• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Eylül 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Toplumsal çürüme ve çözüm olarak demokratik entegrasyon

24 Eylül 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Toplumsal çürüme ve çözüm olarak demokratik entegrasyon

Chomsky, Foucault ve Önder Apo’nun perspektifleri birleştirildiğinde, çözüm; ekonomik adalet, yerel demokrasi, toplulukların güçlendirilmesi ve demokratik entegrasyon üzerine kuruludur. Demokratik entegrasyon, toplumsal ayrışmayı azaltır, dışlanmayı önler ve toplumun bütünleşmesini destekler

Derya Arslan

Öncelikle kavramsal olarak entegrasyonun karşılığını anlamaya ihtiyaç olduğu kesin. Aksi halde birçok kavramın esasından koparılma ve itibarsızlaştırılma riski ile karşı karşıya gelmek kaçınılmaz olmakla beraber, yarardan çok zarara dönüştürüleceğinden tüketim anlayışı içinde eriyip yok olmasına da izin vermiş sayılırız. Bundan hareketle latince “integrare”den türeyen kavram sanılanın aksine erime, kaybolma ya da asimilasyon politikasına teslim olma değil; bütünleşme, tamamlanma ve yeniden form kazanmış halklar buluşması olarak da ifade edilmektedir.

Toplumlar, zaman içinde hem bireysel hem de kurumsal düzeyde çürüme riskine maruz kalır. Elbette bu süreci doğal bir seleksiyon olarak tanımlamak hakikate egemenler kadar olmasa da çelme takmak anlamına gelir. Sistemsel olarak işlenmiş ve inşa edilmiş birey yine o sistemin gereklerine hizmet adına yaşar ve programlanmış bir yapıya odaklı toplumu tersyüz etmek adına hareket eder. Esasından koparılmış birey ve toplum birbirinden kopuk değil, eş zamanlı ve güdümlü olarak bir birini toksik bir, biraradanlığa sürükler ve yok eder. Bu çürüme, sadece ahlaki değerlerin erozyonu değil; ekonomik eşitsizlik, kültürel yozlaşma ve siyasi dışlanma gibi çok katmanlı bir olgudur. Ve yine bu çürüme sadece insan olana değil cümle âleme değer ve insanı insandan, insanı evrenden söker alır. Antidemokratik yapılar ve merkezi devlet politikaları, ulus devletin tekçiliği bu süreci derinleştirir, toplumsal ayrışmayı kalıcı hâle getirir.

Noam Chomsky, neoliberal politikaların, ötekileştirilen herkesin ve herşeyin sistematik olarak dışladığını vurgular. Demokratik normların geri çekilmesi, işsizliğin artması ve eğitim ile sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikler, toplumda kırılma noktaları oluşturur. Bu kesimler, medya ve ideolojik araçlar aracılığıyla suçlu veya “norm dışı” olarak damgalanır; böylece dışlanma döngüsü devam eder. Sistemin kültürel ve yaşamsal varlığını ret edip kendiyle yekleştirdiği toplumlar ya kendini korur ya da sistemin sıkıştırılmış gettolarında can çekişir.

Michel Foucault hemen tüm anlatımlarında toplumsal çürümenin iktidar ilişkileriyle şekillendiğini gösterir. Devlet ve kurumlar, toplumu kendi “normal” tanımları üzerinden organize eder; bu tanımın dışında kalan bireyleri gözetim, disiplin ve kapatma mekanizmalarıyla kontrol altına alır. Hapishaneler, akıl hastaneleri ve okullar, sadece bireyi denetlemekle kalmaz, toplumsal normları koruyan güç araçları hâline gelir. Önder Apo da ise, merkeziyetçi devlet yapılarının toplulukları pasifleştirdiğini ve kolektif dayanışmayı zayıflattığını belirtir. Bu durum, kültürel yozlaşma ve toplumsal dışlanmayı pekiştirir; yerel demokratik yaşamın zayıflaması toplumu kırılgan hâle getirir. Bu durumda ki toplumu başı koparılmış bir tavuk gibi tanımlar. Kapitalist moderniteye bağlı tüm sistemlerin, bireyleri ve bağlı olunan değerleri aşındırarak yok ettiğini, toplumsal hakikatten kopuşu ise tekçi ulus devlet politikasının toplumlara halklara boca edildiğini vurgular.

Antidemokratik ayrışma ve ulus-devlet eleştirisi

Merkeziyetçi ve antidemokratik ulus-devletler, toplumsal çürümenin hem nedeni hem güçlendiricisidir. Kültürel ve ekonomik farklılıklar bastırılır, topluluklar karar alma süreçlerinden uzaklaştırılır ve çoğunluk çıkarı azınlık üzerinde baskı kurar. Ya da ezen ezilen denklemini derinleştirir ve iktidarların tekeline alınmak istenen toplumların zorba yollarla bastırılmasına neden olur. Bu yapılar, gettolaşmaya ve toplumsal suçlar olarak tanımlanacak düşüşlere girer ve sadece kıran kırana hayatta kalma çabası kalır halkların elinde. Taciz, tecavüz, hırsızlık, uyuşturucu, toprak kavgası, dar aile kavgaları, çocuk istismarı vs. düşmüş ve travmatik hale gelmiş toplumların karakteri haline getirilir. Toplumsal değer ve kutsiyet yerini lanetli bir topluma bırakır. Yaratıcılarının yegane kullanım mekanizması olan toplumlardır artık onlar. Tekli kimlik yaratımı ile varlığının inşa eden ulus devletler, öğütülmüş birey ve toplumlarla sınır ve kimlik savaşları yaratır ve bunun için öz değerlerinden kopmuş toplumlara ihtiyaç duyar.

