‘Umutla özgürlüğe yürüyoruz’ şiarıyla Amed’den Ankara’ya düzenleyeceği yürüyüşe dair açıklama yapan TJA, ‘Önder Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve kolektif haklarımızın önündeki engelleri aşmak için yürüyoruz. Amed’den başlayarak Urfa, Antep, Adana, Mersin, Ankara kentlerini adım adım yürüyerek, özgürlüğü ilmek ilmek öreceğiz’ dedi
Tevgera Jinên Azad (TJA) “Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz” şiarıyla Amed’den Ankara’ya düzenleyeceği yürüyüşe dair Cemil Paşa Konağı’nda açıklama yaptı. Açıklamaya Barış Anneleri Meclisi, TJA aktivistleri, DEM Partili belediye eşbaşkanları ve çok sayıda kadın katıldı.
Türkçe metni okuyan TJA aktivisti Hülya Alökmen Uyanık, “Her adımımız mücadelenin onlarca yıllık mirasını referans alırken, umut bizler için ışık; özgürlük ise ufuk noktası olmaktadır. Ufka bakarak omuz omuza yürüdüğümüz bu yol en haklı davanın ayak seslerini işitecektir. İnkâr ve asimilasyon politikalarına karşı Kürt halkına umut ışığı olan Halklar Önderi Abdullah Öcalan için kadınlar olarak yürüyoruz” dedi.
Tek muhatap Abdullah Öcalan’dır
Kürt sorununun demokratik çözümü için her fırsatta çağrı yapan Abdullah Öcalan’ın çözümün tek muhatabı olduğunu ifade eden Hülya Alökmen Uyanık şunları söyledi: “Kendi hukukunu yok sayarak İmralı tecrit sistemini devam ettiren, zamana yayarak çözümsüzlüğü dayatan iktidara sesleniyoruz; Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü biz kadınların ve halkların özgürlüğüdür. Hakikate dayanan çözümün yolu, İmralı tecrit sisteminin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Demokratikleşmenin turnusolu, toplum için Önder Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü olmaktadır. Önderliğimizin özgürlük koşullarının sağlanması Demokratikleşmenin ve barışın yolunu açacaktır.
Devlet gerekliliklerini yerine getirmeli
Ulus devletlerin kriz alanına dönüştürülen ve yeniden dizayn edilmek istenen Ortadoğu için Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın sunduğu paradigmanın hayata geçmesi başta kadınlar ve ezilen uluslar için hayati önemdedir. Baş aktör rolüyle özgür yaşar ve çalışır koşullara erişmesi gereken Önder Abdullah Öcalan, Ortadoğu’nun kalıcı barışını da sağlayacak en temel aktördür. Bu temelde devleti adaletin gerekliliklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.”
‘Umut hakkı’ için adım atılmalı
“Umut hakkı” kapsamında verilen ihlal kararları doğrultusunda Türkiye’nin yapısal değişikliği gerçekleştirecek yasal düzenlemeleri sağlaması, bu kapsamda Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlayacak mekanizmaları derhal oluşturması gerektiğini ifade eden Hülya Alökmen Uyanık, “Meclis çatısı altında oluşturulan çoğulcu ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ misyonunu ancak Halklar Önderi Abdullah Öcalan ile görüşerek tamamlayabilir. Sorunun çözümünde Meclisin rolü önemlidir. Çözümün muhatabı yalnızca Önder Abdullah Öcalan’dır. Çözüme umutla bakılan ve halkta heyecan yaratan 27 Şubat çağrısının tüm gerekliliklerini yapan Önder Öcalan ile komisyon derhal görüşmeyi sağlamalıdır.
‘Başka bir yaşam mümkün’
‘Umut hakkı’nın uygulanması sürecin ilerlemesi ve barışa ve özgürlüğe giden yolu açacaktır. Umut hakkı artık yaşamsal bir gereklilik olurken, çözüm talebi yalnızca Kürt halkının değil; çok kimlikli, çok kültürlü Ortadoğu ve Türkiye toplumu başta olmak üzere tüm dünya halklarının ortak talebine dönüşmüştür. Güney Afrika’dan İrlanda’ya, Latin Amerika’dan farklı coğrafyalara uzanan örnekler bize göstermektedir ki baş aktörlerin özgür olmadığı hiçbir süreç kalıcı barışı inşa etmemiştir, etmeyecektir. Dolayısıyla uluslararası toplumun da ‘Başka bir yaşam mümkün’ olduğu bu sorumluluk karşısında sessiz kalma lüksü yoktur. Sessizlik yalnızca Kürdistan’ı değil, tüm bölgenin geleceğini tehlikeye atmaktır. Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın evrensel nitelik taşıyan kadın perspektifleri ile enternasyonal kadın mücadelesi arasında güçlü bağlar kurulmuştur. Bizler buradan tüm halkların kadınlarına çağrı yapıyoruz: Kürt kadınlarının özgürlük ve barış mücadelesi ile dayanışmaya ve ortak mücadeleyi büyütmeye çağrı yapıyoruz” diye belirtti.
