Silahların imha edildiği tarihi törene katılan Hak İnisiyatifi Derneği Başkanı Fatma Bostan Ünsal, sürecin ilerlemesi için yasal ve anayasal değişikliklerin zorunlu olduğunu vurguladı
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine, 11 Temmuz’da Barış ve Demokratik Toplum Grubu tarafından Güney Kürdistan’ın Silêmanî kırsalında bulunan Şikefta Casenê bölgesinde silahları imha töreni düzenlendi. Törene dünyanın birçok yerinden sanatçı, akademisyen, gazeteci,siyasetci ve hak savunuları katıldı. Tarihi törene katılanlardan biri olan Hak İnisiyatifi Derneği Başkanı Fatma Bostan Ünsal, gelişen sürece ve silah imha törenine dair konuştu.
‘Maratonun başlangıç çizgisindeyiz’
Mayıs’ın başından itibaren başlayan sürecin giderek somutlaştığını dile getiren Fatma Bostan Ünsal, Kürt sorununun sadece silahtan ibaret olmadığının devlet tarafından da anlaşıldığına dikkat çekerek Türkiye’de sorunların çözümsüzlüğünde ısrar edilmesinden kaynaklı bu sorunların derinleştiğini ifade etti. Fatma Bostan Ünsal, “Şu anda maratonun başlangıç çizgisindeyiz ama başlangıç çizgisinde olmak da önemlidir. Bunu hiçe saymamalıyız. Benim de birinci derecede mağdur olduğum başörtüsü sorunu da böyleydi. Şu anda tabii ki tartışmıyoruz çünkü yasak kalktı ve biz sorunu artık tartışmıyoruz. Başörtüsü sorunu diye bir soru yok. Çünkü niye sorundu? Yasak vardı. Bu konuda öyle olacaktır. Uygun adımlar atıldığında artık biz de bunu tartışıyor olmayacağız. Pek çok bölgesel değişmeler oldu. Son derece önemli bölgedeki güç dengesi değişmiş oldu. Devlet müzakereyle biz bu sorunu çözeceğiz şeklinde bir kanata hasıl oldu. İnşallah başarıya da ulaşır. Toplum uyanıyor, ekonomik kriz nedeniyle 2002 seçimlerinde toplum meclisteki bütün siyasi partileri cezalandırmıştı. Bakalım bugün toplum ne yapacak?” diye sordu
Yasalar yapılmalı ve uygulanmalı
Meclisin çözüm olarak adres gösterilmesinin demokratikleşmenin bir adımı olduğunu ifade eden Fatma Bostan Ünsal, “Demokrasi dediğimizde halkın eğilimleri çerçevesinde meselelerin çözülmesidir. Bunun da en belirgin mekanizması meclistir. Sürecin demokrasiyle adlandırılmasının pratik adımı elbette ki komisyonla olacaktır. Mecliste var olan bütün siyasi partilerin komisyona katılacağı kabul görmüş durumda, herhalde onda bir sorun yok ama var olan partilerin çoğunlukların nispetinde mi katılacağı yoksa daha eşit şekilde müzakere imkanı sağlanacak çok net bir tavır yok. Bu komisyon kurulduktan sonra hem sorunun tespitleri hususunda hem de nasıl çözeceğiyle ilgili bazı kararlar alacaktır. Yasalar yapmak güzel ama bunun uygulanması da eşit derecede önemli. Bunu da sivil toplum dikkate alacak, yani uygulanıyor mu uygulanmıyor mu diye. Sivil toplum kuruluşlarının meclise gitmesi bile zor. Sivil toplum kuruluşunun veya üyelerinin veya herhangi bir kişinin meclise girebilmesi bile zor. Halbuki insanların en rahat girebileceği yer meclis olmalı. Bütün bunların kalkması lazım. Sivil toplumun etkin olabilmesi için çok rahatlıkla ulaşılabilmesi gerekiyor komisyonlara ve orada da söz sahibi olması gerekiyor” diye belirtti.
CHP’ye düşen görev
CHP’ye yönelik operasyonlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan siyasetçi Fatma Bostan Ünsal, barış süreci konusunda Cumhuriyet Halk Partisi’nin geri adım atmaması ve sürece aktif katılım sağlaması gerektiğini vurgulayarak, “Barış süreci başladığından bu yana, AKP bir yandan bu sorunu çözmeyi hedeflerken, diğer yandan kendi tabanını genişletmeyi de amaçlıyor. Bu doğrultuda, Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik bazı hukuk dışı uygulamalara tanık oluyoruz. Devlet, Kürt sorunu karşısında daha önce nasıl hukuk dışına çıktıysa, bugün de iktidar, destek oranını artırmak adına ana muhalefet partisine yönelik hukuk dışı hamlelerle tüm topluma zarar veriyor.
CHP’nin bu süreci soğukkanlılıkla görmesi ve değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Fatma Bostan Ünsal, “Cumhuriyet Halk Partisi ya durumu yanlış yorumlayarak barış sürecine karşı bir tutum geliştirecek ve bu da kendi toplumsal tabanını zayıflatacaktır; ya da demokratikleşme yönünde iktidarı zorlayan bir pozisyon alacaktır. Eğer ‘barış sürecinde biz cezalandırılıyoruz, o halde bu sürece karşı olalım’ şeklinde tepkisel bir tavır alınırsa, hem provokasyonlar sürebilir hem de Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan Kürt meselesinin çözümüne CHP katkı sunmamış olur” ifadelerini kullandı.
‘Çok etkilendim’
Silah imha törenine katılan siyasetçi Fatma Bostan Ünsal, gerçekleştirilen adımın önemli bir “jest” olarak görülmesi gerektiğini belirterek, sürecin muhataplarından birinin “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” olduğunu vurguladı. “Çok tarihi bir andı. O kadar etkileneceğimi düşünmemiştim. Özellikle çok genç insanların olması beni ve herkesi de çok duygulandırdı. Toplumun bekası için gençlerimize olan ihtiyacımız çok açık. Bir şey söylemeden o gençleri gördüğünüzde bu gençlerin katkısı olmadan Türkiye olamaz hissiyatını size veriyordu” diyen Fatma Bostan Ünsal, törenin Cuma günü yapılmasının sembolik anlam taşıdığını ifade ederek, “Bu adım, Kuzey İrlanda’daki Hayırlı Cuma Anlaşması’nı da hatırlatıyor. Silahların imhası, şiddete bir daha dönülmemek üzere atılan güçlü bir adımdı. Kendilerine ‘Barış ve Demokratik Toplum Grubu’ ismini vermeleri de bu niyetin ifadesi. Bu ilk adım. Bundan sonra meclisin nasıl davranacağı ve sonrasında da uygulamaların nasıl gerçekleşeceği bu süreci belirleyecek” dedi.
Yasal ve anayasal değişiklik vurgusu
Bundan sonraki sürecin meclisin yaklaşımına ve uygulanacak adımlara bağlı olduğunu söyleyen Fatma Bostan Ünsal, “Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun son iki cümlesi yasal ve anayasal değişikliklerin gerekliliğini ifade ediyordu. Cumhurbaşkanı da cumartesi günü yaptığı açıklamada benzer ifadeler kullandı. Yani o da yasal değişiklikler yapılacak dedi. ‘Devletin bazı hataları oldu’ sözü çok anlamlıydı. Şimdi dikkatimiz, hukuki düzenlemelerin yapılması ve uygulanmasında olmalı. Topluma da bu süreci en açık şekilde aktarmamız gerekiyor. Yapmamız gereken budur” şeklinde konuştu.
Haber: Rozerin Gültekin / JINNEWS