Kadınlar, Kürtler, farklılıklar varoluş mücadelesi veriyor. Kürtler kendi yağında kavrularak ret ve inkâra karşı uyanışıyla, dirilişiyle, özgürlüğüyle ve en son “Barış ve Demokratik Toplum” fikriyatıyla düşe kalka bugünlere geldi.
Bunun için gün yüzü görmemiş işkence, yıkım ve zulümlerden geçti. Hep ayrı yasalarla yönetildi; İstiklal mahkemeleri, Dersim Kanunu, sıkıyönetim, yargısız infaz, zorla yerinden edilme, taciz, tecavüz, OHAL, TMK… yazılsa bin sayfalar yetmez.
Tevazu yüzü görmeyen ataerkil ulus-devletlilerin kini, ezilenleri de dahil devlet söylemine, direnişine, itirazlarına, kadın mücadelesine, anti-demokratik uygulamalara karşı dayanışmalarına dudak büker; kendi itiraz söylemlerini “en iyi bilen” olarak sunar; kendilerine akıl veren olarak konumlandırırlar.
İnsanlığın doğuştan yüzüne nakşedilen tevazuyu yüz ifadesinden çıkarmış, yerine -ezildiği halde- ezilenlerin direnişiyle dayanışmasına dudak bükmeyi yerleştirenler, birlikte özgürleşmenin önünde en çıkmaz sokak duvarlarını örenlerdir.
Yine ne zaman ulus-devlet tarafından sömürülmeyle baş edemediğinde varoluşunu devletsiz, ret ve inkâr edilenlerin özgürlük mücadelesine, dayanışmasına saldırır, baş edemediğinin nedeni olarak onları göstermeyi, toplumsal barış mücadelelerini anlamsızlaştırmayı demokratik mücadelesi sanır ve aşağılanmasının asıl nedenlerinin üstünü örterek çıkmazında çakılı kalır. Zaman zaman devletsiz ezilenlerden yana yarım ağız bir söz kursa, yanında dursa “bahşetme” edasıyla döner egemen kültürünün tüm nimetlerinden, ayrıcalıklarından yararlanmanın keyfini çıkarır; (kimi beyazların Afrikalılara yaklaşımı gibi) uğradığı ayrımcılığı dudak büktüklerine uygular. Bununla demokratlığının itibarını yaşayacağını sanır. Aynı basın sansürünü uygulamayı, görmezden gelmeyi de demokrasi mücadelesi sayar.
Genel anlamda ırkçılık, kendinden saymadıklarına saldırıyı yok saymadır. İster ulus-devletli ezilen ol, ister devletsiz, artık herkes aynı zihniyet tarafından yok sayılıyor. En açık haliyle farklı derecelerde ezilmek birilerini kurtarma olsa olsa paramparça eder.
Sürekli saldırıya uğrarken (Kürt, Türk, Alevi, Sünni, devletsiz, Asuri, Süryani, Laz, Çerkes, Êzidî…) farklı nedenlere büründürülerek akıl yürütüldü. Saldırı hakimiyet kurmak isteyenlerin çıkarları gereğidir. Farklı nedenler göstererek farklılıkların birbirinden nefret etmeleri için her türlü yol ve yasanın hakimiyet kurmak isteyen tarafından kullanılmasıdır.
Hakimiyet kurmak isteyenle aynı dilden, dinden olunsa bile ibadetini ya da konuşmasını beğenmeyerek saldırı gerekçesi yapabilir, aşağılayabilir; ona biat etmeyen herkes hedeftir. Bu tam da toplumsal barış ve demokratik fikriyatından kopmanın göstergesidir.
Bu nedenle, egemen kültürün ezileni de hakimiyet kurmak isteyen iktidar kadar ölçüsüz olabiliyor ve ezilme noktalarından ortak mücadele edildiğinde de üstünlüğünün üstünü dudak bükerek örtebiliyor. Ortak mücadeledeki duruşu, ona tabi olmadığında beğenmeyerek dışlayıp, yok sayabiliyor. Demokrasiyi teminat olarak işaret etme yerine kendini demokrasi yerine koyup teminat olarak kodluyor.
Biz kadınlar bu konuda o kadar çok deneyimliyiz ki, yanımızda durup, sonra gidip egemen erkekliğin tüm nimetlerinden, ayrıcalıklarından yararlanıp, yanımızda durup demokrat erkek oyununu da sürdürmesini görünür kılma mücadelesi verdik, veriyoruz. Hele Kürt isen, kadın isen, Alevi, Êzidî isen… Ama yine de değişim dönüşümde ısrar etmekten vazgeçmiyoruz.
Sonuç olarak hakimiyet kurmak isteyenlerin saldırı ve aşağılama, yok sayma amacı farklılıkların, kadınların kendilerine saygı duymalarını yitirmeleri ve ona biat etme amaçlıdır. Hep birlikte kendimize olan saygımızı yitirmemek, birbirimize saygı duyarak toplumsal barış ve demokratik toplumda bir araya gelerek hakimiyet-tiranlık kurmak isteyenlere benzemeden onları demokrasiye duyarlı hale getirebilir, sorunları siyasi ve hukuk zemininde çözebilir, dayatmaları geriletebiliriz.
Bu vesileyle tevazu yüzü görmemiş yüzlerde insanlığın doğuştan sahip olduğu yüzlerdeki tevazuyu nakşederek yeniden kazanabilir. Ama tevazu yüzlerden silinmeye görsün, ilk kendi yitikliğinin seyircisi olur…