‘Özgür Önderlikle özgür toplumda buluşma zamanı’
Hülya Alökmen Uyanık açıklamanın devamında şunları belirtti:
“Biz kadınlar, devletli uygarlıkla birlikte savaşların, yoksullukların, baskıların cenderesi altında yüzyılı kaybettik. ‘Kadın sorunu tüm sorunların başında geliyor’ diyen Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın perspektifi ve mücadelesi ile özgürlük arayışına başladık. Kendi özgürlüğümüzü, toplumumuzun özgürlüğünden ayırt etmedik. Fakat bizler biliyoruz ki, bizlerin özgürlüğü de yalnızca Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle mümkün olacaktır. Varlık sorununu aşan Kürt halkı için de zaman şimdi; özgür önderlikle özgür toplumda buluşma zamanıdır.
Bir asırdır kültürel soykırım kıskacında yaşayan Kürt halkı direnişle varlığını korumayı başarmış; diliyle, kültürüyle, inançlarıyla demokratik bir toplumun asli bir öğesi olarak tanınmayı, adalet ve eşitlik temelinde istemektedir. Kürt halkının haklarının anayasal güvenceye alındığı ve iradesinin kabul edildiği, kolektif haklarının tanındığı bir ülke toplumsal barışın esas ilkesi olacaktır. Bu süreç, inkâr siyasetine son vermenin süreci olmalıdır. Tarih boyunca yok sayılmaya direnişle cevap veren kadınlar, Kürtler, Aleviler ve ezilen tüm halklar ve inançlar, hak mücadelesini garanti altına alıncaya dek mücadeleyi büyütmeye, direnişi yükseltmeye devam edecektir. Bir kez daha diyoruz ki; biz kadınların yüzyıllık anayasasızlığa ve statüsüzlüğe artık tahammülü yoktur! Bir an önce haklarımızın önündeki engeller kaldırılmalı ve yasal-anayasal güvence altına alınmalıdır.
Kadınlar, tarihin her döneminde savaşın, yoksulluğun, baskının en ağır yükünü omuzlamış; buna rağmen demokratik bir toplumsal barışın, özgürlüğün ve değişim ile dönüşümün en öncü öznesi olmuştur. Bugün barış ve demokratik bir toplum talebinde bulunan kadınlar olarak, yıllardır süren çözümsüzlük politikalarının, tecridin, inkârın ve baskının en ağır biçimiyle yaşandığı bir coğrafyada, barışa ve çözüme giden yolu örmek için yürüyoruz. 27 Şubat’ta Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı büyük bir heyecanla karşılayarak, bu çağrının toplumsallaşması için örgütlü kadın mücadelemizle başarıya kavuşturacağımızı belirtiyoruz.
Bunun için; 1 Ekim’den 7 Ekim’e, Amed’ten Ankara’ya ‘Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz’ şiarıyla Önder Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve kolektif haklarımızın önündeki engelleri aşmak için yürüyoruz. Amed’den başlayarak Urfa, Antep, Adana, Mersin, Ankara kentlerini adım adım yürüyerek, özgürlüğü ilmek ilmek öreceğiz.
Buna göre:
- Barışın kalıcılaşması için Önder ABDULLAH ÖCALAN’ın fiziki özgürlüğü bir an önce sağlanmalıdır.
- TBMM bünyesinde kurulan ve görüşmelerine devam eden komisyon, Önder Öcalan’la mutlaka görüşmelidir.
- Kürt halkının varlık, kimlik, kültür ve dilinin özgürce yaşaması için anayasal güvenceye alacak adımlar derhal atılmalıdır. Anadilimiz, kültürümüz ve inançlarımız başta olmak üzere tüm kolektif haklarımız anayasal güvenceye kavuşmalıdır.
- İrade gaspı son bulmalı; demokrasiye dayalı halk iradesiyle seçilen eş başkanlarımız görevine iade edilmeli, kadın temsilini güçlendiren eş başkanlık sistemi resmen tanınmalıdır.
- Erkek egemen, cinsiyetçi, militarist dilden ve politikalardan vazgeçilmeli; toplumsal barışın ortak dili oluşturulmalıdır.
Son olarak diyoruz ki; şimdi birlikte yürüme, Önder Abdullah Öcalan şahsında birlikte özgürleşme zamanıdır. Biliyoruz ki: Barış ve demokratik toplum kadınlarla gelecek. Özgürlük hepimizin olacak. Demokratik toplumu da, yeni yaşamı da biz kadınlar kuracağız.
JİN JİYAN AZADÎ.”
HABER MERKEZİ