Chomsky’nin ekonomik analizleri, devletin sosyal politikalarının adil dağıtılmadığında bu kesimlerin kırılganlaşacağını gösterir. Foucault’nun iktidar ve gözetim kavramları ise, devletin norm üretiminde tek merkezden yürüttüğü baskının, toplumsal dışlanmayı nasıl güçlendirdiğini açıklar. Ancak tüm bu anlatımlar çözüme değil tespite dayalı sunumları aşmaz. Önder Apo ise genişletilmiş çözümleriyle sorunu tespitten çıkarıp çözüme evriltir; buradan hareketle vurguladığı yerel demokrasi ve kolektif öz yönetim anlayışı, bu baskılara karşı toplumun kendini yeniden örgütlemesini sağlayacak temel mekanizmaları sunar. Demokratik ekolojik kadın özgürlükçü toplum paradigması perspektifinin ana ekseninin oluşturur. Kısacası Öder Apo, kapitalizmin ve bağlı olduğu ulus devletin birey ve değerleri aşındırması, ulus devletin tekçi baskısı, bastırılmış özgürlük ve toplumsal hakikatten kopuşun toplumsal çürümeye neden olduğunu vurgular ve çözüm olarak; Demokratik çoğulcu ahlaki özgürlükçü öneriler sunar.

Son dönemde öne çıkardığı “demokratik entegrasyon” anlayışı, toplumsal çürüme ve ayrışmayı tersine çevirebilecek bir yol sunar. Demokratik entegrasyon, toplulukların eşit ve aktif biçimde toplumsal, kültürel ve politik yaşamın parçası hâline gelmesini sağlar. Karar mekanizmalarına dahil eder. Bunu pozitif entegrasyon olarak tanımlaması bu anlamıyla önemli bir alt başlıktır. Demokratik ulusta toplum devleti ya da merkezi yapıyı kendine ait görür, devletin tersine aidiyet rolü yer değiştirir. Yani, bu da çözümü toplumun sırtına yüklemez devleti buna zorlar ve yeni bir mücadele alanı yaratır halklara. Sistem ise düzeltmek, çözmek yasallaştırmak, tanımak ve adil olmak zorundadır sahibi olan topluma karşı. Demokratik entegrasyon asimilasyonu sonlandırır, çoklu rızalıkla ortak yönetim anlayışı geliştirir.

Ekonomik adaletin sağlanması, sosyal hizmetlere eşit erişim, kültürel temsil ve yerel öz yönetim mekanizmaları, demokratik entegrasyonun somut uygulamalarıdır. Chomsky’nin belirttiği ekonomik ve sosyal hakların adil dağılımı, toplulukları kırılganlıktan çıkarırken; Foucault’nun gözetim ve norm üretimi analizleri, demokratik denetim ve şeffaflığın önemini ortaya koyar. Böylece devletin tek merkezden dayattığı baskılar azalır ve topluluklar kendi yaşamlarını belirleme kapasitesine kavuşur. Yerel meclisler, kültürel farklılıkların eğitim ve yönetimde temsil edilmesi, ekolojik ve ekonomik kaynakların adil paylaşımı, göçmen ve toplumsal haklara eşit erişimi, demokratik entegrasyonun somut örnekleridir. Bu yaklaşım, sadece toplumsal çürümenin nedenlerini ortadan kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda dışlanmış kesimleri toplumun aktif bir parçası hâline getirir ve sürdürülebilir toplumsal bütünleşmeyi mümkün kılar.

Chomsky, Foucault ve Önder Apo’nun perspektifleri birleştirildiğinde, çözüm; ekonomik adalet, yerel demokrasi, toplulukların güçlendirilmesi ve demokratik entegrasyon üzerine kuruludur. Demokratik entegrasyon, toplumsal ayrışmayı azaltır, dışlanmayı önler ve toplumun bütünleşmesini destekler. Bu bütünleşik yaklaşım, sürdürülebilir bir toplumsal yaşamın en önemli temeli olarak öne çıkar.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

HRW: Suriye’de doğrudan Alevi kimliği hedef alındı

Sonraki Haber

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Sonraki Haber
Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

SON HABERLER

Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

Selefizmi meşrulaştırma stratejisinin uygulanabilirliği

Yazar: Heval Elçi
24 Eylül 2025

Gözlerden uzak tutulan PKK kararı ve bunun sürece etkisi

Gözlerden uzak tutulan PKK kararı ve bunun sürece etkisi

Yazar: Aziz Oruç
24 Eylül 2025

Kültürel hafıza festivali: FilmAmed

Kültürel hafıza festivali: FilmAmed

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
24 Eylül 2025

‘İsyan etmek meşrudur’

‘İsyan etmek meşrudur’

Yazar: Aziz Oruç
24 Eylül 2025

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Provokasyonun gölgesinde: DEM Parti’nin sorumluluğu ve stratejisi

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
24 Eylül 2025

Toplumsal çürüme ve çözüm olarak demokratik entegrasyon

Toplumsal çürüme ve çözüm olarak demokratik entegrasyon

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
24 Eylül 2025

DEM Parti MYK toplandı

Yeni vesayet

Yazar: Heval Elçi
24 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır