HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 8’i çocuk 10 sivilin yaşamını yitirdiği Til Rifat saldırısının, Kürtleri yerinden etme stratejisiyle yapılan bir katliam olduğunu vurguladı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Til Rifat saldırısı, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit, ulusal birlik ve gündemde öne çıkan gündemleri Mezopotamya Ajansı’ndan Adnan Bilen ve Cemil Uğur’a değerlendirdi.
Til Rifat’taki, çoğunluğu çocukların olduğu 10’u aşkın kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıyı kınayan Temelli, yansıyan görüntülerin katlanabilir görüntüler olmadığını söyledi. Yaşanan bu katliamlara Efrîn işgalinden beridir aşina olduklarını belirten Temelli, “Bu katliamları ÖSO dediğimiz İŞİD artığı bir çetenin işidir. Bunlar sürekli katliam yapıyorlar. Zaten İŞİD dediğimiz bu güruh, bu çete böyle katliamlar yaparak büyüdü ve bu hale geldi. Hala dünya ve Ortadoğu açısından İŞİD büyük bir tehlikedir. Kimse İŞİD bitmiştir gözüyle bakmasın. Til Rifat’ta olanlar bir katliam aklı ve stratejisidir. Yani bu katliamlar üzerinden bölgenin Kürtsüzleştirilmesi, bölgenin dizayn edilmesi söz konusudur. Yani tesadüfen, anlık ya da bir grubun kendi inisiyatifiyle yaptığı bir şey değildir. Çok uzun zamandır o bölgede bir katliam stratejisi yürütülüyor. Bütün dünya kamuoyunun bu konuya ciddi bir duyarlılık göstermesi gerekiyor. Uluslararası güçler eğer bir güçseler o zaman Ortadoğu, dünya ve Suriye’yi bu beladan kurtarmaları gerekiyor. Türkiye’nin Suriye’de yaratmış olduğu bu savaş, onu tüm bu meselelerde çok büyük bir sorumluluğa işaret ediyor. Türkiye hiçbir bahanenin arkasına sığınamaz” dedi.
‘Ne içte ne dışta iktidarın bir çözümü yok’
Türkiye’nin artık bu çete artıklarıyla birlikte yürüme stratejilerini terk etmesi gerektiğini ifade eden Temelli, “Ben Türkiye’nin bu konuda akıllıca davranacağından umutsuzum. Çünkü Türkiye’nin ne dış politikası ne de iç politikası yok. Bu iktidarın artık çözüm üretebilecek bir gücü de yok. Tam tersi sorunlardan beslenen bir iktidar var karşımızda” ifadelerini kullandı. Temelli, İktidarın ısrarla Kürt meselesini görmek istemediğini ve bu sorunun ne denli büyük olduğunu görmek istemeyen bir pozisyonda olduğunu belirtti. Türkiye’de savaş karşıtı bir mücadele yükseldiği takdirde Suriye’de kalıcı siyasi bir çözümün yolu açılabileceğini ifade eden Temelli, “Çıkış yolu bu iktidardan kurtulmaktır. Eğer bundan kurtulamazsak bu iktidar bölgeyi yakacaktır. Katliamdan sonra ‘bu çocuklar bizden mi değil mi?’ gibi şeyleri söyleyen bir zihniyetten ve vicdansızlıktan bir şey beklememek gerekiyor” dedi.
‘Türkiye kamuoyu tecrit konusunda inisiyatif olması gerekiyor’
PKK Lideri Öcalan’a uygulanan tecride değinen Temelli, tecrit uygulamasının hukuk devletinin çöküşü anlamına geldiğine vurgu yaptı. Temelli, “Tecrit Kürt halkı ile Öcalan arasında bir mesele değildir. Tecrit uygulaması bir hukuk devletinin çöküşüdür. Tecrit bir hukukun yerine başka bir hukuku ikame etmektir. Bu kadar insan hakkı ihlalini fütursuzca yapabiliyorsanız işte o tecrittir. Tecrit bugün herkese uygulanıyor. Tecrit, fikren ve bedenen insanları bir anlayışın içerisinde tutuyor. Tecrit, Öcalan’ın bedeninde vücut bulan ama genel olarak tüm ülkeyi çepeçevreleyen bir şeydir. Tecrit bitmeli ve kırılmalıdır. Türkiye kamuoyunun bu konuda inisiyatif olması gerekiyor. Bir hukuka sahip çıkmak için herkesin bu konuda inisiyatif alması gerekiyor. Türkiye’deki tüm hukukçu, meslek örgütü ve sendikaların bu konuda konuşmaları lazım. Ülkenin en büyük sorununun çözümü konunun muhatabıyla konuşarak ancak çözülür. Ama konunun muhatabına tecrit uygulanırsa kiminle nasıl konuşacaksınız? Bu nedenle bu tecrit kırılmalıdır” diye konuştu.
