, ölümsüzleşen tutsakların bıraktığı teslim olmama geleneğiyle mühürlendi.

Katliamın 22. yılında faşizmin hapishanelerdeki terörü, ideolojik-siyasi tasfiyeciliği egemenleştirme ve örgütsüzleştirme saldırıları yoğunlaştı ve yeni boyutlar aldı. İnfaz yakma saldırısıyla tahliyeler engelleniyor, sürgün sevkler durmuyor. Kitap, dergi, gazete yasaklamaları ve yayın sınırlamasıyla; sohbet, görüş ve mektup hakkının keyfi disiplin cezalarıyla, arkadaş görüşü hakkının güvenlik soruşturmaları ile gasp edilmesiyle tecrit koyulaştırılıyor.

Hapishane girişinde çıplak arama, sayım veya hücre araması sırasındaki linç girişimleri, süngerli hücre, cinsel taciz, tehdit ve hakaretler, polis/MİT sorgusuna götürmelerle işkence çarkı dönüyor. Ağır hasta tutsaklar faşizmin mevcut hukukunu dahi hiçe sayan kayıtsızlık ve ATK marifetiyle ölüme itiliyor. En basit tedavi olma hakkı ise kelepçeli muayene veya ağız içi arama dayatmalarıyla imkansızlaştırılıyor.

İmralı hapishanesinde faşist tecridin en ağırı, en keyfisi uygulanıyor. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın dünyayla bağlantısı tümden koparılmış durumda.

Hapishane müdüründen gardiyanına, hapishane savcısından infaz hâkimine, ceza infaz yasasından, bakanına değin siyasi iktidarın aynası halindeki bu faşist tecrit, baskı ve işkence rejimi, emekçilerin, halklarımızın isyanını bastırmak, mücadelemizi zincire vurmak için. Faşist Saray rejiminin beka sorununu çözmek için devlet terörünü artırmaktan, alfabede nerdeyse harf bırakmayacak biçimde yeni hapishaneler açmaktan, tecridi katmerleştirmekten başka çaresi yok. Sayısız devrimci ve yurtseverin, HDP’nin binlerce üyesi ve yöneticisinin, gazetecilerin, eylemlere katılan, tweet atanların yolu hapishanelerde kesişiyor. Ve hapishaneler siyasi mücadelemizin dolaysız bir sahası, faşist şeflik rejimine karşı antifaşist mücadelenin temel bir kulvarını oluşturuyor.

“İçeri”de mücadele sürüyor. Devrimci, yurtsever tutsaklar bütün bu koşullara boyun eğmeden, direnmeye, üretmeye, yaşamın içinde olmaya devam ediyor. Garibe gibi, Vedat gibi onuru ölümden üstün tutarak haykırıyor. Hapishane hücrelerini mesken eyleyenler faşist rejimin “Silivri soğuğu” tehdidini parçalıyor.

Peki “dışarı”da?

Ne yazık ki olması gerekenin tam tersi biçimde bu gündemle bağlı görevler karşısında ayrı ayrı kulvarlardan, tekil eylemler yapma durumunu aşabilmiş değiliz ve bunun ağır sonuçları yaşanıyor. Tutsak yakınları gözaltı saldırısına direne direne sürdürdükleri adalet nöbetlerine son verdiler. Geçtiğimiz günlerde TAYAD’lılar tutuklandı. Tutsakların sesi olmak isteyenlerin sesi de boğulmak isteniyor. Bu mücadele tutsak yakınları ve kurumlarının, insan hakları örgütlerinin üzerine bırakılamayacak kadar kapsamlı. Bu nedenle tecride karşı mücadele bir kampanya biçiminde örgütlenmeli, ortak platformlarla genişletilmelidir.

Siyasi parti ve örgütlerin, sendikalar ve meslek odalarının, demokratik kitle örgütlerinin, sanatçılar ve aydınların; hasta tutsakların serbest bırakılması; yayın yasağı-sınırlaması ve görüşçü engeli gibi tüm hak gasplarının kaldırılması; yeni infaz uygulamasının iptali; sürgün sevklerin durdurulması; İmralı hapishanesinde Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit terörünün son bulması, avukatları ve ailesiyle görüşmesinin sağlanması için bir araya gelmesi, ortak bir platform oluşturarak, birleşik mücadeleyi yükseltmesi günün en hayati görevlerinden.

Katliam ve direniş tarihi olan 19-22 Aralık kesitinde, daha dün tecride karşı Kadıköy sokaklarını dolduranların militan direnişinde bu çağrıyı yükseltiyor, tutsaklarımıza mücadeleyi büyütme sözü veriyoruz. Şimdi; mahallerde, işçi havzalarında, kampüslerde, kent merkezlerinde, ATK önlerinde eylemlerimizi yaygınlaştıralım. Yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla, açlık grevleriyle, duvar yazısıyla, pankartla elde hangi imkan-araç varsa onunla tutsakların sesini büyütelim. Mektup arkadaşlığımızla, hapishane önlerinde sergileyeceğimiz sahiplenme tavrıyla hapishane duvarlarını aşalım, tutsak yakınlarıyla dayanışmamızı geliştirelim.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Geldiğimiz dönemeçte tarım siyaseti 

Sonraki Haber

Devrim mümkün ve günceldir

Sonraki Haber
Devrim mümkün ve günceldir

Devrim mümkün ve günceldir

SON HABERLER

Zulme Karşı Direnmek

Kaos aralığı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Daralan zaman, büyüyen tehlike

Daralan zaman, büyüyen tehlike

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Kürdistan’da eko kırım var!

Kürdistan’da eko kırım var!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Barış elçisi yazıma ilham kaynağı

Barış elçisi yazıma ilham kaynağı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Muhalefet mi dediniz?

Darbe sürüyor!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Özgürlüğün toplumsal anlamı

Özgürlüğün toplumsal anlamı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Özerk manzaralar: Yol filminde dağlar

Salgado’nun Vizörü: Toprağın Tuzu

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır