İş kazalarıyla sık sık gündeme gelen Tuzla tersanelerinde, ağır ve kötü çalışma koşulları birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. İşçiler, işsizliğin çok olmasını da fırsat bilen işverenlerin kötü koşullarda az maaşla kendilerini çalıştırdığına dikkat çekiyorlar. Geçirdiği kaza sonucu uzun süre tedavi gören İbrahim Kızıltoprak, “Benim için tersane demek iş kazası demek” diyerek durumu özetliyor.
Türkiye’nin en büyük tersanelerinin kurulu olduğu İstanbul’un Tuzla ilçesindeki tersaneler bölgesi bir yandan iş kazaları diğer yandan ağır ve kötü çalışma koşullarıyla gündeme gelmeye devam ediyor. Tuzla Sanayi Bölgesi’nde kurulu gemi tersanelerinden işçiler, her gün gürültülü çalışma ortamı, kimyasal kokular, kapalı çalışma ortamının yanı sıra toz ve kirli bir ortama maruz kalıyor. Bu ağır çalışma koşulları iş kazalarına davetiye çıkarırken bir yandan da meslek hastalıklarına neden oluyor. Tersane işçileri, iş koşullarını, işçi ücretlerini ve yaşam koşullarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
Emeklerinin karşılığını alamadığını ifade eden tersane işçisi Erhan Duman, “Hakkımızı aramaya gittiğimizde ‘işine geliyorsa çalış’ diyorlar. Kimi tersanede Asgari Geçim İndirimi (AGİ) yatırılmıyor. İşveren AGİ’yi cebinden de ödemiyor. Bu duruma karşı çıktığımızda ise baş gösteren oluyorsun. İşten çıkarılıyorsun, ‘sus, sesini çıkarma, çalış’ diyorlar” diye belirtti.
‘Maaşlar düzenli yatmıyor’
İşçilerin adalet istediğini dile getiren Duman, “Ortada bir işsizlik sorunu var. İnsanlar bir iş buldu mu dişi tırnağıyla sarılıyor. İşime sahip çıkayım, çoluğum çocuğum var, kira, fatura var. Mecburen işçi sesini çıkaramıyor. 30 gün zor şartlarda çalışmamıza rağmen maaşlarımız gününde yatırılmıyor. Bazen bir ay ya da daha uzun süre sonra ancak maaşlarımız ödeniyor” diye konuştu.
‘Maske bile kalitesiz’
İşçi sağlığına hiç önem verilmediğini ifade eden Duman, “Koruma maskesi istiyoruz dördüncü sınıf maske alınıyor. Bu durum ağır çalışma koşullarına, meslek hastalıklarına ve iş kazalarına sebep oluyor. Beni çalışırken görseniz tanıyamazsınız, sanki maden ocağında çalışıyorum. Üstüm başım yağ, kir içinde. Daha sonra hastalık kapıyor. 20 tersanenin içinde işçinin sağlığını düşünen beş tane tersane bulamazsınız” dedi.
Çalışma koşulları kötü
2012 yılında tersanede çalışmaya başladığını anlatan bir başka tersane işçisi İbrahim Kızıltoprak da, çaresiz ve işsiz kalınca tersanede çalışmak zorunda kaldığını dile getirdi. Kızıltoprak, “Tersane en ağır işlerin yapıldığı yerlerdir. Bazı günler hiçbir iş yapmadan sadece tersane ortamında bulunuyor olmak bile yoruyor insanı. Çünkü gürültülü ortam, kirli çalışma, toz, kimyasallar ve kokular. Çalışma koşulları iyileştirildiği düşünülen fakat en az iyileştirilen alandır tersane” diye belirtti. Tersane ve kazanın kendisi için eşanlamlı kelimeler olduğunu vurgulayan Kızıltoprak “Ben geminin bordosunu boyarken sabaha karşı 03.00’te vinç operatörünün hatası sonucu yere düştüm ve köprücük kemiğim 5 santimetre yerinden çıktı. Hastaneye gittim ve ameliyat edildim. Doktor 3 gün sonra ‘çalışabilir’ raporu verdi ama 2 ay sonra kolumdaki bandajı çıkartabildim” dedi.
Girişte istifa dilekçesi
İşten çıkarmalara da değinen Kızıltoprak, sözlerini şöyle tamamladı: “Tersanede işvereni koruma üzerine kurulu bir düzen olduğu için bu tamamen işverenin isteğine bağlı kalıyor. Taşeron işçilerde sen işe başlamadan özlük dosyasında istifa dilekçesi imzalanıyor. İşte yeterince performans verilmeyince, şirket zarar edince, işte tartışma durumunda, iş kazasına sebebiyet verince ya da işverenin dediğini yapmayınca işten atılmalar oluyor.”
İSTANBUL/MA