• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Kasım 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Toplumsal mücadele gerçeği-Aziz Ferman

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
4 Şubat 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Öteleme, Türk Dil Kurumu’na göre çok kısıtlı bir tanımlaması olmasına karşın özünde Türkiye’de bu sözcük çok derinlikli anlama sahip bir kavram olma özelliği taşımaktadır. Ne olduğu sorulduğunda ‘bir şeyi belirtmek için ondan önceki ya da sonraki olayları söyleme’ olarak ifade edilir. Fakat bazı kavramlar yazıldığının aksine yaşamda çok daha büyük anlamlar ifade edebilir. Hele Türkiye gibi; ezenin ve ezilenin, haklının ve haksızın, amirin ve memurun, işçinin ve işverenin çok daha büyük yaşamsal standart farkları ile yaşadığı bir ülkedeyseniz bu kavramlar çok daha derinliklidir ve yakıcı sonuçları vardır.

İnsanlık tarihi açısından, toplum içinde haksızlıkların hat safhaya ulaştığı kritik süreçler genelde yaratım süreçleridir. Bu gibi süreçlerde yeni yaratılana bakmaktan, sonuçları üzerine odaklanma çok zayıf kalmaktadır. Olgunlaşmış köleci sistemde denilebilecek feodal çağın sözde bitiminden ardından yeni bir tahakküm sistemi var olmuştur. Bu tahakküm sürecinin yeni iktidar aracı ise; felsefi düşüncedeki dönüşümle, entelektüel gelişme yönünde olağanüstü bir önem kazanan bilimdir. Bilim özünde insanların dünyayı akıl ve deneye dayalı araştırmalar yoluyla kontrol altına almaları ve anlamlandırmaları sayesinde, insanlığa daha rasyonel ve daha iyi bir dünya sunmayı hedeflemiştir. Bilimin geliştirdiği tekniklere dayalı politikalar sermaye sahiplerinin insan emeğine olan ihtiyaçlarını asgari düzeye indirgemek için, kafa ve kol emeğini otomatikleştirme amacı taşıyordu.

Bu dönem bilimsel icatlar ile teknolojik uygulamalar arasında giderek sistematikleşen bir ilişkinin kurulmaya başlandığı, gücün ve servetin bilgiye bağımlı hale geldiği, makinelerin hem kurtarıcı hem de tahakkümcü bir potansiyeli ifade eder. Buna göre, bilimin sistematik olarak sanayiye uygulanmaya başlaması ve teknolojik yeniliklerin süreklilik kazanması sonrasında; sömürü, iş saatlerinin ‘mutlak’ olarak uzatılması yerine üretkenliğin ‘nispi’ bir şekilde yoğunlaşması üzerinde odaklanmıştır. Aydınlanma döneminin iyimser atmosferi içinde insanlığın yoksulluktan ve batıl inançlardan kurtuluşu yönünde bir görev yüklendiğini iddia eden akılcılık, sanayi devrimi sonrasında hızla baskıcı bir karakteristik kazanmış; araçlar amaçları kendilerine bağımlı kılarken, doğa üzerindeki tahakkümün yanında insan üzerinde tahakküm artmış ve üretici güçler yıkıcı güçlere dönüşmüştür. Ve böylece yeni sürecin iktidar araçları kendilerini kurumsallaştırmıştır.

Bu tarihsel gelişim seyri içerisinde toplumsal odaklarda da büyük değişimler oluşmuştur. İnsanlar sadece gelirlerine göre değil bilgi ve bilme düzeylerine göre de sınıflandırılarak toplum birbirine karşıt ve uzak hale getirilmeye çalışılmıştır. Çalıştıkları alanlara göre ele alınan toplum; işçi, öğrenci, avukat, öğretmen ve tabi ki de burjuva ve aristokrat olarak ele alınarak garantör bir yapı açığa çıkarılmıştır.

Kapitalist sistemin gelişiminin bu bilindik hikâyesi, hiyerarşi piramitlerini hem görünmez kılmış hem de çok yönlü hale gelmiştir. Cinsler arası, sınıflar arası, halklar arası ve bu olguların kendi içindeki tahakküm ilişkileri derinleşmiştir. Tahakküm ilişkilerinin derinleştiğini “soykırım” vakasının kapitalist dönemde ne denli büyük kayıplara yol açmış olduğuna bakarak anlayabiliriz. Buna karşı sistem eşitsizliğin hiç olmadığını iddia etmiştir. Ne de olsa kapitalist rüya da herkes, “birey” olarak “eşittir”. Pratik yaşam herkese herkesle ne kadar eşit olduğunu her gün, her an aslında zaten göstermektedir.

Bu gerçekliğin Türkiye’ye yansıması çok daha yaşamsal ve “öteleme” kavramının çok canlı bir şekilde ete kemiğe büründüğü bir şekilde olmuştur. Bu süreç girifttir kuşkusuz ama sade bir cevheri vardır; devletin farklı olana, piramidin altındakine sistematik baskısı. Türkiye’de ulusal dışlanmışlıklar, paramparça edilmiş toplumun en üst perdede sahnelenmesine yol açmıştır. Arap’ı, Süryani’si Ermeni’si ve daha sayamadığımız birçokları Türkiye’de öteki olarak ele alınarak, piramidin altında görülerek, kırımdan geçirilmiştir.

