TJA, Akdeniz’de ‘Zindanda kadın olmak’ paneli düzenledi
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinen Azad -TJA) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinlikleri kapsamında Mersin’in Akdeniz ilçesinde “Zindanda kadın olmak” başlığıyla panel düzenledi. Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER) binasında gerçekleşen panele, çok sayıda kadın katılım sağladı.
Panelde Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şube Eşbaşkanı Melek Şaraldı, TJA’lı Sara Kaya ve Emine Kaya konuşmacılar olarak yer aldı.
‘Bedel verdik ama geri adım atmadık’
Nisêbîn Belediyesi eski Eşbaşkanı ve TJA’lı Sara Kaya, kadınların cezaevi ve dışarı arasında aynı baskı döngüsüyle karşı karşıya bırakıldığını belirterek, yıllardır süren kadın mücadelesinde devletin kadınları iradeleri nedeniyle hedef haline getirdiğini söyledi.
Cezaevlerinin kadınlar açısından hem baskı hem de direniş alanı olduğunu vurgulayan Sara Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yirmi yıldan fazladır çalışıyorum; bir halkın iradesi olmaya yönelince devlet gözünde suçlu hale geldim. Hapse girmeden önce hiçbir şeyim yoktu, çıktıktan sonra halkın temsilcisi olduk ve yolumuz yine hapisle kesişti. Sekiz yıldan fazla Mardin, Ankara, Wan ve Tarsus hapishanelerinde kaldım, sürgün sevklerle bizi ve ailelerimizi cezalandırdılar. Bu seviyeye kolay gelmedik, çok bedel verdik, her zaman direndik ve bir adım geri atmadık” dedi.
Emine Kaya, cezaevlerinde kadınların yıllardır sistematik baskılara maruz bırakıldığını belirtti. Kadın tutukluların kimlikleri ve mücadeleleri nedeniyle özel uygulamalarla hedef alındığını ifade eden Emine Kaya, keyfi aramalar, iletişim engelleri ve disiplin cezaları gibi baskıların kadınları sindirmeyi amaçladığını söyledi. Tüm bu uygulamalara rağmen kadınların içeride güçlü bir dayanışma ve direnme hattı oluşturduğunu dile getiren Kaya, cezaevlerinin bu nedenle aynı zamanda bir direniş alanı olduğunu vurguladı.
‘Tahakküm kurarak denetim altına alınıyor’
Melek Şaraldı ise cezaevlerinde kadınların sistematik olarak hedef alındığını belirterek, “Kadınların iki kez cezalandırıldığını görüyoruz. Hijyen koşulları kadınlara uygun değil; zaten cezaevlerinin yapısı başından beri kadınlara göre tasarlanmamış. Erkekler yurttaş, kadınlar istisna olarak imgeleniyor ve cezaevleri de buna göre dizayn ediliyor. Kadının sağlığa erişimi, hijyene erişimi, kelepçeli muayene… Bunların hepsi kadını ikinci kez cezalandırmaya yönelik” dedi.
Fiziki işkencenin bittiği söylense de çıplak arama dayatması dahil birçok ihlalin sürdüğünü aktaran Melek Şaraldı, “Kadın bedeni üzerinden tahakküm kurularak kadın denetim altında tutulmaya çalışılıyor” diye belirtti. Avukatlar olarak bu duruma karşı ihlalleri görmek, raporlamak ve uluslararası mekanizmaları işletmeye çalışmak gibi görevlerinin olduğunu vurgulayan Melek Şaraldı, “İçeride bir kadının sesi birse, dışarıda biz o sesi görünür kılmak ve engellenen haklarını açığa çıkarmakla sorumluyuz” ifadesinde bulundu.
Etkinlik, katılımcılar ve panelistlerin interaktif sohbeti ile sona erdi.
Kaynak: MA









