Hasta tutsakların ve infazı ertelenen tutsakların serbest bırakılması talebiyle eylem yapan ÖHD ve TUAY-DER, ‘Tecrit politikası Türkiye’nin demokratik geleceği ve toplumsal barış süreci açısından ciddi bir engeldir’ dedi
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Colemêrg Şubesi ile Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER) Colemêrg (Hakkari) Temsilciliği, hasta tutsakların ve İdari ve Gözlem Kurullarının infazlarını ertelediği tutsakların tahliyesi talebiyle çarşı merkezinde basın açıklaması yaptı.
ÖHD Colemêrg Şube Yöneticisi Ümit Savaşan, cezaevlerindeki uygulamaların hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını vurgulayarak, “Hukukun üstünlüğünün ve insan onurunun sistematik şekilde ihlal edildiği bu koşullarda, adalet sistemi ciddi bir meşruiyet kriziyle karşı karşıyadır. Cezaevlerinde binlerce hasta tutsağın tedavisini yürüten hastanelerin verdiği raporlar, Adalet Bakanlığı tarafından ‘tam teşekküllü hastane’ olarak kabul edilse bile, Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından onaylanmadıkça geçerli sayılmıyor. ATK, hem yapısal olarak bağımsız ve tarafsız karar vermeye uygun değil hem de bürokratik işleyişi nedeniyle hasta tutukluların tedavi sürecini aylarca geciktiriyor. Bu durum ATK’yi fiilen bir tekel haline getirmiş durumda” dedi.
21 ağır hasta tutsak
Uygulanan politikaların işkence ve insanlık dışı muamele olduğunu söyleyen Ümit Savaşan, “Yaşamını yitiren ya da hastalıkları ilerleyen çok sayıda mahpus, devletin sağlık hakkını ve yaşam hakkını ihlal ettiğinin somut göstergesidir. Hasta mahpuslara ilişkin mevzuatta hiçbir değişiklik yapılmaması, hasta mahpusların cezasının tehirine ilişkin süreçte ayrımcılık yapılması, hasta mahpusların uygun ve yeterli tedavi olanaklarına sahip olmaması, tedavi süreçlerinin ayrı bir cezaya dönüşmesi idarenin ve Bakanlıkların sorumluluklarını yok sayamayacağı bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Van F Tipi’nde 3, Van Yüksek Güvenlikli 11, Van T Tipi 3, Patnos L Tipi 13, Trabzon Beşikdüzü T 13, Rize Kalkandere L Tipi 8, Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevinde 9 olmak üzere toplam 60 hasta mahpus bulunmaktadır. Bu tutsaklardan 21’inin durumunun ağır olduğu tespit edilmiştir” diye belirtti.
18 tutsağın tahliyeyi engelledi
Hastane raporları ve hastalıkların niteliklerine rağmen ağır hasta tutsakların infazının ertelenmemesi, tahliye edilmemeleri yaşam hakkını ihlal ettiğini söyleyen Ümit Savaşan, şöyle devam etti: “Ağır hasta mahpusların gecikmeden tahliyelerine karar verilmeli ve tedavilerinin dışarıda tamamlanması sağlanmalıdır. Türkiye cezaevlerinde bulunan hasta tutsakların tedaviye erişimlerinin önündeki engeller kaldırılmalı, ağır hasta mahpuslar infaz erteleme talepleri kabul edilerek, derhal tahliye edilmelidir. Adli Tıp Kurumu’nun tek otorite olması uygulamasına son verilmeli, bilimsel ve tarafsız kurulların görüşleri esas alınmalıdır. İnfazı dolmuş, tahliye edilmesi gereken birçok mahpus, hapishane idarelerinin veya İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararlarıyla tahliye edilmeyerek, özgürlüklerinden alıkonulmaktadır. Van F Tipi 2, Van Yüksek Güvenlikli 3, Trabzon Beşikdüzü T Tipi 4, Rize Kalkandere L Tipi 4, Giresun Espiye L Tipi Cezaevinde 5 kişi olmak üzere toplam 18 mahpusun şartlı tahliyesi engellenmiştir. Bu hapishanelerde istisnasız tüm mahpusların kurul kararları ‘pişmanlık’ dayatması nedeniyle olumsuz sonuçlanmakta ve birçok mahpus şartlı tahliye gününde özgürlüğüne kavuşamamaktadır.”
‘Mutlak tecrit sona ermeli’
Ümit Savaşan, İmralı Cezaevi’nde uygulanan mutlak tecridin sona erdirilmesi ve İnfaz Gözlem Kurulları’nın (İGK) keyfi uygulamalarına son verilmesi çağrısında bulundu. Savaşan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrıyı hatırlatarak, “Sayın Öcalan’ın ‘demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması’ yönündeki ifadeleri, çözüm iradesinin açık bir göstergesidir. Bu iradeye yanıt verilmesi, Türkiye’de demokratikleşmenin ve barışın önünü açacaktır. Bu tecrit politikası, Türkiye’nin demokratik geleceği ve toplumsal barış süreci açısından ciddi bir engeldir. Hapishaneler başta olmak üzere tüm devlet kurumlarında insan haklarına saygılı bir reform süreci başlatılmalıdır. Ancak bu şekilde hukukun üstünlüğü yeniden tesis edilebilir” diye konuştu.
Ümit Savaşan, cezaevlerinde uygulanan ayrımcı ve keyfi uygulamalara derhal son verilmeye çağırdı.
Kaynak: MA