Fakat hiçbir halk Kürtler kadar ötelenmemiş ve hor görülmemiştir. Çünkü kendi olabilmek ve kendi kalabilmek için tahakkümcülere, faşistlere karşı en çok direnen Kürtler olmuştur. Devlet nezdinde Kürt aslında “bilimsel” olarak yoktur ve “garip”! bir şekilde kendilerini var kılmaya sürekli devam etmektedir. Kürt’ün insan olduğu yani aslında “kuyruğunun” olmadığı devletluların zihniyetinde yeni, o da onca mücadeleden sonra kerhen kabul edilmiş olduğunu unutmamak gerekir.

Öyle ki 21.yy’da soykırım tüm dünyada suç olarak kabul edilirken, Kürtlerin toplum kırıma uğratılması, Türkiye’de ve demokratik kamuoyunu bir tarafa bırakırsak dünyada hala meşru ve normal görülmektedir. Ve buna karşılık dışarda ve cezaevlerinde Kürtler, var olabilmenin ancak özgür öncü ile olabileceği gerçekliği temelinde bedenlerini ölüme yatırarak direnmektedirler. Yaslandıkları toplumsallıkları ve önlerinde umutla duran zafer vardır.

İstenmeyen ve yok sayılan halkın evlatları her zaman olduğu gibi direnerek kendi küllerinden var olmayı başaracaklardır.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

10 Kasım: Ata, oğul ve kutsal ruh

10 Kasım: Ata, oğul ve kutsal ruh

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
17 Kasım 2025

Resmi ve nostaljik merasimleriyle 10 Kasım, bu kez son yıllarda olduğundan bile daha ilginç hadiselere sahne oldu. Nuh deyip peygamber...

Küresel ısınma mı, küresel talan mı?

Küresel ısınma mı, küresel talan mı?

Yazar: Bedri Adanır
17 Kasım 2025

BM’nin bu anti demokratik yapısı değişmeden, sermayenin aç gözlü kâr hırsı halklar ve ekolojistler tarafından dizginlenmeden COP toplantılarından sonuç beklemek...

‘Pazarlık yok’ teranesi

Barış korkularla gerçekleşmez

Yazar: Aziz Oruç
16 Kasım 2025

Türk devleti, bölgede yaşanan gelişmeleri ve bu gelişmelerin devletin geleceğini tehlikeye attığını ileri sürerek, yani “beka sorununu” gerekçe yaparak barış...

Tarihsel yükler ya da yeni ufuklar

İktidar, süreç ve siyasi tutsaklıklar

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
15 Kasım 2025

Türkiye bir açık hapishaneye, diğer yandan kölelik ve sefalet ülkesine dönüştürüldü. İş cinayetleri, kazalar, hukuksuzluklar bize sistemin iler tutar yanının...

Tarihsel hakikatten dersim gerçeğine

Tarihsel hakikatten dersim gerçeğine

Yazar: Heval Elçi
15 Kasım 2025

"Egemen güçler için, düşünce ve zihinde toplumu teslim almak kadar, toplumu tarihten koparmak da stratejik bir teslim alma yöntemidir. Tarihten...

Uçak kazaları ve iktidar

Uçak kazaları ve iktidar

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
15 Kasım 2025

Bir yıl kadar önce yayınlanan iki yazıyla, havacılıkta ölçülmesi mümkün olan Kaza Potansiyeli kavramından söz ederek “felaket tellallığı” yapmış ve...

Sonraki Haber

Saymak anlamaya yetmiyor-Özge Yurttaş

SON HABERLER

Hüseyin Çelik: Bizim ihtiyacımız hukuk devletidir

Hüseyin Çelik: Bizim ihtiyacımız hukuk devletidir

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
17 Kasım 2025

10 Kasım: Ata, oğul ve kutsal ruh

10 Kasım: Ata, oğul ve kutsal ruh

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
17 Kasım 2025

Arap Solu Projesi nerede? (1)

Arap Solu Projesi nerede? (1)

Yazar: Bedri Adanır
17 Kasım 2025

Küresel ısınma mı, küresel talan mı?

Küresel ısınma mı, küresel talan mı?

Yazar: Bedri Adanır
17 Kasım 2025

Tuncer Bakırhan, Barış Akademisyenleri ile bir araya geldi

Tuncer Bakırhan, Barış Akademisyenleri ile bir araya geldi

Yazar: Yeni Yaşam
16 Kasım 2025

BMGK, Gazze’ye çokuluslu güç konuşlandırılmasını yarın oylayacak

BMGK, Gazze’ye çokuluslu güç konuşlandırılmasını yarın oylayacak

Yazar: Yeni Yaşam
16 Kasım 2025

Gazeteci Alican Uludağ’ın Şule Çet’in faili Berk Akand paylaşımına soruşturma

Gazeteci Alican Uludağ’ın Şule Çet’in faili Berk Akand paylaşımına soruşturma

Yazar: Yeni Yaşam
16 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır