TİHV Başkanı Metin Bakkalcı, barışın önemine değinerek, ‘Açılan yaralar kapanmazsa, o yaralar sarılmazsa, o yaranın neden nasıl açıldığı bilinmezse iyileşmeyeceğiz, iyileşemeyiz’ diye kaydetti
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi “Kürt meselesi bağlamında 10 yıllın tanıklığı” adlı söyleşi düzenledi. Yenişehir ilçesinde bulunan Çand Amed’te gerçekleşen söyleşi salonunda dün hayatını kaybeden Cumartesi Annesi Emine Ocak’ın fotoğrafı asıldı. Söyleşiye kayıp yakınları, sivil toplum örgütleri, Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Doğan Hatun ve çok sayıda kişi katıldı. Söyleşide Kürt meselesi bağlamında son 10 yılın toplumsal ve siyasal tanıklıkları üzerinden çatışmanın yarattığı tahribat ve hafızanın barışın inşasındaki rolleri tartışıldı.
Söyleşiye Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Metin Bakkalcı, Gazeteci Serdar Korucu, İHD Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Avukat Yusuf Erdıoğan konuşmacı olarak katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İHD Amed Şubesi Sekreteri Ömer Saman, barışın ancak adaletle, adaletin ise ancak hakikatle mümkün olduğunu söyledi. Bu söyleşinin, 2013-2015 yılları arasında yürütülen müzakere sürecinin sona ermesi ve yeniden başlayan çatışmalı sürecin onuncu yılı vesilesiyle yapıldığını dile getiren Saman, “Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümünden uzaklaşılmasıyla çatışmaların yeniden başladığı 2015 yılı temmuz ayı, yalnızca siyasi bir kırılma değil; aynı zamanda ağır insan hakları ihlallerinin, özellikle sokağa çıkma yasakları ile gerçekleşen yaşam hakkı ihlalleri, işkence fiilleri, zorla yerinden etme uygulamaları ve derin toplumsal travmaların da başlangıç noktası olmuştur. Bu söyleşiyle birlikte, yaşananların unutulmasına karşı hafızayı korumayı ve geçmişle yüzleşmenin barışın önkoşulu olduğunu vurgulamayı hedefliyoruz. Çünkü biliyoruz ki güçlü bir toplumsal barış talebi oluşmadığı sürece kalıcı ve onurlu bir barışın yaşanma ihtimali oldukça zayıftır” şeklinde konuştu.
‘Barış adalet temelinde kurulmalı’
Saman konuşmasının ardından söyleyişe Cumartesi Annesi Emine Ocak’ın taziyesine katılmasından kaynaklı gelemeyen İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in gönderdiği mesajı okudu. Eren Keskin gönderdiği mesajda şunları dile getirdi:
“Emine anne yalnızca bir kayıp yakını değil; bu ülkenin yüzleşmek istemediği hakikatleri, direnerek hatırlatan bir vicdan çağrısıydı. Onun sessiz ama sarsıcı ısrarı, biz insan hakları savunucularının yolunu aydınlatmaya devam edecek. İnsan Hakları Derneği olarak bizler, hakikatin üzerini örten her türlü karanlığa karşı, tanıklıkların ve hafızanın gücüne inanıyoruz. Bugünkü söyleşi, 2015 sonrası derinleşen çatışmaların, yaşanan ağır hak ihlallerinin ve toplumsal travmaların hatırlanması ve yeniden konuşulması açısından çok kıymetli. Hafıza yalnızca geçmişe değil, geleceğe dair sorumluluğumuzun da bir parçasıdır. Barış, adalet ve hakikat temelinde kurulmadıkça, bu coğrafyada ne adalet sağlanabilir ne de kalıcı bir barış mümkün olabilir.”
Ardından İHD Merkezi Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Avukat Yusuf Erdoğan da çatışma sürecinde hak ihlalleri ve sivil toplumun rolü, 2015 sonrası dönemde bölgede yaşanan ihlaller, İHD’nin çalışmaları ve barış sürecine dair gözlemlerini anlattı. Erdoğan, “Herkes üzerine düşen rolleri üstlenmeli. Onurlu bir barış olacaksa biz arşivlerimizi paylaşmaya hazırız. Ve bu sürece öncülük edebiliriz” dedi.
’86 dava açıldı hepsi zaman aşımından düştü’
TİHV Başkanı Metin Bakkalcı ise sözlerine Cumartesi Annesi Emine Ocak’ı anarak başladı. Bakkalcı, ardından Emine Ocak’ın mücadelesini ve yaşadığı işkenceleri hazırladığı slaytla anlattı. Barış sürecinde yaralar sarılabilinirse her şeyin çok güzel olacağını vurgulayan Bakkalcı, “Hafıza konusu çok önemli. Zorla kaybettirilenler için 86 dava açıldı hepsi zaman aşımından düştü. Sadece Nezir Tekçi davası 2025 yılına gelindi o da daha sonra zaman aşımıyla düştü. Yine 2013-2015 sürecinde barış süreci bozularak çok sayıda kişi öldürüldü. 90’larda resmi olmayan sokağa çıkma yasakları ile gizli bir şekilde insanları öldürdüler. 2015’ten sonra ise artık açık bir şekilde insanlar öldürülmeye başlandı. Doğrudan sivilleri esas alan bombalı saldırılar düzenlendi. Bu kapsamda açılan yaralar kapanmazsa, o yaralar sarılmazsa, o yaranın neden nasıl açıldığı bilinmezse iyileşmeyeceğiz, iyileşemeyiz” diye kaydetti.
Son olarak konuşan Gazeteci Serdar Korucu, çatışmalı süreçlerden etkileneleri yazdığı, “Bu Yas Bitmez” adlı kitabından bahsetti. Korkucu, “İstanbul’da bir kafede otururken dışardan ‘operasyon istemiyoruz, katliam istiyoruz’ sloganını duyunca kitabı yazmaya karar verdim. Kitapta 12 kişinin hikayesi var” dedi.
Söyleyişi soru cevap ile son buldu.
Kaynak: MA