‘Tabandan gelen bu talebe siyaset kayıtsız kalmamalıdır’
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırıları sonrası gündeme bir kez daha gelen ulusal birlik konusuna değinen Temelli, “Bu bölgede 45 milyon Kürt yaşıyor. Her bir bölgenin ayrı ama bir de ortak sorunları var. Hepsinin birbiriyle ilişkiye geçecek bir mekanizma üretmeleri gerekiyor. Bu kopukluk giderilmesi gerekiyor. Her parçada mücadele büyük bir önem taşıyor. Bu parçalarda var olan mücadeleler birbirlerinden beslemelidir. Tarih önemli bir fırsat sunuyor. Tarihin çağırdığı şeye kayıtsız kalırsanız tarih sizi tasfiye eder. Tabandan gelen bu talebe siyaset kayıtsız kalmamalıdır” ifadesinde bulundu.
CPT’ye çağrı
Cezaevinde bulunan HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın duruma dikkat çeken Temelli, “Ambulans doktoru bakıp risk olmadığını söylüyor. Bir ambulans doktorunun bunu dememesi gerekiyor çünkü kendi mesleki etiğine de uygun değil. Ne olursa olsun bu durumda acilen müdahale edilmesi gerekiyordu. Bu kabul edilemez. Haberin bize geç gelmesini de kabul etmiyoruz. Cezaevlerinde yaşam hakkına duyarlılık yok. Demirtaş’a bu reva görülüyorsa siz diğer tutuklu ve hükümlüleri düşünün. İçerde neler oluyor düşünün. Cezaevlerinin durumu budur. CPT’yi bu konuda cezaevlerindeki meseleleri değerlendirmesi için göreve davet ediyoruz” dedi.
‘Çözüm üretmemiz gerekiyor’
Kayyum atamalarını ve HDP’li belediyelere yönelik haciz uygulamalarını değerlendiren Temelli, kayyumun bir şiddet olduğunu söyledi. Tecrit hukukunun kayyum hukukuyla hayat bulduğunu belirten Temelli, “Belediyelerin önündeki beton bariyerlere bakın bunu göreceksiniz. O bir korku duvarıdır. Türkiye’nin hiçbir yerinde beton bariyerlerle kendisini kamufle eden bir belediye var mı? Ele geçirdiklerinde talan ele geçirmediklerinde de SGK ve vergi borcu hareketsiz bırakıyorlar. Bu faşizmin başka bir yolu. Belediyelerimizin bu anlayışa karşı mücadele etmesi gerekiyor. Bu iktidardan kurtulmadan lokal bir meseleyi çözülmez. Belediyelerimize sahip çıkacağız. Mahallelere giderek hem kendimizi hem halkı örgütleyeceğiz. Bu sorunları çözmek aynı zamanda iktidara karşı direnmektir. Biz bu konformist akıldan kendimizi kurtarmalıyız. Belediyemizi çalışamaz hale getirmişlerse biz başka bir hayatı örgütlemeliyiz. Eğer bir mahalleye hizmet gitmiyorsa bizim çözüm üretmemiz gerekiyor” dedi.
‘Kaz Dağları’na bakın iktidarın ne olduğunu anlarsanız’
Son olarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın termik santrallere filtre takılmasını erteleyen düzenlemeyi veto edişine de değinen Temelli, “Sosyal psikolojiye yönelik bir PR yapıyorlar. Toplumun iktidara karşı olan öfkesini zaman zaman böyle yöntemlerle yatıştıran teknikler vardır. Bunlar onu becerebilecek kabiliyette değildir. Ortaya çıkan şey rezalettir. Bu iktidarın doğayı nasıl talan ettiğini biliyoruz. Kaz Dağları’na bakın iktidarın ne olduğunu anlarsanız. Tüm halkı zehirlediler. Her şeyi talan ettiler. İnsanların geleceğini çaldılar. Türkiye en büyük tahribatı yaratan ülkelerin başında yer alıyorlar. Komik duruma düştüler. Yurdunu seven bu kötülüğü yapar mı? Siz icazet almadan mı geçirdiniz? Kötü bir reklamcılığın yansımasıdır. Hatta iddia ediyorum o filtrelerin bedelini de bu halkın sırtından çıkaracak bir kredi yöntemini mutlaka bulacaklar.”